Rüzgârın fısıltısı IV
Gecelerin o büyülü gücü, bitmez sanılan fırtınaları dindirmişti. Şimdi deniz ve gece, misafirlerini selamlıyor, pencereden içeriyi gözetleyen yıldızlar, yaşamına renk katıyordu.
Yüreğindeki sevinci arkadaşıyla paylaşabilmek için can atıyor, uzun zaman sonra ilk kez birkaç satır bir şeyler yazabilmenin coşkusuyla, içi içine sığmıyordu.
Bir yandan da yazmış olduğu:
“Zamanın okyanusunda / Çağlayan yüzlerin / Issızlığı bulaşır sessizliğe / Ayakları eksilir merdivenlerin.”
dizelerini defalarca okuyordu. Daha önce çoğunlukla düzyazılar kaleme almıştı, şimdi ise birkaç dize dökülmüştü yüreğinden, kalemine. Yüzünde bir tebessümle, yazdıklarını arkadaşına uzattı. “Oku bakalım nasıl buldun?” diye sordu.
Arkadaşı, gülümseyerek; “Ne güzel! Seni kutlarım.” Diyerek dizeleri okudu. “Senin uzun bir aradan sonra, yazma cesaretini yeniden kazanmış olmanı görmekten ne kadar memnun olduğumu bilemezsin” diye devam etti.
Aldığı yanıttan memnun olmamış bir tavır içinde: “ Peki ne düşünüyorsun, sence nasıl olmuş?” diye sordu.
Arkadaşı, yine gülümsedi. “Zamanın okyanusu diyerek geniş bir pencereden bakmışsın konuya, meraklı ama sessiz yüzlerin yalnızlığını irdelemişsin. Ayakların merdivenlerden eksilmesi, burada hayata tutunan birisinin, çaresizlik karşısında; kendisini yoktan var edebilme azmine, hiçbir gücün karşı gelemeyeceğini vurgulamışsın. Çok beğendim” Dedi.
Duymuş olduğu bu sözler üzerine biraz olsun rahatladı. “Uzun bir zaman sonrasında ilk yazma girişimim, deyim yerindeyse kısa bir şiirle oldu. Senin üzerinde de güzel bir etki bırakmış olmasından dolayı da çok mutluyum.” Diyerek sevincini dile getirdi.
“Sen keyfine bak, ben şimdi geliyorum” dedi arkadaşına ve çalışma odasına geçti. Arkadaşının mutlu olmasından aldığı hazzı, o an kaleme aldığı kısa bir şiirle ölümsüzleştirdi ve o anın duygularını,
“Kabullenişin ilk meyvesinin / Tadına duyumsanan özlemlerimiz / Yasaklara biçilen kılıfın görünmezliğinde / Rotasını çevirir yeni bedenlere…”
Diyerek dizelere dönüştürdü. Tekrar arkadaşının yanına döndü ve al bakalım buda benden sana hediye olsun, bakalım bunu da beğenecek misin?
Birden boşlukta sesler yankılanmaya başladı. Soğuk duvarların vurdumduymazlığı gecelerin içinde erimeye başlamıştı. Şimdi şiirin dili türküler söylüyordu.
Seslerden ümit kesilmişken, küllerinden yeni doğan Anka kuşu göğe doğru yükselmekteydi. Tutuk bir hayatın rehberi bulunmuştu, şiir…
Bundan sonra yaşam, söyleyeceklerinin, ebruli güzelliğinde; yeni ufuklara merhaba diyordu. Gece ilerlemiş ve sesler yine kaybolmuştu. Yalnızca uzaklardan uçup gelen bir kuş dalında şarkısını söylüyordu:
“Şimdi yeni sesler,
Gülümsüyor güne…”
Aytekin Orhan
YORUMLAR
öykünüzle özdeşleştim desem yeridir. Çok güzel bir çalışma olmuş, kullanılan terimler, terimlerin oturtulduğu yer ve satırlara işlene duygular gerçekten çok başarılı, sizi cani gönülden tebrik ederim, usta bir kalemden ustaca satırlara dökülmüş bir öykü......kardeşim. yüreğinizden güzellikler eksik olmasın...tam puan. ilk ben yorumladığım için puan kısmı görünmüyormu acaba...neyse siz almış kabul edin...
öykünüzle özdeşleştim desem yeridir. Çok güzel bir çalışma olmuş, kullanılan terimler, terimlerin oturtulduğu yer ve satırlara işlene duygular gerçekten çok başarılı, sizi cani gönülden tebrik ederim, usta bir kalemden ustaca satırlara dökülmüş bir öykü......kardeşim. yüreğinizden güzellikler eksik olmasın...tam puan. ilk ben yorumladığım için puan kısmı görünmüyormu acaba...neyse siz almış kabul edin...