- 775 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MARİA'NIN GÖZYAŞLARI
Akşamın ilerleyen saatlerinde,maviye çalan gözleri yaşla dolmuştu.Yalnız,kendi halinde
usulca oturuyordu Maria.
Oturduğu kapılarının eşiğinde başını öne eğmiş,tombullaşan yanaklarını minacık
avuçlarına sıkıştırmişti.gözlerinden akan yaşlar yanaklarından sözülüp ellerinin ayasından
usulca yere damliyorlardı.
Nedense; bugün sesiz bir ağlayişi vardı.İçten,içe duyduğu korkunun yüzünde yarattığı
tedirginlik,titrek bir mum ışığı gibi sarmişti tüm vucudunu.Maria çoğu zaman hıçkırıklara
boğularak ağliyordu.ilk kez böylesine sesiz ve içten ağladığına tanık oluyordum.
Maria yaşı çok küçük olmasına rahmen,çocuksu davranışlarımdan bir olgunluk vardı.Çok
akılliydi,tüm davranışlarından bu özelliği sezinleniyordu.Yaşıtlarının çok üstünde davranış-
ları vardı.Mahlede herkes onu tanır,çok sever ve sempati duyarlardı.Ona duyulan bu ilgi
yaşadığı özgün ailevi sorunlardan dolaymiydi? Yoksa sahib olduğu duyumsuz güzellik ve tüm
çocuklardan farklı,olgun davranışlarından miydi? bilemiyorum.
Maria’yı bu halde her gördüğümde yüreğim burkulurdu.Yanına gidib,o minacık
ellerinden tutup eve getirmek istiyordum,nede olsa kapı komşumuzdu.Evde kardeşlerimle
birlikte oynaması,sıkıntılarını bir nebzede olsa unutması isterdım.Neşelendiğinde bir
başka olurdu,yüzünde beliren o duyumsuz gülüşler dünyalara bedeldi.Neşelendiğinde
gözlerinin içi parliyor,yüzüne ayrı bir güzellik geliyordu.Sarı,kıvırcık saçları ve beyaz
teni ikonalardaki peri çocukların resmini andırıyordu.Bazen;kendi kendime
-Tanrım;böylesine sevecen,güzel bir kız çocuğu neden bu acıların içine sürüklenmiş.Buda
revamı!
Ogün ellerinden tutub eve getiremedim,getirmek istemedim.Ne zaman annesi ve babası kavga etse,annesi dayak yese,Maria sesizce dışarı çıkar,kapılarının eşiğine oturur
hıçkırıklara boğularak ağlardı.Annesinin ve babsının kavgalarına tanık olmak istemiyordu.
Bu durumdayken eve her getirdiğimde,annesi gelir,en inanılmaz tepkiler güsterir,ellerin-
den tutup adeta yerden sürüklercesine götürürdü.Bu durumu beni daha çok üzerdi ve
sinirlendirirdi.Sadece bu duruma tekrar,tekrar tanık olmamak için ogün Maria’yı eve getirmek istemedin.
Usulca gidip yanında oturdum.Ağlamasını izledim.İçten ağlıyor,korkuyor ve titriyordu.
Evde bağırma,küfür ve kavga sesleri yükseliyordu.Sesler yükselince Maria iki eliyle kulak-
larını kapattı,var gücüyle kafasını sıkmaya başladı.Anlaşılan içerden gelen sesleri duymak
istemiyordu.Beyaz teni solmuş,maviye çalan gözleri yaşlardan boğulup,çukurlaşmişlardı.
Asabi gibiydi,isyan ediyordu sanki.sığınacak bir yerler arar gibiydi. "Beni buradan götürün" diyordu, hıçkırıklariyla.Ama ellerinden tutup gütüremedim.Sonradan duyduğum
acı ve özüntü,bundan daha ağır geliyordu bana...
Acı olan buna karışı çaresiz oluşumuzdur.Aile kavgaları,geçimsizlik ve kadına yönelik
anlamsız şiddet daha çocukken ruhlarımızı öldürüyor.Maria’da olduğu gibi derin uçurumlara sürüklüyor benliğimizi.büyüdükçe tekrarını yaşıyoruz...
Şevket TEKİN