- 1041 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Çıldırmanın böylesi görülmedi.
…..Çok seviyordu, mutlaka evlenmeliydi yakışıklı genç delikanlı aşık olduğu çok sevdiği halasının güzel kızı ile.
…..Fakat onun halası ve eniştesi karşı çıkıyordu evlenmelerine. Olmaz diyordu akrabasın sen diyor, sen benim kızımla evlenemezsin diyordu kızını seven âşık delikanlıya.
…..Ama genç adam evlenmek istediği halasının güzel kızına, evlenebilmek için bir defa kafayı takmıştı. Onun umurunda değildi, evlendikten sonra herkesin karşı çıkarken ona söylediği evlenince olması muhtemel olan sakat çocuklarının muhtemel olması.
…..Genç kız da, babasının ve annesinin düşündüğü gibi düşünüyordu. O da kendisine âşık gençle evlenmek istemiyordu çünkü onu sevse bile evlenmeyi ve evlendikten sonra sakat özürlü bir çocuklarının olmasını hiç istemiyordu. Bu yüzden kendisi de genç oğlanı sevdiği halde biz akrabayız evlenemeyiz deyip sevdiği erkeğe karşı geliyordu.
….Fakat evlenmeyi kafasına koyan yakışıklı genç halasının kızını kandırmaya kararlıydı. Evlendikten sonra, kendilerinin mutlu olacaklarına onu inandırmak istemekte ve devamlı olarak onunla bir araya gelip onu ikna etmeye çalışıyordu. Onu sevdiğini söylüyor mutlaka kendisiyle evlenmek istediğini söyleyip duruyordu.
…..Aslında halasının kızıyla evlenmek isteyen genç delikanlı, yakışıklı biri olduğu gibi okumuş meslek sahibi olmuş kariyer meslek sahibi biriydi. Geleceği de parlak biriydi. Ama sadece bunlar onların evlenmelerine yetmiyordu. Bunlar kuzendi ve aynı kandan insanlardı.
…..Genç kızın babası sonunda, kızını bir başka gençle aceleyle evlendirdi.
…..Evlendirdiği genç de, diğer akraba genç gibi aynı kariyere sahip ve aynı meslektendi. Tek fark hem çok zengindi, hem de bu genç delikanlı akraba değildi.
….Genç kız da bu durumdan çok memnundu. Babasının annesinin ve kendi isteği üzerine bu zengin gençle evlenip kendine iyi bir yuva kurmuştu.
…..Diğer halasının oğlu olan genç artık ondan ümidini kesince gitti sevmediği bir başka kızla evlendi ve onu artık unutmaya çalıştı.
….Fakat evlenmiş olsa da onunla hiç mutlu değildi. Halasının ve eniştesinin kızlarını kendisine vermemesi onu deliye çevirmişti. Aradığı mutluluğu yeni evlendiği eşinde bulamamıştı.
…..İçin, için kızını kendisine vermeyen ve başkasıyla evlendiren halasına ve sonra onun kocası olan daha çok onu suçlu gördüğü eniştesine karşı kin ve nefret beslemeye başladı.
…..Bu arada bunların bir de erkek çocukları olmuştu ama onun varlığı bile içindeki kinini bastırmaya yetmiyordu.
….Genç delikanlı kafasında zamanla kızını fakir diye ve akraba diye kendisine vermeyen eniştesini öldürme planları yapmaya başlamıştı.
…..Eniştesin dört katlı bir evi vardı, en aldaki dükkanda serbest meslek olarak iş yapıyordu.
….Bir hafta sonunda geceleyin, evine girip hem halasını hem eniştesini kim varsa hepsini gizlice öldürmeyi düşündüğünden gitti kendisine bir dönerci bıçağı ve biraz da halat ip temin ederek bir gece yarısı halasının evinin çatısına bitişik binanın çatısından geçti ve ipin ucunu çatıdaki bacaya bağlayarak balkona iple indi. Ve oradan balkon kapısından içeri girerek doğruca yatak odasına yöneldi.
….O gece halası orada yoktu, oğlunun evindeydi. Bu akraba genç o gece yatakta yalnız yatan eniştesinin başını yanında getirdiği dönerci bıçağı ile keserek, onu orada öldürürken gürültüyle, yan odada yatan evin küçük oğlu birden yataktan uyandı.
…..Onun çığlığını duyan katil onu da orada öldürerek oradan kapıyı açıp aralığa çıkıp aşağıdaki dükkâna indi ve kan sıçrayan gömleğini çıkararak orada bulduğu bir torbaya koydu ve dışarıda önceden hazır ettiği motor sıklet üzerindeki temiz elbiselerini giyerek kanlı elbise dolu torbayı denize atmak üzere motorla o gece yarısı deniz kenarına doğru gitmeye başladı.
…..Amacı delilleri denize atıp yok etmekti. Ne var ki kader bu ya, giderken motoru yolda mıcıra kaptırınca motor kayarak yere düştü. her yeri yara bere içinde kalmıştı ve artık sabah da olmak üzereydi yaralı vaziyette gitti ve kanlı elbise dolu torbayı denize içine taş doldurarak attı.
….Artık rahatlamıştı. Hem yıllardır içinde beslediği kin sona ermişti hem de kızlarını kendisine vermeyen halasının kocasından öcünü almıştı hem de cinayette kullandığı delilleri yok etmişti.
….Sabah olunca, hastaneye giderek yaralarını sardırırken, onun telaşlı hareketlerini fark eden, o arada hastaneleri kolaçan eden sivil polislerden birinin dikkatini çekmişti. İşte bu kişi sonunda orada yakayı ele verdi. Yakalandı ve araştırma sonunda katilin o olduğu anlaşıldığından tutuklanıp ceza evine kondu.
….Daha sonra bunun aklı dengesi yerinde olmadığı tespit edildiğinden serbest bırakıldı ise de, bu genç adam bir müddet gördüğü tedaviden sonra hastaneden dışarı çıkınca intihar ederek kendi yaşamına son verdi. Böylelikle hem onun kendisi, hem de tehlikede olan evli olduğu evdeki eşi bundan kurtulmuş oldu.