- 652 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADINIM
Genç çift hayal dünyasının sisleri arasında birbirlerinin yüzlerini bile net bir şekilde göremeyecek kadar kaybolmuşlardı. Bir çok toplumun yasakladığı ya da günah saydığı bir şeydi yaptıkları. Genç erkek halının üzerinde kucağında ise sevgilisi birbirlerine sarılmışlardı. Az önceki içlerindeki ateş korlaşmış ve hafiften toplumlarının benliklerinde oluşturduğu günahın farkına varmışlardı. Belki de bu yüzden genç erkek sevgilisini bu kadar sıkı sarmıştı. Sebeplerden bir tanesi bu olabilirdi ama asıl sebep sevdiği içindi. Genç kızda aynı şekilde uçurumun kenarındaymış gibi sarılıyordu.
Odada iki kişi olmasına rağmen kimse yokmuş gibi derin bir sessizlik hakimdi. Çünkü iki sevgilide o odada değil, hayal dünyası ile kendi düşünceleri arasında farklı karakter ve farklı yerdeydiler. Genç kız sarılırken düşüncesinde hayal dünyası ile kendi düşünceleri arasında iken kendisini bir kale gibi hissetmişti. Bir çok kişiye göre evlenmeden önce olduğu için biraz kolay kazanılan bir kale. Bu kadar çabuk ateşe yenik düşmemeliydi. Böyle görmemişti ananelerinden. Utanıyordu. Bu yüzden belki de bu kadar sıkı sarılıyordu onu fetheden komutanına. Ama asıl sarılma sebebi kalbinde duyduğu aşktı. Suçluluk duyması, kolay fethedilen bir kale gibi hissetmesi, yaşadığı toplumun kuralları yüzündendi. Genç kız bunları düşünürken genç erkek ise kollarında yatan sevgilisinin saçlarını şefkatle okşuyordu. Onun düşünceleri de pek farksız sayılmazdı aslında. O da kendini bir kaleyi fetheden komutan edasına büründü düşüncelerinde. Muzaffer bir ordusu yoktu ama muzaffer orduların savaşıp ta kazanamayacağı bir kaleyi fethetmişti.
Hayal dünyasından, düşüncelerine, oradan da gerçek dünyaya ilk adım atan genç kız oldu. Çünkü onun topluma karşı daha çok sorumlulukları, toplumunda ona karşı daha çok tabuları vardı. Ama daha sevgilisinin düşüncelerinden gerçek dünyaya gelmediğini hissediyordu. Genç kız sevgilisinin ne düşündüğünü tahmin etmeye çalıştı. İlk aklına gelen sevgilisinin şu an kendisini kaleyi ele geçiren bir komutan gibi hissettiğini düşündü. Bu düşünce onu sevgilisinden biraz olsun soğuttu. Bunu düşünmemeliydi. Ne onu bir kale ne bir ödül ne bir eşya gibi görmeliydi. Tek düşünmesi gereken onu ne kadar çok sevdiğiydi. Soğukluğu sarılışına da yansıdı. O kadar sıkı sarılmayı bıraktı. Bu genç erkeğin düşüncelerinden gerçek dünyaya gelmesine yetti. İlk fark ettiği odanın sessizliğiydi. Bu sessizlik hiç hayra alamet değil gibi geldi. Bu sessizliği bozmalıydı. Çünkü sevgilisinin pişman olabileceği aklına geldi. Çünkü yasak bahçeye girip talan etmişlerdi. Düşündü, uzun uzun düşündü. Bu sessizliği güzel bir sözle bozmalıydı. Çünkü sevgilisi hayal dünyasında olabilirdi ve o sevgilisinin hayal dünyasından sert bir iniş yapmasını istemiyordu. Seni seviyorum çok sıradandı, meleğim her zaman diyordu böyle saniyede yüzlerce kendi fikrince klişe söz geçirdi aklından. Acele etmeliydi sessizliği o bozmalıydı çünkü sevgilisi hayal dünyasından gerçek dünyaya adım atarken kötü bir şey düşünebilirdi Ya da suçluluk duygusundan ağlayabilirdi. O bunların yaşanmasını hiç istemiyordu. Ve aniden genç erkeğin ağzından düşüncesizce ’KADINIM’ sözleri döküldü genç kızın kulağına, yumuşak ve ipeksi bir ses tonuyla. Genç kız gerçekten de sevgilisinin tahmin ettiği ruh halindeydi. Ve bu söz babasının ona masal anlattığı günlerden gelir gibi oldu. Onun kadar korunaklıydı ve onun kadar sıcaktı. Ama ondan farkı bu onun kalbinde daha sevgiliydi. Evet bunu söyleyen sevgiliydi. Genç erkek tekrarladı bu sefer daha ayakları yere basarak daha emin. KADINIM. Kadınım dedikten sonra yanağına bir öpücük kondurdu. İki sevgilide şu an gerçek dünyada idiler. Genç kız sevgilisine gülümsedi. Genç erkekte gülümseyerek ona karşılık verdi. Ve sen benim kadınımsın bundan sonra bizi kimse ayıramaz dedi ve alnından öptü. Kız tekrar sıkıca sevgilisini kalbine sokacakmış gibi sarıldı. Genç erkekte aynısını yaptı. Uzun uzun sarılı kaldılar.
Gerçek dünyada olduklarını bir hayli zaman geçtikten sonra fark ettiler. İlk duydukları his açlık oldu. Genç kız sarılırken sevgilisinin kulağına ben çok açım bir şeyler yiyelim mi? diye sordu. Genç erkekte acıkmıştı. Tamam dışarıda yiyelim. Bildiğim çok güzel bir börekçi var dedi. Kız ayrılmaya hazırlanırken elleri sevgilisini bırakmaya başlamışken genç erkek içinde uhde kalmasını istemedi. Bunun için pişman mısın? diye sordu. Genç kız hayır kesinlikle hayır dedi. Ve kollarından yaramazlık yapmış küçük bir kız çocuğu gibi gülerek ayrıldı sevgilisinin.
Apar topar giyinmeye başladılar. Kendi evlerinde bir hırsız gibi acele bir şekilde giyindiler. Çünkü içlerinde açlık ve az da olsa pişmanlık vardı. El ele tutuşarak arkalarında odayı kendi sessizliğine bıraktılar ve gerçek insanların dünyasına karıştılar. Bu sefer bir kişi değil iki kişi olarak.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.