- 914 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Adam Ve Bir Çingene
.
Kırmızı tenekeli, votkalı birayı, hüzünlerinin tozlarını yıkayıp,
saydam hale getirip, özgür bırakarak, yudumluyor adam...
İçtiği sevdalandığı o gözlerdi. Kahve buğusu bakışların bir yudumu,
boğuyordu onu zille zurnaya. Mezesi ara ara içinden dökülen,
belli belirsiz, solgun ezgiler...
.
’’Her mevsim içimden gelir geçersin,
Sen vefasız yolcu, kalbim,kalbim,
Kalbim viran edersin...’’
.
Sarı, mavi, pembe çiçekli, fırfırlı eteği, göğüsleri zorlayan sütlü kahve bluzu,
sağ kulağının ardındaki gülüyle dikildi çingenesi önünde hayalde...
Boynunu eğmişti bir yana hafifçe. Yakamoz ışıltılı gözleri, yeni açmış bir goncanın yapraklarıyla, gülümsüyordu ona. Koca bir bardağı kaldırdı şerefine.
Bakışlarıyla, sözleriyle uzattı çingene mezesini adama.
.
’’Gamzedeyim deva bulmam,
Garibim yurt, yuva bulmam,
Kaderimdir her çektiğim,
İnlerim bir deva bulmam.’’
.
Uçmaya başladı adam, taklalar atarak kara mavi gökyüzüne..
Bulutları dümbelek yapıp, hüzünlerini elleriyle çalarken,
isyanları gök gürültüsüne dönüşüp, inleye çınlaya yayıldı evrene.
.
’’Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap,
Zavallı kalbim ne kadar harap,
Nasibim olsun bir yudum şarap,
Sun da içelim yarin elinden...’’
.
Birden silikleşti her şey ve bir şey düşünemeden düşmeye başladı adam.
Boylu boyunca uzanmıştı kaldırıma meraklı birkaç bakışın sorgusunda.
Yüzüne değen bir bayan elindeki kolonya, burnu kapatılarak koklatılmakta.
Teşekkür etmek isterken, o anda başlıyor dudaklar oynamaya...
.
’’Sana öyle hasretim ki, bir çabam yok varam diye,
Yandım ama susuzluktan, içmiyorum haram diye...’’
.
Gülümsüyor alaylıca çingeneden habersiz, küçümseyen bakışlar...
Yavaşça kalkıyor ayağa adam. Silkiyor hüzünleri, isyanları kaldırım taşlarının arasına.
’
’Hadi gidelim Çingenem’’ diyerek kendi kendine, yalpalana sallana ilerliyor, çıkmaz bir sokak arasına....
.
Nesrin Göçmen