- 2420 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Benim Küçük Sevgilim...
benim küçük sevgilim
senin resimlerinle doldurdugum bu evin her odasında kokun var...
ayak seslerin geliyor mutfaktan
ellerinin arasından kayıp yere düşüyor porselen bir tabak...
hıckırıkların icimden geliyor
sanki yoksun gibi...
benim kucuk sevgilim...
elinden tutup yurudugum her kaldırım
her yol,
yalın ayak bastıgmız cimenler
her aksam gittigmiz o parkın icinde
her aksam önümüzü kesen yavru köpekler...
durup dakikalarca onlarla oynaman
durup dakikalarca sana bakmam...
bazen ürküp geri ceksende kendini
onlara dokunmaktan vazgecmemen...
ne zaman sana yavru bir köpek alalım dediysem
sorumsuzlugumu öne surup ertelerdin bahanelerinle..
simdi ne sorumsuzlugum var nede bahanem...
boş odalarında evimin kucuk pati sesleri geziniyor...
ama pesinde gezip duran baska ayak sesi yok...
belki bir gun gelirsin diye...
benim küçük sevgilim
biriktirdiklerimi ciltletip saklıyorum artık
her olmadıgın gün icin
birlikte yapamadıklarımızı topluyor
sonra gece yarısı hepsini bir bir seninle hayal edip
aklımdan cıkarıp
sana uyuyorum...
senden once nerdeydim
simdi neresindeyim kendi hayatımın
aradaki koskoca bir doluluk...
yokluguna ermeyen aklımın hayali delilik...
mantıklı bir sensizlikten yorgun
sıradan gunleri yasıyor olmak
hala anayasaya ve diger kanunlara göre suc teşkil etmiyor...
benim küçük sevgilim...
tüm yaptıklarımdan sonra gelmiştin sen bana
biraz daha gec
biraz erken
renkli sac tokaların
parfumunun kokusu hala duvarlarımda
rujunun tadı dudaklarımda
saclarının teninde dalgalanmasının ilahi yanlarını sıralarken sana
beni susturmanı özledim...
simdi ne ilahi bir yanı var bu bos odaların
nede avazım cıktıgı kadar bagırırken
susturacak küçük bir kız...
gittiginden isyankar bir kulu oldum tanrımın
varlıgında ettiğim şükürlerin hesabını sorar gibiyim...
sanki ben isyan ettikce
biraz daha kendi icime kapanıyor
ardına umutlarımı sakladıgım kapılarım...
benim küçük sevgilim
sanki bir hayal gibi
dokundugun her esya aynı yerlerinde
aynı gunlere uyanıyor aynı gecelerinde sızıyorum odanın bir kösesinde
defalarca kırdım seni
defalarca aglattım
öyle cok korkuyordum ki bırakıp gitmenden
kendi korkularımın altında kaldım...
ve ölesiye kıskandım seni kendimden
sana her dokunuşumda her öpüşümde
sana her sensin dedigimde istedigim...
sanki hayal gibi...
kırılır aglar
dayanamaz
bırakamazdın beni tek basıma
tum cirkinligime ragmen
tum hayvanlıgıma ve utanmazlıgıma ragmen gitmezdin...
ve ben en cok senin beni bırakıp gitmedigin zamanlarda
kendimi adam sanıp
bir tek senin kollarında aglardım...
simdi
ne bir damla yaş var gözlerimde
nede
sokaga cıkıp hayata karısabiliyorum
bir adam gibi...
benim küçük sevgilim
telesekreterime bıraktıgın son mesajları dinliyorum gunlerdir...
gecikecekmişsin...arkadasını yanına ugrayıp...
dolapta biraz yemek ve makarna...
yemek icin seni beklemiyeymişim..
çiçeklere su vermeliymişim.
ve öpüyormussun beni..özledigni söyleyip...
mesajları yeniden dinlemek icin 1’e basın,silmek icin 2’ye...
gittiginden beri 2’ye dokunamadı parmaklarım...
ve ben hala her aksam seni beklemeden yemegimi yiyip
su veriyorum ciceklerine...
benim küçük sevgilim...
gecenin bir yarısı uyanıp sarılmanı özledim
basını gögsüme yaslayıp kalp atıslarımı dinler
sıkı sıkı ellerimden tutardın...
hic anlatmazdın kabuslarını
korkacagımdan korkup
yalnızca yanında olmamı isterdin
kapatıp dudaklarımı...
benim küçük sevgilim...
gecenin bir yarısı arayıp adını sordular
tanıyıp tanımadıgımı ve senin neyin oldugumu...
telefonunda en son arananlar listesinden ilk sırada ben varmısım...
soguk bir erkek sesi,biraz kaba biraz duygusuz biraz yorgun...
neyindim ben senin...
sen benim küçük sevgilimdin ya ben?
cevap vermek icin zorladım kendimi
seni sordum
telefondaki ses ısrarla yakının olup olmadıgmı sordu
o öyle uzaktım ki sana....
arkadasıyım, dostuyum, sevgilisiyim, herseyiyim...
hala sesim cıkmıyordu
telefondaki ses anlamıs olmalı
bir hastanenin acil servisine gelmemi istedi...
soğuk, yanlış,karanlık, her ne varsa hatalara dair
bunun bir anlamı olması gerekmiyordu
gecenin bir yarısı acil servise yapılan cagrıların...
ben yokken gelirsin diye bir not yazıp dolabın kapagına astım...
umut işte..
br turlu ihtimal veremiyordum
sana birsey oldugu fiikrine...
benim küçük sevgilim
gunes dogdugunda eve geri gelmiştim...
dolabın ustundeki not duruyordu
hala orda duruyor olurda
ben evde yohkken gelirsin die...
hala sabahları kalkıp sana kahvaltı hazırlayıp bırakıyorum masanın ustune
ciceklere su verip sokaga cıkıyorum
ve artık öyle eskisi gibi cevap vermiyorum gece yarısından sonra gelen telefonlara
her gun cıkmadan telesekreterdeki mesajını dinleyip
yavru köpegi gorebilmen icin getiriyorum
heryerini ciceklerle süsledigim mezarına...