SİSLER ŞEHRİ
SİSLER ŞEHRİ
Eski günlerden kalma bir şey kalmamış bu zamansa...Bizimkisi yine küçüktü.Küçük dünyaların,masum kuşların,nehirlerin ışıldısına benzer.Anne,babamıza kavuşma istekleri bir o kadar da çocuksu hayallerinden kalma uçurtmalar,yayla havası solumak ve sevdiklerimize ümit beslemekti yeniden parlak bir dünyaya...
Eskisi gibi olmasada sabahın ilk ışıklarında kuşlar ötüyordu haykırırcasına.Bayramın gelişine adım uyduruyordu;ağaçlar,çiçekler,insanlar...sanki bahar geliyormuş gibi...
Bayramın gelişiyle kimi insanlar ayaklarına yol açtılar memleketlerine,kimiside aile,eş,dost özlemiyle can çekişti...
* * *
Bugün neredeyse kendini unutacak birini farketti kendinde."Birşeyler olmuş" yeni anladı sıra sıra tezgahlardaki bayram şekerinden,gelişini...Sonunda derse yetişti. Arkadaşlarıyla kim önce çıkacak gibi’’sinden,durakta buldu kendini.Ders bitmişti,otobüsler dolup taşmıştı bile çoktan.Kendine yer buluncaya kadar volta attı ve sonunda bindi,tabi ayakta durma şartıyla...Eve ulaşınca bu sefer de yemek,dağnıklık derken işler çıktı başına...Anneme mektup yazıp haftaya geleceğimi bildireyim diye düşündü.Kalemi eline alırken acemiliğinin heyecandan olduğunu biliyordu.Hal hatır sorduktan ve gelceğini yazdıktan sonra dörtlük eklemeyi unutmadı,elbete;
Gecenin ayazında seni düşünür,
Senin varlığını hissederim ben.
Senin hasretinle yine sürünür,
Bir kez daha özlerim anne...
Kağıdı zarfa yerleştirdikten sonra sehpanın üzerine indirdi...Biraz uyumayı düşündü,bir o yana bir bu yana derken;uyudu.Uyandığında saat üç’’ü devirmekteydi,hemen cebine zarfı attı,paltoyu üzerine alıp acele çıktı."mesai kapanmadan yetişmek lazım"dedi.kendi kendine...Zarfı postahaneye verdikten sonra,biletini şimdiden kesti;haftaya gitmek için...
Her gün olduğu gibi üniversiteye gidişi,derste arkadaşları arasında geçenler,eve dönüş,yemek,uyku derken bir sonraki güne zamanını aktarıyordu...Gidişine bir gün kalmasına rağmen saatler sanki durmuş gibiydi.Tabi bu zamanın durmuşluğunu heyecanına borçluydu."Çok şükür akşam oldu"diye mırıldandı.Valizini iki gün önce hazırlamıştı,tek düşündüğü yatıp,sabah memleketine doğru yol alması...Sabah olunca gözleri morarmış,saçları en kaba sersemliği aratmıyordu,yüzünü yıkadıktan sonra, gözleri aynaya takıldı.Sakallarının uzamış’’lığını yeni farketti...sakallarını tıraş eder etmez,giyinip kahvaltı etmeden çıkverdi...Otogara yetişince,harekete bir saat vardı.oradaki banklara oturup ikide bir saate bakıp durdu...Binip koltuğuna yerleştikten hemen on dakika geçer geçmez otobüs hareket etti,saatine baktı öğle vaktiydi...Artık vakit geçirmeyi uykuda keşfetti.Başını camın olduğu tarafa koltuğa koydu ve uyudu...Memlekete bir saatlik mesafe kalmadan uyanıverdi,çay molasına.Beş on dakika demeden yerini aldı...
Buradan,memleketinin havasını iliştirdi burnuna temiz soluklarla...Harekete geçtiler.Şehir merkezine yetişir yetişmez gözleri doldu,Anayol’’dan mezun olduğu liseyi farketmişti,bina eskisi gibi hiç değişmemişti görünürde...Merkezden çıkınca ilçeye az kalmıştı...
* * *
Ve sonunda otobüs garajda frenledi.inince etrafına göz gezindirdi.Anne,babası,kardeşleri göründü karşıda.Valizi yere atıp koştu.Babasının elini öptü,sarıldı,kokladı;hasretle.Annesinin de elini öptü,güzelce.Kardeşlerini bir başka.
-oğlum hoşgeldin,sefalar getirdin
-hoş bulduk anne,iyisiniz ya
-iyiyiz oğlum seni sormalı
-sizi gördüm daha iyi oldum.
