- 1010 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Ateşin Sesiyle Tutuşur Yürek
Hasret rüzgarında dalgalanan saçlarını hicrana uzatan bir gecedir Sevda hanım. Rengarenk güzelliği ve sevdalı gönlündeki hasret acısıyla yalnızlığı akseder denize, acıların göğsünde yakamozlanır gözyaşları. Şiir olur gecelere her bakışı… Issızlığın kırıkları batar sinesindeki duyguları coşturarak, sanki ağlıyormuşcasına yıldızlar yağar saçlarına. Yazgısının silemediği karanlık kuytularında, ufka oturttuğu umudunu hiç kaybetmez yine de.
Ekmeğine katık ettiği bir hiçliktir bağrında çırpınan yaşama sevinci. Sevdanın gözleriyle doğarken gün ufuktan, faytonlar çeker uluorta küskün sözcükleri. Geçmişin acılarından hızla kurtulmak içindir; baharın, güzün, gecenin, gündüzün özlemle beklenişi. Yürek bekleyişle dolarken; gün akşam sefalarında dinlenir mahrumiyetle. Kimse bilmez Sevda hanımın ıhlamur ağaçlarının kokusunu nasıl sevdiğini. Gün boyu biriktirdiği hayal kuşlarının, sevdalı koynundan uzaklara havalanışıyla başlar her suskun gece. Ve her dertli gece bitmez gibi görünse de mecburdur sabaha varmaya.
Mızrabın ucundan dökülen her besteye üşüyen sözler yazılır açık kapılar ardında. Can sıkılır yokluğun sihirli tükenmez varoluşuyla. Bestesiz, güftesiz, hükümsüz bir yağmur okşar sevda hanımın saçlarını. Sitemlere mutluluk eklenirken; buğusuz düşler, yoksul sevinçlere yaslanır. Hiçbir yakınlık o uzaklık kadar yakın değildir alın çizgisinde. Uykular en tatlı yerinden bölünürken her gece, göğsüne taktığı bir çengelli iğnedir sol yanındaki vesikalık yürek atışı. Deli bir rüzgar tutuşur sevda hanımın üşüyen avuç içlerinde.
Gülümseyerek uçuşurken yapraklar uçurum kenarındadır sevdalı kadın. Siyah beyaz günlerdir yaşanan… Siyah karanlık, siyah matem, siyah ölümdür. Beyaz yağmur yüklü hasreti bitiren bulut, beyaz nazlı bir umut, beyaz ölüme giden yolda karanlığa gömülen telli bir duvaktır. Hayata inat rüzgarla el ele atılan her adım suskun, durgun bir mutluluğun hediye çiçekler açan dalı olur.
Bir gün dayanılmaz olur özlem:
“Hadi” der rüzgar “gidiyoruz”
Suskun gözleriyle uzatır üşüyen ellerindeki sıcacık yüreğini sevda hanım. Sevdanın tozlu topraklı ayaklarına kapanır umutlu elleri ve ıslak gözbebekleriyle. Eğilir rüzgar sevdiği kadının ellerini sıkıca tutar, kulağına fısıldar sevdiğini ve başını omzuna yaslar, dualarını avuçlarına bırakır. Yüreğindeki yaşları silerken kuru yapraklar yeşillenir. Umut dağına yaslar sırtını iki sevdalı, çimenlere uzanırlar. Mavi gök yarılır, siyah beyaz bir mazi akar ansızın… Çiçekli yanakları ıslanır sevdalı kadının. Rüzgar kıyamaz bu masum güzelliğe siler gamzelerine dolan vefalı birikinti mutluluklarla dolu yaşları, dokunmaya kıyamadan öper ıslak saçlarını. Her öpüşte biter damla damla.
Sevda hanım sorar suskun tenha gözleriyle;
“Beni ne kadar seviyorsun?”
