- 1088 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
küçük kulübe
KÜÇÜK KULÜBE
’’5,4,3,2,1 ve ateş.Küçük kulubeden netçe duyulan son sözler bunlar olmuştu.Son görülen ise yogun bir sis perdesi,ateş ve göz açtırmayan dumanın altında el sallayan bir adam olmuştu.İşte son görülen şeyler bunlardı o küçük kulübenin önünde işte son görülenler bunlardı.Gökyüzünde ise hemencecik kaybolan bir toz bulutu yada ne olduğu belirsiz bir nesne.Bu sis bulutu,havaya uçan nesne ve havaya bakarak el sallayan bir adam.Belki çocuk kim bilir.El sallayan adam yada çocuk her neyse tekrar kulübeye döndü,bir şeyleri kontrol etti,tekrardan dışarıya çıktı ve tekrar tekrar el salladı havaya.Sonra uzaklaşmaya başladı yeni tutturduğu türküyle’’uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece,bilmiyorum ne haldeyim,gidiyorum gündüz gece...’’.İşte kıvrımlı ve taşlı yolda giderken hem bunu söylüyor hem de dönüp tekrar tekrar el sallıyordu masmavi gökyüzüne.Kulübeden ise belli belirsiz sesler geliyordu.’’Gerçekten doğru yolda olduğumuzdan emin misin Haydar?Haydar Haydar Haydar beni dinliyor musun Haydar,Haydar lütfen cevap ver ne yapacağımı bilmiyorum.Ateşleme sistemini bırakmak için hangi kolu geri çekecektim Haydar?Su nerdeydi,oksijen tüpü nerdeydi,Haydar ben ne yiyecektim?’’ve uzayıp giden sorular bunlardı.Küçük kulübedeki masanın üstünde ise belli belirsiz karmaşık çizimler duruyordu küçük bir alıcıyla birlikte.Çizimlere bakılırsa bu iş kulübe gibi önemsize benzemiyordu.Çünkü bazı kağıtların üzerinde NASA yazıyordu.NASA bu küçük kulübede,NASA’nın ne işi vardı ki.Uzayla ilgilenen bir kuruluşun.Alıcıdan gelen ses yavaş yavaş kesiliyordu.Duyulan son söz ise’’Haydar üstüme kocaman bir taş geliyor.Haydar hakkını...’’İşte duyulan son söz bu oldu olan biteni anlamak çok güçtü.Bir yanda NASA yazılı kağıtlar.Bir yanda kocaman taş geliyor deyip hakkını helal etmesini isteyen bir ses ve nereye gittiğini bilmediği bir adam.Hepsi çok karmaşıktı.Ne yani bu küçük kulübeden uzaya bir mekik mi fırlatılmıştı.Kendi söylediklerine yavaşça küfretti ve söylediklerine kahkaha atarak güldü.Ama sonra aklı başına geldi ve gülmeyi kesti etrafa dikkatlice baktı ve tekrar tekrar incelemeye başladı kulübeyi,çizimleri,alıcıyı.Tekrar tekrar baktıkça anladı ki demin söyleyip de güldüğü gerçekti herhalde.Evet buradan bir mekik uzaya fırlatılmıştı.Aklına hemen burada kalan adam geldi ve delice koşturmaya başladı.Adam buradan fazla uzaklaşamazdı çünkü fazla zaman geçmemişti.Adam türküyü bile bitirmemişti daha.Arkasına döndü ve soluk soluğa kendisine doğru koşturan adama baktı.Kendisine çağırmayacağını düşündü ve yoluna devam etti ama adam hızla omuzundan çekip onu durdu.Gelen adam çok heycanlıydı besbelli bir şeyler bulmuştu ve buna çok heycanlanmış koşmasının etkisiyle kelimeler iyice ağzına yapışıyor bir türlü ağzından düzgün bir cümle çıkmıyordu.Biraz soluklandı ve ’’Haydar’’ dedi ’’Haydar’a galiba bir şeyler oldu’’dedi ama saçmaladığının farkına vardı çünkü alıcıda konuşan Haydar’ı arıyordu yani Haydar karşısındaki adamdı.Yavaşça adama baktı ve yüzündeki endişeli hali anlamaya çalıştı.Ama adam onun farkında bile değildi.Tam bu sırada Haydar kulübeye doğru tekrar koşmaya başladı.Oda arkasından onu takip ediyordu....
(değerli okurlar sizce bu öykünün yada ne bileyim denemenin devamı gelsin mi?okuyup yorum yaparsanız çok sevinirim.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.