-hadi hanım evde çok konuşuruz.oğlumu şimdiden yorma...
Bir taraftan annesi bir diğer taraftan babasını koluna koluna alıp eve doğru ilerlediler.ilçenin havasını ohh çekerek soludu ve eve yetiştiler...
-e oğlum e nsevdiğin yemekleri hazırladım
-sağol annem,birtanesin.
-oğlum benim de sana süprizim var...der demez yan odadan "hoşgeldin"diye bir çığlık yükseldi.yerinden fırladı.bu sesleri bir yerden hatırlıyordu.Karşısında ortaokul arkadaşlarını görürken gözleri nehirledi.
-Ahmet,ali,ibrahim,mahmut,abdullah...dedi.
Öyle bir duyguyu ilk defa tadıyordu belki.kimbilir...Teker teker sarıldı, konuştu; arkadaşlarıyla...içini döktü.anlaşılan anne,babası da duygulandı.Babası annesine sarıldı.
-aaa ama olmaz şimdi dediler hep birlikte...
-hiç değişmemişsiniz.(ufaktan gülümseyerek)...
* * *
Yemekten sonra hep beraber sohbete dalarken hiç farkında olmadan saatler
on ikiyi devirmek üzereydi.
-biz artık kaçalım.yol yorgunusun
-yok ya size doyum olmuyor,biraz daha oturun öyle gidin.
-tamam olur.
Lafladıktan sonra arkadaşlarını geçirdi...Yatağa yerleşirken yorgunluğu yeni seziyordu,ayaklarının verdiği sinyallerden.Gözleri ondan önce uykuya daldı...
* * *
Bu günlerde sürekli evrenin içine düştüğü beklenti,bugündü.Bayramdı.Elbiselerini giydi,kahvaltı yaptıktan sonra misafirler geldi,gitti.Dün akşam ki çete onu unutmamıştı, anlaşılan .onlar da geldiler.Bir süre sonra ailece,akrabaları,komşuları ziyaret etmeye çıktılar...Havlar iyice soğumuştu.yayla havasını aratmıyordu esen rüzgar...
* * *
Bugün bayramın son günüydü.sıra sıra dizlip işçi taşıyan kamyonların homurdanmasıyla uyandı..Dışarı çıkıp ilçeyi gezdi,hasret giderdi."yağmur yağacak galiba" dedi.biraz sonra seller misali yağdı,zar zor eve geldi.O gece öylesine yağdı ki anlatılmaz. Gece yarısından sonra da kar yağdı,durmadan...Sabah olunca bembeyaz bir örtü sarmış her yeri,vakit öğleye gelince de yollar nerdeyse kapandı,kapanacak...
Başını pencereye dayadı.nemli cam,buharlaştı.o sildi.aynı şeyi bir kaç defa yineledi.Gözleri dışarıda,elleri camda.Dönüşüne iki gün kaldığı aklına gelince moral’’i bozuldu.zamanın bu kadar hızlı akışına şaşkındı...yollar tamamen kapandı,tek çözüm trenle yolculuk etmesiyd.Başka yolu yoktu zaten...
* * *
Tren istasyonuna geldiler.Havalar çok soğuk, ağaçlar buz tutmuş...sanki kuzey kutbundalarmış gibi rüzgar eserken buz kesiliyordu her yer...
Anne,babasına sarıldı.Ailece ağladılar.kardeşleriyle de vedalaştı.öptü,sarıldı.ayrılmak istemiyordu...Düdük çaldı.
-yolcular kalmasın
Trenin duman karışımlı buharı sardı her yeri.Binip hemen kafasını pencereden çıkarıp el salladı.onlar da koşarak el salladılar...Tren biraz geçtikten sonra sararmış ağaçların sıra sıra dizildiği yöne ilerlemeye devam etti...Son defa başını çevirirken arkasında sislerle kaplı bir ilçe gördü,yine ağladı ve mırıldandı;
Öğretmen olacağım anne,
Anadoluda ırgatlığı bitireceğim,
Analara,bacılara ilim öğreteceğim,
Nesli geliştireceğim,
Kara’’dan,aydınlığa sürükleyeceğim.
Öğretmen olacağım
Yeni bir çağı yaratacağım gönüllerde.
Doktorlar,mühendisler,avukatlar yetiştireceğim.
Öğretmen olup birgün dönecegim.
Öğretmen olacağım,öğretmen.
OSMAN ÇELİK
12.17.2007