Ne olur...
Galiba dayanmak için değer sabretmeye… Hani milyonlarca kuş hava kararınca adı belli olmayan bir kentte kaybolur ya, sende öyle farz et beni. Farz et hiç sevmemişsin beni. Farz et kör balıkçı kız fark etmedi hayatın dalgalarını, adı üzerinde kördü çünkü ve yuttu onu kocaman bir köpek balığı...
Kahvemde bile kokusunu duyuyorum teninin... Günahını ayıklıyorum yastığımda her bir saç telinin. Gidişinin üzerinden mevsimler geçti, ben hala aynı avluda aynı güneş ile yıkıyorum yüzümü, hala erteleyemiyorum hüznümü. Ne ise dilimde o duruyor kalbimde. Hiç kaçmıyorum gerçeklerin dikenli tellerinden sen gibi... Bir de bana küçüksün dersin, senin ertelediklerinde mi saklı büyüklüğün, yoksa nüfus kağıdı tarihinde mi?
Evime çiçek almıyorum artık... Çiçekler bana sunduğun zamanın anılarına ağlıyorlar hala. Boynu bükülüyor goncanın bile, açmıyor tomurcuklar kederlerinden. Kulağımda dolanan hep aynı şarkı...
Ne olur çık da gel artık...
Verdiğinden fazlasını alabilmek tutkunun aşktan beklentisi. Geriye verdiği acıdan başkası değil… Görmüyorsun ama , perdelerimle birlikte topluyorum her sabah, güneş pencereme ne armağan etmişse. İlk çayı varlığına dolduruyorum. Kader bana o gün neyi çizmişse şeklini değiştirip öyle yaşıyorum…
Kör bir balıkçı kızın uğultuları yankılanıyor yaşama, ne olur duy artık…
2004
Elif SEZGİN