- 1161 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Şakaydı Ölüm
Öğle namazına müteakip kaldırıyoruz naşı efendim, ne düşünüyorsunuz dedi imam efendi,
Ama ilkönce selayı okumuş, sonrada halka bunu sormuştu minareden(aşağıdan yani) yukardan değil, çocukluğumda minareye çıkardı imamlar, minareden okuduklarında daha bir hissederdim tanrıyı içimde, işte derdim tanrının sesi. Arkadaşlarım kızardı sonra böyle söylediğim için, o tanrı değil, imam derlerdi. Ama içimde yer etmişti işte. Çocukluk gördüğü ve yaşadığı hiç bir şeyi unutmaz. Bir çocuk babasından yediği dayağı unutmaz, bir yerden düşüp bir tarafını kırdığını unutmaz. Her neyse bu bahsi kapatalım. İmam efendi öğle namazına müteakip kaldırıyoruz deyince, bütün insanların yüzünde bir şaşkınlık belirdi. Töbe töbe dediler yaşlı adamlar, insanlar evlerinin balkonundan çıkıp; bu imam kafayı yedi herhalde, naşı bize soruyor kaldıralım mı diye, siz ne düşünüyorsunuz diye bizim düşüncemizi öğrenmek istiyor. Çok tuhaf. Ya bu imam inançsız, ya da ölüyü başka bir şekilde bir şey yapmak istiyor herhalde. Ne olabilir ki. Herkesin kafasında bu soru işareti vardı. Ama sorunun cevabı imamdaydı. Kimse bir şey anlayamıyordu. İnsanlar evinden çıkıp camiye doğru yürümeye başladılar.
Caminin önünde, musalla taşının üzerinde bir tabut vardı, yalnız tabut bizimkilere hiç mi hiç benzemiyordu. İmam efendi tabutun önünde durdu. Elinde kitabı, kitabın içinde buldu onu. Sakin bir şekilde konuşmaya başladı. Sayın muhterem müminler, burada yatmakta olan insan, artık sonsuz bir hayata kavuşmuştur. Onun için dua edelim. İmam efendi dua ederken sesi boğazında düğümlenmiş, gözleri ağlamaklı olmuştu. Son dualar edildi. Halk hala merak içindeydi. Birkaç tanesi imamın yanına gidip sordu bu meseleyi, imam efendi, neden öyle söylediniz, niçin bize sordunuz. İmam efendi düşünüyormuş gibi elini çenesine götürdü. Hım dedi, gerçekten merak mı ediyorsunuz bunu. Halk bir ağızdan evet dedi. Peki söyleyeceğim, biraz bekleyin. Bu tabutun içinde yatan henüz çok genç bir arkadaşımız, geçenlerde bir cinnet sonucu kendini beşinci kattan aşağıya atmış, iç kanamadan ölmüş oracıkta. Halk ağzı açık bir şekilde dinliyordu imam efendiyi. İmam efendi anlatırken ağlıyordu sanki ya da ağlamayı sanki yakıştıramıyormuş gibi kendine, sıkıyordu kendini, tutuyordu gözyaşlarını ama bir yerde yakacaktı içini o tuz, akacaktı gözlerinden. Yaşlılardan bir tanesi atıldı hemen, peki imam efendi, buraya kadar anladık, bu çocuk öldü, ama siz neden bize soruyordunuz, ne düşünüyorsunuz diye. İmam efendi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, yere yıkıldı. İmam efendi fenalaşmıştı. Çünkü ölen kendi öz evladıydı. Ne yaptıysa kendine engel olamadı, selayı okurken bile engel olamamıştı kendine, inanamıyordu çünkü oğlunun ölmüş olmasına, şaka gibi geliyordu her şey, tanrının bir şakasıydı ölüm.