Rüzgar Sevda hanımın geceye uzanmış yıldızlı saçlarında eser çılgınca, sukut-u sonbahar olur eser, sevdiği kadının gözlerindeki duruluğa bakar eser, gerçeğini düşünür susar… Sustuğu kadar sever her zerresiyle rüzgar, estiği kadar susar.
Baldan tatlı uykular bölündükçe boncuk boncuk tere dönüşür mısralarda her titreme. Her yürek atışı parlatır zamanı sevda yolunda, gönülde iz bırakan yaman bir maşuktur deli rüzgar. Muhteşem bir mazide okşadığı silik yüzleri unutur esrarlı bir besteyle yırtar eski defterleri. Üzgün ışıklı evlerde ağlamadan uyuduğu her gece rüzgara sokulur sevda hanım. İçini dağlayan çığlıkları susturup, tozlu raflara kaldırır acıları. Rüzgarın armağanı yeni başlangıçları giyinir üzerine. Yalınayak koşar gecelerce dağlara karşı… En dar zamanlardan en geniş ovalara kanter içinde gelir.
Gecelerin salkımlı bağlarından hüzün toplar yar diye, rüzgarın çalımıyla yüreğine kan damlar. Bir gül tohumu çoktan filizlenmiştir yanık yüreğindeki enkazlara inat. Bir sıradanlıktır Sevda hanımın dilindeki, yoksulluktur yüreğindeki. Ihlamur çiçeklerinin kokusunda buluşma ve ayrılma çizgilerinin yetkin sıçrayışları ile yağmurun bereketi akıtır kaderlerini aynı nehrin yatağına.
Şiirlerde büyüyen rüzgara sevdalı, ölümsüz sevmeleri kutsayan bir kraliçe olur sevda hanım. Zifiri karanlıklarda ruhunu ruhuna nakşettiği boz bulanık kalabalıklardan kurtarmak ister sevdiğini. Günahsız bir mermi ile ayağa kalkar dağ taş, ateşin sesi yüreğin tutuşmasından bellidir. Yüreğini alır sevda hanım, asla onun olmayacak rüzgara verir aslını. Ansızın bu birleşmeyle ürperir deniz, aşkın kıvılcımıyla tipi yemiş gecelerde usulca birleşir iki yürek, öpüşlerini gömerler göldeki nilüferlerin yapraklarına. Sevda hanımın ellerine değerken daha bir başkadır rüzgarın uğultusu. Yüreğin kapısı çalınırken ısrarla, hiç yorulmaz bu bedende gezinmekten sevdalı rüzgar. Dertlerini döker gül yapraklarına, emanet hüzünleri dünlere bırakır. Daima gülümserken Sevda hanım, karanlığı seven gözleri ışıldar, sevdanın manalı şivesiyle kanı ısınır. Rüzgarı bağrına hapseder her şeyi unutarak… Bu şehirde hiçbir rüzgar hiçbir kasırga böyle büyülü olmamıştır.
