- 1597 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
”İyi geceler tatlım ve daha bir sürü saçma sapan veda cümlesi”
Neredeyse akşam oldu.Şehrin ıssız sokaklarında tek başıma yürüyorum.Bu saatlerden başlayarak insanlar evlerine çekilirler.Eğer bir işiniz yoksa çekilmenizde gerekir.Çünkü dünyanın başka hiçbir şehrinde akşam saatlerinde sokaklarda arkadaşlarınızla yada ailenizle dolaşmanızın cezası ölüm olmaz…
Benim için pek geçerlilik kazanmamış bir kural bu.Basit insanlar için basit ve ölümcül kurallar ha, elbette…
“Sigara sigara ve sigara…Alkol, fahişe ve uyuşturucu…”
Sanırım vücudum beynime bir ihtiyaç listesi çıkartıyor.Tıpkı can sıkıcı bir ev kadınının, kocasının eline boktan bir kağıda yazılmış lanet alış veriş listesini tutuşturması gibi.Adamın pek bir şansı yok, gerekenler alınmalı, yoksa o sıkıcı hayatı akşam eve döndüğünde daha da çekilmez olabilir…
Önce açık bir büfe, ardından aklımdaki bar ve yeni bir yüz…Sonra tanıdık bir otel odası ve biraz ot.
“Aaahh…Evet işte bu…Şimdi daha iyi hissediyorum.Yeni başlayan geceye merhaba demenin en güzel yolu kesinlikle bu lanet olası harman ve güzel bir fahişe…”
O şu an uyuyor.Harmanımın etkisiyle huzurlu bir şekilde uzandı ve hiçbir şeyden endişe etmeden yatıyor.O güzel ve genç bir kadın, hem de çok.Henüz yirmilerinin ortasında ancak çok daha olgun biri.Hayat bazılarımızı erken kucaklıyor, bazılarımızı ise erken emekli ediyor ha, kaçınılmaz…
Bazen bu kadar güzel bir kadın neden böyle bir işi yapıyor diyorum.Aslına bakarsan onlara saygı duyuyorum, gerçekten aldıkları parayı hak ediyorlar.Tabi bu bir genelleme değil, asla olamaz…Ve bazen düşünüyorum da iyi ki varlar, çünkü benim gibiler asla bu kadar güzel biriyle başka türlü beraber olamazdı, asla…
Ancak tüm bunlar yapmam gereken şeyi yapmayacağım anlamına gelmez.Küçük, güzel fahişe ölmeli.Bu sayede paramı alabilir ve hayatıma devam edebilirim.Ona acımıyorum, hiçbir kurbanıma acımadım.Bu kişisel değil ve nedensiz yere vicdan denen piç kurusunun eline koz vermek istemiyorum, işte hepsi bu.
Şimdi sen yatakta bütün masumiyetinle yatarken ben ayağa kalkıp bir sigara yakıyorum.Yatağın tam karşısındaki sandalyede oturuyor ve seni izliyorum.Hiçbir şey düşünmüyorum.Lanet tütün kamışı bitince etrafı gözden geçiriyorum.Önce donumu bulmalı ve giyinmeliyim.Ardından pardösümden şırıngayı çıkartıp sana son ilacını veriyorum.
“Merak etme, acı çekmeyeceksin.Sadece boğazında ufak bir sızlamayla uyanacak ve daha gözlerini açamadan bu boktan dünyadan ayrılmış olacaksın.Ondan sonrasını inan bende bilmiyorum ufaklık.Eğer bilseydim inan bunu sana söylerdim, evet bunu yapardım…”
Önce geniş bir temizlik, acele etmeye hiç gerek yok.Ardından kısa bir telefon görüşmesi ve sigara…Artık gitme vakti geldi.Saat sabahın üçü ve gün doğmadan yapılması gereken çok iş var.Oteldeki eski bir dosta yapılacak ziyaret, rüşvet verilmesi gereken birkaç pislik, çalınması gereken bir külüstür,metal ve ateşli dostlarımın evden alınmaları, vurulması gereken birkaç ahmak serseri...Ah, tabi birde gün doğarken kapısını çalacağım güzel doktorumun evinin yolunu hatırlamak...Evet, sanırım hepsi bu.Plan hazır ve bende gitmeye hazırım.
”İyi geceler tatlım ve daha bir sürü saçma sapan veda cümlesi…”