- 825 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Onun sesiydi!
Ne vakitler onu duysam…
Sol yanımın sızladığını hissederim…
Sinemi öyle bir özlem kuşatır ki naçarlığı yaşarım…
O vakitler bir hüzün sarar her yanımı…
Sorgularım işte kendi bildiğimce düşününce…
Neyi olduğunu hissederek bir terennümle nefeslenince…
Hakikatin lüzumu müşahhaslıktır…
Zahirin temaşası ile netice alınır öyle inanılırdı…
Lakin hiç görmediğim vecihle, gönül ikliminde ki bekleyen güle…
Varlığımda ki mana ahengiyle…
Aldığım her nefesin azimet cihetiyle…
İhmal edile gelen nasibi muvacehesince…
Hal insani hasletin özüdür…
Sözler bu mana cihetiyle niteliktir…
Nicelik keyfiyeti tercihin itminanlığıyla ilintilidir…
Güle niye hasretlik çekilir…
Bülbülün ahu figanı neden çile dilidir…
Nameler niçin her zaman bir umutla beklenir…
Sevgi yoksa… Hasretlik bulunmuyorsa…
Özlem melali buğulamıyorsa ne beklenir ki…
İnsan hasletiyle kaim olan değerler buharlaşmışsa…
Biliyorum ki sana hasretim…
Sende kemale eren değere özlemim…
Himmetin baniliğinde serdettiğin insanlığın…
Beni benden alan, gözlerimden akıtan…
Ta uzaklardan ezel kokusunu kalbimin derinliğinde çınlatan…
İnsan olmanın onurunu iliklerimde solutan bir değerdin…
Artık bakmamda açan güllere…
Durmadan şakıyan onca bülbüllere…
Neyi değişirim ki senden uzak kaldığım hasrete…
Kulaklarımda hala çınlayan…
Lahutilikten nefes alan bir aşkı muştulayandın…
Hak edilmeden sevginin bulunmayacağını öğretendin…
Sabır taşı çatlamaya ramak kalmıştı…
Ummanlaşan merak her tarafı kuşatmıştı…
Senden sudur eden halvet arza sevgiyi salmıştı…
Arzı mekâna gelinmekte ki serencam…
Bir halin içinde olan lakin nice âlemleri barındıran…
Senden bizlere kalan, anıldığında sol yanımı sızlatan hasretti…
Artık sen varlık içinde yoksun…
Her anımda bir soluk olman gerekirken yoksun…
Meşveretten yoksun, monotonluktan korkan bir canken…
Her yanımda özlemle arıyorum seni…
Senden bizlere intikal eden güzellikleri…
Sevginin her veçhesini, hilmin enginliğini…
Ne annem ve ne de babam…
İlk göz ağrım olmalarına rağmen aklım…
Sağlıksız bakışlarım aşka hasrettedir yaşadığım sancım…
Ancak seni anınca diniyor sızım…
O duyduğum sestedir bıraktığın nakışların…
Teklifsiz herkese ikram ettiğin bir tebessümüm…
Kalmadı artık kimselerde…
Ev hatta camilerde ki müdavimde…
Evlerde payelenen benlikte işte aranıyorum kendimce…
Kitabı celilin önünde diz çökünce…
Okuyorum işte lakin anlamadığım bir dille…
Öpüyorum vehimlerimle bir sevap olsun hanemize…
Zan… İhdas edilen hezeyan…
Akaidim mi bilmem ki nasıl emin olsam…
Her yanı kuşatan berlâmlık yarışında olan kan…
Aşklar öyle anlamsızlaştı ki
Bir zevkin aracı olarak anılmaya başladı…
İnsanlık bu kadar buharlaştı mana dışlandı…
Ten… Beden… İnsan denen…
Aklıevveli ile sürekli debelleşen sen…
Seni var eden mütemadiyen seni hikâye eden…
Kitabı kebirin ayetlerinde zikredilen…
Ancak ahiri için şekillenmesi öğütlenen sen…
Sevgiye hasreti yaşayan ben, bir özlemle sızlarım bilmem…
Bir ney sesiydi davete açık duyduğum…
Koşulsuz bir hicranla acılar içinde soluduğum…
Seninle hemhal olduğum bundan sorumlu bulunduğum…
Nihayetinde bir asır süresiydi okuduğum…
Müçtehit olan biz zamanların canından özümlediğim…
Bu sure bile yeterdi insanlığı nizam etmek için diye okuduğum…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.