Bir zayıflama diyaloğu
BİLİNÇLİ YİYİN ZAYIFLAYIN
Hemen her gün gazete sütunlarında zayıflamayla ilgili yazılar okursunuz. Çamur banyosunun iyi geldiğiyle ilgili bir mankenden diyet reçetesi alırsınız. Doktoru şunu yeyin, bunu yemeyin demişte, mankende artık yiyeceği şeyleri seçmeye başlamış. Alışveriş yapmak gibi özel hobisinin yanında yemek yemek gibide özel bir hobisi vardı. Bilinçli yemek yiyerek zayıflayabileceğini kendisi biliyordu ama bilinçli alışveriş yaparak gar dolabını doldurması işi de oldukça zordu. Medyada artık kimin ne yiyeceğinin tartışıldığı bir ortamda, bu zavallı bir türlü zayıflayamayan insanlarımızın durumunu varın siz düşünün. Manken filancası, biraz fazla kilolu diye iş alamıyorsa veya sevgilisine şirin görünemiyorsa, bunun acısını yaşayan ve en çokta böyle mankenlerin halinden şikayetçi şişman zengin sosyetenin T.V deki münakaşalarını evinde zeytin ekmeğe talim eden zümre yapmıyor mu?.
Kışın mayo defilesi yapılırken podyumlarda yaza hazırlık diye, yaz ortasında sıcakta kürklü, kazaklı kalın kumaşlardan yapılmış giysilerle yapılan defilelerde sergilenen kıyafetleri sade vatandaş seyrederken bunlar beni ilgilendirmez diye tepki koyabiliyor mu?. Nüfusumuzun 35 milyonu açlık sınırındayken, yaz geliyor diye martta t.v’ de ve gazetelerde boy gösteren zayıflama rejimiyle ilgili öneriler sade vatandaşın neredeyse baş sorunu olup çıkıyor. İşkence haline getirdikleri aç yaşamayı rejim diye anlatmaları toplumu ne yerine koymaktır, ben bunu söylemeye bir kelime bulamıyorum. Üstelik birde sade vatandaşlar nasıl kandırılıyor. Hani aç kalmak işkence ya işte sizi bu işkenceden aç kalmadan ve açlık çekmeden zayıflamanın metotları. Önce hangi yiyeceklerin kaç kalori verdiğini bileceksiniz. Metabolizmanızı tok tutma eğilimine sokan ve aynı zamanda size enerji veren yiyecekleri tespit ettiniz mi gerisi kolay. Hangi yiyecekler yağ ihtiva eder. Bir defa yiyeceğiniz besinlerin posası ve proteini bol olacak. İçindeki şeker yükü az olacak. Bu genel bilgiden yola çıkarak yiyecekteki favorilerinizi tespit edin. Ama bu arada damak tadınızı ve ne yapacağınızı uzmanına sorduğunuzda “canım zayıflayacaksınız ya, zayıflamada damak tadı düşünülmez” der. Yağsız salatayla, yağsız bir çorba yapın bakalım. Önceden öyle iştah açacak acı yok, öyle sosmuş, mayonezmiş kullanmak yok. Lokmaları ağzınızda zaman tutarak yiyin. Bir lokmayı bitirmek en az birkaç dakikanızı almalı.Yiyeceğiniz bütün nesneleri gözünüzün önüne getirin. Bir tarafta pirzolalar olsun, bir tarafta baklava, börek. Hindi dolması ile kuzu şişini de belleğinizden geçirmeyi sakın ha ihmal etmeyin. Önce beyninizde tokluk başlasın. Bunları T.V den uzman anlatırken evinde çocuk annesine soruyor. “Anne hindi dolması diyor, o da ne ki”. “Sus kızım manken ablanızı işte bu uzman aha bizim gibi zayıflatacakmış. Gelseler de zayıflama metodunu bana sorsalar olmaz sanki” der kadın. Çocuğu annesinin bu mırıldanmasını duymamıştı bile. Diyelim ki tokluk sinyali onların beynine ulaşırken garibanında beynine yokluk sinyali ulaştı. Sofradaki zeytinini üç kere ısırarak ekmeğine katık etti ve çocuklarına
“Bah gızım televizyondaki bu program yarınki günümüzün bu günden daha iyi olmayacağının işareti. Ben ne diyorsam siz öyle yapın” dedi. Sonra t.v deki uzman demez mi ki, “yemek yerken zaman zaman dinlenin. Sofradan kalkıp ta bir yere yatın demiyorum sayın seyirciler. Birbirinizle konuşarak vakit geçirin” der demez stüdyodaki mankenlerde birbirleri ile dedikodular seyircilerin önüne seriliverdi. Kim kimin sevgilisini ayartmış, kimin göğüsleri podyumda iş kazasına uğrayarak açılmışta seyirciler gördüğü için nazar değmiş. Mankeninde silikon göğsü o ‘nazardan’ patlamış. Artık iş kavgaya dökülüverecekti ki uzman “sevgili bayanlar, şu anda sofra başında değilsiniz lütfen kendinize gelin” dedi de münakaşalar kesildi. Ve uzman “işte kıymetli seyirciler, manken arkadaşlarımızın bu kırk dakikalık tatlı sohbetleri