Gözler
Derinden bir yerden gelen sesler duyuyorum. Benimle konuşuyorlar. Bir tane değil binlerce ses duyuyorum. Hangisine inanmalı, hangisine güvenmeli bilemiyorum. Çığlıklar yükseliyor minicik bebeklerin yüreklerinden. Anneler babalar savruluyor bir köşeden diğer köşeye. Genç bir kız günlerce bir tahta kapının üzerine yaslanarak hayatta kalıyor. Adına deprem diyorlar...
Sonra bir başka ses duyuyorum. Bir annenin feryadı diyorlar adına. Minicik bebeği aç, bir sokum ekmek için dileniyor. Çığlıkları yükseliyor içim yanıyor. Giderek çoğalıyor sesler bir babanın ekmek derdi yansıyor sokaklara. İş arıyor delice. Soğuk kış günlerinde bir parça odun, çocuklarının ayağına giyecekleri çorap derdiyle...
Bitmiyor! Hastahaneler binbir derdi barındırıyor içinde. Bitmiyor isyanlar. Biri kalbi delik beklemekte. Yine bitmiyor diğeri kanser, bir diğeri şeker komasında. Bitmiyor dertler! Her yerden sesler yükseliyor, çığlıklar çınlıyor kulaklarımda...
Hiçbir ses yankılarını gizlemiyor. Duyuyor, hissediyor giderek çoğalan kaosun içinde acılara gömülüyorlar. Yoksa acılarını yüreklerine mi gömüyorlar? Binlerce yüzbinlerce çaresiz dert kolgeziyor benliğimizin en kuytu köşelerinde. Bizi izliyorlar, çaresizliğimizi seyrediyorlar.
Şimdi aç bir kitap oku rahatça okuyabilirsen. İçine bak bulabilirsen bir tek çağre! Sonra geç arabanın direksiyonuna git gidebildiğin kadar o sahildeki yolları... Çağre mi duyduğun seslere! İstersen tüm hayatını bir ekrana koyma çabasında ol ve saatlerce video kameranla çek hayatını, yaşadıklarını... Seyrettiğinde ne o anlar geri gelecek ne de kulaklarındaki sesler kesilecek. Dünyayı ayaklarına getirdikleri söylenen bilgisayarını aç ne yapabilirsin benliğinin her zerresinde gezen çığlıklar için. Tüm bunlar belli bir zaman dilimiyle sınırlı değil mi? Oysa sen her seferinde kendine döneceksin. Her an yeniden o sesleri işiteceksin.
İşindeki başarıyı yaz satırlara, istersen onbinlerce satıra. İstersen mükemmelliğinden bahset. İstersen yakışıklılığından, istersen dünyanın en güzeli sen ol. İstersen en son model bir arabayı kullan... İstediğin kadar öv kendini. Söyle ne çağre bu çığlıkların sesine?
Sen bu çığlıkları hissetmedikten sonra kalbinde, o beden layık değil yetiştirdiğin sağır, vurdumduymaz benliğine!
Kulak vermediğin, duymak istemediğin ya da duyup da önemsemediğin o çığlıkları sen de atacaksın. Bakıp da göremeyen gözlerin açıldığında anlayacaksın. O zaman işte yaşamaya başlayacaksın. Tam da o sıralarda ölümsüzlüğü tadacaksın...
11.01.2005