Yıllanmış karanlıklar bozguna uğrar rengarenk tebessümlerle. Cennete uzanan bir yolda derlenir toplanır yürekler. Gece gündüz değişirken bin bir nazla öyle ince öyle yumuşaktır gül kokulu saçları sevda hanımın. Çok uzaklarda her sabah tatlı bir sevda rüzgarı uyanır yeni güne Sevda hanımın en tatlı sesiyle. Lakin bitecektir her güzellik, gecenin gündüze varması gibi…
Esecektir rüzgar
Yine gidecektir
Gözü arkada kalarak…
Acılara alışacaktır yürek
Özündeki sihirle
Mum gibi eriyerek…
Vazgeçemeyeceği tek şeydir sevmek
Canını dökerken bu yolda
Dile gelir sevdalı rüzgarın suskunluğu
“Ey yüreğimde ab-ı hayat olan aşk
Bütün alem bilmese de sen bil tek sevdamı
Çıldırıyorum bazı geceler saçlarındaki yıldızlara
Günlere gecelere, aylara aldırmadan eseceğim
Yine geleceğim bilesin
Gamzelerine en çok “ben” yakışırken
Bu sevdada ölmek var dönmek yoktur sevgili…”
Ocak 2008
YORUMLAR
Bir gün dayanılmaz olur özlem:
“Hadi” der rüzgar “gidiyoruz”
Suskun gözleriyle uzatır üşüyen ellerindeki sıcacık yüreğini sevda hanım. Sevdanın tozlu topraklı ayaklarına kapanır umutlu elleri ve ıslak gözbebekleriyle. Eğilir rüzgar sevdiği kadının ellerini sıkıca tutar, kulağına fısıldar sevdiğini ve başını omzuna yaslar, dualarını avuçlarına bırakır. Yüreğindeki yaşları silerken kuru yapraklar yeşillenir. Umut dağına yaslar sırtını iki sevdalı, çimenlere uzanırlar. Mavi gök yarılır, siyah beyaz bir mazi akar ansızın… Çiçekli yanakları ıslanır sevdalı kadının. Rüzgar kıyamaz bu masum güzelliğe siler gamzelerine dolan vefalı birikinti mutluluklarla dolu yaşları, dokunmaya kıyamadan öper ıslak saçlarını. Her öpüşte biter damla damla.
Sevda hanım sorar suskun tenha gözleriyle;
“Beni ne kadar seviyorsun?”
Rüzgar Sevda hanımın geceye uzanmış yıldızlı saçlarında eser çılgınca, sukut-u sonbahar olur eser, sevdiği kadının gözlerindeki duruluğa bakar eser, gerçeğini düşünür susar… Sustuğu kadar sever her zerresiyle rüzgar, estiği kadar susar.
............................
Kıyısını sevmeyen hiçbir dalga gül/e naz edemez. Gül ki, çoğul mutlulukların kaynağından fışkınlara durmuş, gecelerin atardamar nöbetlerinden uyanarak öykülere dolmuştur. Hücremizdir sevdayı suskun kılan, sesi bunun için duvarlara çarpar ve geri döner, çünkü en varsıl mutluluk yüreğin girdaplarında kaybolup giden seslerdir ve onlar bir gün kendilerine dönerler...
Şiir, öykü, deneme... Bu üç kulvarda yazdıklarınızın tamamı yüreğinizdeki derin bakışın adeta resmi. Öyle bir resimle donatıyorsunuz ki eserlerinizi okuyanı içine çekiyor, sonra da gülücüklerle finale uğurluyorsunuz...
Güçlü bir yürekten yansımalar. Okumak bizleri ayrıcalıklı kılıyor Ayşegül Tezcan...
Yürekten sevgi ve selamlarımla...
Sevda hanım sorar suskun tenha gözleriyle;
“Beni ne kadar seviyorsun?”
Sustuğu kadar sever her zerresiyle rüzgar, estiği kadar susar.
Balıkların aşkını bilir misin? demişti.....Birbirlerini severler ama dokunamazlar yüreklerine...
Rüzgar ve sevda hanım...Ne diyebilirim...ilmek ilmek dokunmuş yine satırlar ve imbikten süzülürcesine damlatıyor sevgili yazar...
Bu kalem yazar, keyifle okuruz...
Sevgiyle...
Gamzelerine en çok “ben” yakışırken
Bu sevdada ölmek var dönmek yoktur sevgili
HARİKA BİR FİNAL YAPMIŞSINIZ...İÇTEN DUYGULU
BİR HİKAYE..KALEMİNİZİ GÜZEL KULLANMIŞSINIZ
KUTLARIM AYŞEGÜL HANIM
YAZMAK SİZE YAKIŞIYOR
SEVDA YOLUNDA ÖLÜME KADAR GİDENLERE
AŞKI KİRLETMEYENLERE SELAMLAR OLSUN