kadar, yemek arasında sohbet etmelisiniz”. “Bir defa diyette hem karnınız doyacak, hem de en kısa zamanda zayıflayacağım diyeceksiniz. Bunun ikisi bir arada olmaz. En az altı ay gibi bir zamana ihtiyacınız var” dediğinde zeytinini dört parçaya bölen ve kırk dakikalık manken münakaşalarının ardından uzmanın arkasından da olsa evinden uzmanı çekiştirmek zorunda kalan vatanım kadını, dört parçalık rejime: “Vallah benim çocuklar dayanamaz. Tivi deki zayıflama rejimine. Uzman zayıflama rejimi anlatırken, sanki onun evindeki normal yaşamından bahsediyordu. Uzmanın zayıflama rejimini, ekonomik rejime uygulamak isteyen hükümet, açlık sınırının altında yaşayan sade vatandaşı isyan ettirmişti. Bir zeytini dört kerede yiyerek bunun altı ay devam etmesine çocuklarımı alıştıramam diye isyan etti ama “hele şu diyet rejiminin sonunu bir dinleyek bahak” dedi. Uzman: “Yağsız yiye yiye damağınız bu lezzete alışacak. Altı ay sonraki lezzetsizlik, sizde lezzete dönüşecek ve zorunlu olarak yağ kullanmaya bir alerjiniz olacak. Gittiğiniz yerlerde yağlı, lezzetli ve şişmanlatıcı yemekler olduğu için sizi yemeğe davet edenleri üzmemek için tadımlık olarak az az alacağınız yemeklerde zaten sizi şişmanlatmayacaktır. Fazla yiyerek obozite olmak yerine her şeyi kararında yerseniz zaten obozite olmaktan da kurtulmuş olursunuz” . Bu sırada okurlardan alınan telefonları yanıtlar uzman. Spiker bir seyircimizden telefon var diyerek uzmanın sözünü kesip, Uşaktan Hanım çeneli: “Efendim senin dediğini anlamış değilim. Ben zaten günde bir öğün yemek yiyordum. Şimdi ramazan gelecek, mevcut bütçeme göre bunu artırmam mümkün değil. Ramazanda bir öğünümü ikiye bölüp yarısını sahurda yiyeceğim. Benim bütün şikayetim oğluma ekmekten başka bir şey veremiyoruz. Bütçemiz kafi değil.Günde belki beş ekmek yiyor. Sekiz yaşında doksan kiloda nasıl rejim uygulayabiliriz” dediğinde uzman. Bayana “Siz kilolarınızdan şikayetçi değimlisiniz?” der. Bayan şikayetçi olmadığını söyler uzman bayanın yaşını, kilosunu, boyunu sorar aldığı cevaplar karşısında “tam normal kilodasınız. Nasıl bir rejim uyguluyorsunuz bize yazıp gönderin. Bundan sonraki programımızda sizin yaptığınız diyeti anlatalım” dedikten sonra seyircisine çocuğunun sorunu olarak yaptığı diyet neticesi zayıflayarak ölümün eşiğine gelmiş bayanlardan şişmanlamak isteyenlere senin çocuğunun uyguladığı diyeti uygulatarak
Zayıflıktan kurtulmak isteyen müşterilerimize tatbik edeceğiz ve bundan dolayı siz seyircimizin bütçesine katkıda bulunacağız deyip seyircisinin adresini alır . “Çocuğunuz bir ay bizim misafirimiz olacak, bizim havuzumuzda yüzerek, her gün cim lastik yaparak hekim nezaretinde kontrollü olarak zayıflatacağız.” Uzman, dinleyenlerden gelen bir sürü telefonları yanıtlar. Bu arada kendi kliniğinin ve tesislerinin reklamını yapmaktan da geri kalmaz
Uzman kişi rejim yapmak isteyenleri yağ kullanmaya karşı direnmeye davet ettikten sonra. Şekerle ilgili tehlikeleri sıraladı. Kandaki şeker oranınız çok önemli üstelik halkımız bilinçsizce yağla şekeri birlikte tüketiyor. Bu iştahınızı tetikler oburlaşırsınız dediğinde, tivi deki diyeti dinleyen sade vatandaşımız, komşusunun çay alamadığı için sıcak suya şeker konularak çay yerine içtiği şerbet aklına geldi ve komşusunun duvarını yumrukladı. İki dakika sonra gelen komşusuna. “Bak komşu kahvaltıda kullandığın margarin yağıyla birlikte şerbet içiyorsunuz ya, o işte çok zararlıymış bah doktorumuz ne diyor dinle” diyerek o anda söylediği sözü tekrar eden doktoru komşusu da dinler. Bak tüm bunların yerine kurabiye, çikolata, baklava yerine meyve yiyeceksin. Komşusu doktora dönerek “hay ağzına sağlık doktor bizde zaten öyle yapıyoz”. Kendisini çağıran komşusuna dönerek “öyle değilmi gı” dedikten sonra neden öğle olduğunu da televizyondaki doktorun duymadığına üzülerek anlattı komşusuna. “Komşum sen de aynı şeyi yapıyon hiç pazarda satıcıların gofret attığını duydun mu? Hiç