- 675 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Türk İşi Bir Soygun!
Gözüm seyiriyordu.Bu genelde başıma kötü bir iş geleceğini hissettiğim zamanlarda olan birşeydi.Öğleye doğru yemeklik malzeme almak için markete gidiyordum..İlkönce et reyonuna gittim ve bir tavuk aldım.Sonra da sırasıyla pirinç,patates ve yağ almıştım ki marketten içeri birden yüzü kar maskeli adamlar giriverdi.Tahminim üç ya da dört kişiydiler.Kadınlar çığlık atıyor,erkeklerse oldukları yerde donakalmış,film gibi soygunu izliyorlardı.Bense elimde malzemelerle kaçarsam para ödemeyeceğimin hesabını yapıyordum.İçlerinden kısa boylu olan kasayı boşaltması için kasiyeri zorluyor, uzun boylu olan etrafı kesiyor,şişman olansa bedava bulduğu çikolataları cebine doldurmakla uğraşıyordu.Birden arkamda bir silahın horoz çekilme sesini duydum."Yürü" dedi bir ses.Bu galiba dördüncüleriydi.Ellerimi birden refleksmiş gibi havaya kaldırdım ve bütün malzemeler marketin zeminine yayıldı.Tam o sırada bir siren sesi duyuldu ve polis arabaları ardı ardına marketin önünü doldurmaya başladılar.Kısa olan:Kahretsin,Polislerrrr! dedi ve bir el havaya ateş etti.Markette benden başka kim varsa yere yatmıştı.O sırada dışardan bir ses duyuldu:"Bir yere kaçamazsınız teslim olun!"
Komser ve yanımda silahı başıma dayamış olan soyguncu pazarlık yapıyorlardı.Adam bir minübüsün yarım saat içerisinde marketin önüne getirilip kendilerine bırakılmaması halinde rehinenin öldürüleceğini söylüyordu.Yani benim?!?Bir de para istiyorlardı,yaklaşık...25 bin YTL.Komser bana şöyle bir baktı.Beş para etmez bir tip olduğumu anlayınca:_Tamam,öldür onu... dediSoyguncu bir bana baktı bir de komsere.İnanamıyordu sanki."Ne diyorsun sen be?İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?" dedi.Ben de gaza gelmiştim."Evet! dedim.Sonra "Hayır,hayır!" dedim."Değil..."Bu arada kaş göz işaretiyle komsere soyguncunun işini, bildiğim aikido hareketlerinden biriyle halledebileceğimi anlatmaya çalışıyordum.Tam harekete geçecektim ki yanıbaşımdaki soyguncu:Hadi içeri gidiyoruz!" dedi...
İçerdeydik.Soyguncular bayağı sinirlenmişlerdi artık.Sigara içiyorlardı.Şişman olan peltek peltek:_Gövdün kaydeşim.Bu memlekette yaşanmaz.Ağız tadıyla biy soygun bile yaptığmıyolar adama " dedi.Bu sırada cipste yiyordu tabi.Uzun olan:_Bizi burdan mümkünatı yok sağ çıkarmazlar" diyordu.Kısa olan bu kez:_O zaman herkesi öldürür,biz de yaparız yapacağımızı "dedi.Ben "Aman abiciğim, o ne demek?Bir pire için yorgan yakılır mı yav?Tamam belki isteklerinizi kabul etmediler ama bu herşeyin bittiği anlamına gelmez" dedim."Sen ne diyorsun be?" dedi başıma az önce silah dayamış olanı.Bense ölümden kurtulmak için aklımı maksimum derecede çalıştırmaya uğraşıyordum...
Az sonra marketten yüzü kar maskeli biri fırlayarak çıktı ve koşmaya başladı.Polisler adamı tuttukları gibi yere yatırdılar.Ellerine kelepçe geçirdikten sonra yüzünü açtılar ve bu kişinin bir kadın olduğunu görünce şaşkınlıktan küçük dillerini yuttular.Az sonra yine bir kar maskeli adam çıktı ve koşmaya başladı.Şişman olduğu için fazla koşamadı ve çabuk yakalandı.Adam ağlıyor ve durmadan aynı şeyi söylüyordu:"Soygunculav..İçerdeley hala..."
Sırasıyla marketteki herkes dışarı çıkmış ve içerde hiçkimse kalmamıştı.Yakalan herkes soyguncuların hala içerde olduğunu savunuyordu.Ama içerde kimse yoktu.Polis marketi didik didik etti ama içerde kimseye rastlamayınca pes etti ve aramayı bıraktı...
Uzun sorgulamaların ardından yakalananlardan hiçbirinin soyguncu olmadığı kanısına varıldı.Ben de soyguncuları ele verecek hiçbir ipucu vermemiştim doğrusu.Çünkü yaptığımız antlaşma bunu gerektiriyordu...
Polislerin atladığı şeye gelince.Planı ben kurmuştum.Rehine pozisyonunda en az dikkat çekecek kişi bendim.Marketle karşısındaki çocuk parkı arasında bir yeraltı bağlantısı vardı ve bu da kanalizasyonla sağlanıyordu.Kaç gündür marketi izliyordum.Bu bazen çocuk parkında gazete okurken oluyor bazense alış veriş sırasında planları gözden geçiriyordum.Marketin planını zaten eski bir çalışan sayesinde ele geçirmiştim.Asıl derdimse market değildi.Market;Eski bir tefecinin paravan olarak kullandığı bir yemdi.Binanın arka bölümünde gizli bir kasada yüzbinlerce ytl para vardı.Kısa boylu soyguncu yani İbrahim, marketteki rehineleri soyguncu kılığında tek tek dışarı gönderirken ben de kasayı açmakla meşguldüm.Gerçi zor olmamıştı ama biraz vakit kazanmakta fena olmamıştı doğrusu.Kasadaki paraları bu yeraltı yolu vasıtasıyla parktaki heykelin bir metre önüne gelecek şekilde saklamıştım.Sonra da markete dönüp en son çıkarak teslim olmuştum...
Tefeci tabi ki şikayetçi olmadı kaybolan paralarından dolayı.Çünkü yaptığı iş zaten yasadışıydı.Yani paraları market vasıtasıyla aklmasını diyorum.Bana ve arkadaşlarıma gelince.Bir süre günlük hayatlarımıza devam ettik.Şimdi ise Şeysellere gitsek yoksa Hawaiye mi kararsızız.Hakikaten sizce nereye gidelim? :)