çikolata attığını duydun mu?, ya baklava attığını? Biz zaten Pazar artığı olarak sebzemizi meyvemizi topluyoz.. Onun için canımız istediğinde zaten sebze ve meyvemizi yiyoz. Uzmanın anlattığı doğru gomşu bahsana çevrene bizlerden herkes diyette herkes tığ gibi.” Diyetçi uzman doktor bu arada sık sık ama az yemekten bahsetmez mi günlük ancak tek öğün yemek yiyen komşusunu diğer komşusu uyararak. “bak gördün mü kaç kere dedim size akşamınızı sabaha, öğleye, ikindine, yatsıya paylaştırın diye.” Komşusu: “her öğüne çeyrek dilim ekmek hemi, öylemi diyon yani sen bana? Kız kim doy ar çeyrek dilimle allasseen!”. Doktor: “Ara dilimlerde yüz kalori” der demez komşu “işte şu kalori hesabından anlamıyom. Yüz kalori, yani yüz gramı demek istıyo”. “Yoh anam, bi dinne bakalım sende. Ağız tadıyla bir program dinletmiyon .
Bu arada diyet uzmanı sudan bahsettiğinde, gelen komşu “kalk anam kalk aha bi sattır işe güce bahmadan kilitlenip kaldık televizyona. Böyle havadan sudan şeylerle vakit geçiriyoz” deyip de kalktı gitti evine. Ama ne yalan söyleyim benim hala gulağım televizyonda doktorda. Doktor hala şişmanlar için, onlar kendilerini fiziksel özürlü olarak görüyorlar normal kilolarında olanları gören şişmanların, tanrım beni tekrar yarat dediklerini duyar gibi oluyorum. O hala Bol su için diyordu. Şehrin içme suyu da mikroplu. Ama bilmem ki nasıl içsek bol sudan. Doktor herhal dışardan bidonla su alanları kastediyodur. Pazardan artık toplayarak evin geçimini sağlayan bizler için değildir bu sözler.Eee günde sekiz on bardakta su. Diyelim ki içtik.
İşte bu tivilerdeki sağlık saatleri pek bi hoşuma gider. Bak bugün ki hekimde ‘Ostropoz’ diyo dur bi gomşuya seslenek bahak deyip üç dört kez komşusuyla bitişik olan duvarını gene yumrukladı…
Aradan bir iki dakika geçmeden komşusu demir rezleli kapının eşiğinden göründü “gene ne var sabah sabah daha sofrayı bile kaldırmadım. “Bak anam bacım bizde hiç bi hayat galmamış ta bizim habarımız yok. Biz orta yaşlı sayılıyoruz ama gören zanneder ki yetmişinde. Doktor düzenli D vitamini kullanmamız gerekli diyo. Baksana bidefa sofanızdan balık etini eksik etmeyin” deyip te ardından televizyondaki doktor ‘somon’ dediğinde …. “eh bizim soframızdan çok şükür ‘somun’ eksik olmaz” dedi. Komşusu: “sus hele somunu annadık canım.” Doktor ‘Ton’ dediğinde “tonmuş” dedi gelen komşu “ohooo” dedi “tonnan somunu tedarih ederik eee dohtor.” Doktor ‘ Levrek’ deyince komşusu hemen ardından “Bah görüyonmu ekmek te gevrek olakaamış besbelli” dedi. Doktor devamla “ardından da sardalye üstüne süt ürünlerini sayabiliriz dediğinde …evin hanımı “demek ki sütü de sandalye üstünde içecekmişiz” dedi. Komşusu “annadıysam arap oluyum. Osdurapusdan korunacaaz ne demekse” Doktor: “D vitamini güneş ışığı yardımıyla cildimizde üretilir bol bol güneşlenin” dediğinde ….ev hanımıyla gomşusu sözleşmişcesine “aha bi onu yapıyoh zaten bizde”. Bu arada gene bir seyirci bağlandı telofona “doktrcuum günde sekiz, dokuz saat bi güzel uyku çekiyom. Saat on birde on ikide kahvaltıdan kalktı mı öğle yemeğine de hacet kalmıyor. Kahvaltıda ağzınıza layık bi güzel beyaz peynir. Ardından yumurta, tereyağı, reçel”, Doktor “duur orda”; dedikçe bayan “niye duracam, kimse durduramaz beni kaç gündür sabahları programı arıyom hep meşgul çıkıyo kimse durduramaz beni” deyip “ardından ikindiyi çok hafif geçiştiririm kırmızı et ve balıkla etin yanında mutlaka salata vardır. Akşama gene bunlara benzer bir şey yerim ama yanında muhakkak pilav ve arkasından tatlı vardır . Geceleri yoğurt ve sütü ihmal etmem .Tatlının yerine bazen muzu, çileği, elmayı meyve olarak tercih ederim. Bazen rahatlık versin diye şarapta içtiğim olur. Şu yirmi dört saat gün olarak o kadar kısa ki doktorcum adam bile kızıyo bana. Yemek içmekten dolayı kendisiyle ilgilenmiyormuşum. Doktorcuum günde bir tanede multivitamin içiyorum çokmuu? Ama maalesef spor yapamıyorum bu yaptıklarım sizce doğrumu?”
Doktor sabırla bayanı dinleyip “kaç kilosunuz, sizde fazlaca obesit olmalısınız herhalde. Sabahları erken kalkın. Geç kalkan fazla kalori yakmaz, hareket edin, kollestrol ve doymuş yağlara dikkat etmiyorsunuz karbonhidratlı yiyecekleri daha az tüketin.4000 kalorilik öğle yemeği saydınız bana.”
Evinde komşusuyla televizyonu izleyen Sakine hanım Sakinliğini ilk defa bozup komşusuna dönerek: “Sankim onlar bana hayal tacirliği yapıyor gibime geliyor. Zayıf olanlara şişmanlama, şişman olanlara da zayıflama dersi verenlerin istediği şey bize göre değil. Kimler neyi hayal ediyorlarsa işte o hayal tacirlerine müracaat etsinler. Zayıflamanın iki yolu var. Kendimize gerekli günlük enerjiden az alırsak zayıflarız, fazla alırsak şişmanlarız. Sağlıklı yaşamdan büyük ikramiye kazanmış gibi yiyip içseler de şişmanlamayanlardan bahsediyorum.
Tüm böyle rejimi tatbik ederek ölüm döşeğine düşmüş bir mankenin acı dramı ve bu arada zaten tatsız, tuzsuz, yağsız, etsiz sofrası olan vatandaşın gene öyle zayıf kalarak zaten rejimde olduğundan, ölmeden açlık sınırında yaşamaya devam ettiğini, halkını düşünen devlet adamlarının, zenginler gibi hiç para harcamadan halkı rejimde tuttuğunu, milletinde bundan rahatsızlık duymayarak gene bizleri açlığa mahkum edenleri seçtiğimizi anlatacağım.
Doğru ve dengeli besleneceez diye bi kalori listesi tutuşturuverir diyetisyenler insanların ellerine. İhtiyaç duyduğu kalorileri herkes kendi bünyesine göre alırsa, diyetisyene gitmeye hacet kalır mı?. İnsan ihtiyaç duyduğu kadar kalsiyum alırsa ve hangi besinlerin ne kadar kalsiyum ihtiva ettiğini bilirse, kemik yapısını insan dengede tutamaz mı?.
Artık eskisi gibi devletin himayesi altında değil vatandaş. Evvelden devlet babalık yapardı. Fakire fukaraya yetime dula. Şimdi her şey özelleştirildi. Birey olarak ailelerde özelleşti. Şimdi kadınlar kocasının, çocuklar anne ve babasının sorumluluğunda olmak istemiyorlar. Çünkü bireysel özgürlükte sevmek ve sevilmenin de şartları değişti. Her şey gidebildiği yere kadar gidiyor. Günübirlik mutluluğu sürekli hale getirmeye çalışıyoruz.
Koca baskısında kalan kadınlara ‘sığınma’ evleri açılması, kadının çaresizliğinde sokakta kalmaması açısından ne iyi”. Sakine hanımı hayretler içinde dinleyen komşusu,:” Ne gadar da çok şey örenmişin bacım sen” Öğrenmeziyim hiç geçende bizim adamada biraz bahsettim de adam: “Peki öyleysem kadın sığınma evi varda, neden bir erkek sığıma evi yok?” dedi . “Napacaan” dediydim, “valla hanım senin bu çok bilmişliğinden başka nasıl gurtulacaam” demez mi. Komşusu “Valla adam haklı, bahsana neler biliyon canım. Fazla bilmişlik pek hayır getirmez insana.”
Ahmet Canbaba
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.