- 1039 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜMÜŞ MAKAS
Sana her şeyi uzun uzun anlatacağım ama telefonda değil buraya gel dedi.
__oraya nasıl gelebilirim saat sabahın üçü
__taksiye bin, gelmek istersen gelirsin
__bak yarın işe gitmem gerekiyor neden beni aramaktan vazgeçmiyorsun?
__ ..!?..
__ olur sen bilirsin.
__tamam o zaman hadi bye.
sabah uyanıp yatağının içinde gözlerini araladığında saat beş buçuğu gösteriyordu.
ılık bir duş alıp, çıktı evden.
bu kadın neden böyle yapıyordu, delimiydi yoksa? tam bir ruh hastası gibi davranıyordu. her şey yolunda giderken ayrılıp başka bir evde yaşamak istemiş, yaklaşık onüç ay yirmi iki gün elli altı dakika nokta nokta saniyelik bir beraberliğin sonunda da tam evlenecekken henüz hazır olmadığını söylemişti.
şimdide her gece yarsı onu arayıp rahatsız ediyor, manasız bir şekilde gelmesini istiyordu, konuşacak ne vardı ki?
’’lanet olsun senle bütün bağlarımı kopardım artık. zaten aylardır görüşmüyoruz başka biriyle beraberim ben. henüz aklını yeteri kadar kaçırmamış biriyleyim.’’ diyecek kadar cesareti yoktu, her telefonuna cevap veriyor, eski günlerin hatırına onu idare ediyordu. neydi Esra aklını bir anda kaçırmasına sebep olan şey? anlayabilmiş değildi.ama karı zaten çatlaktı. her şey anlamsızdı çünkü, bir haftasonu alelade bir market alışverişin de, aklını yitirebilirdin. elinde büyük bir macar salamla market arabasına binmiş, gözleri iri, dudaklarıyla öptüğü her yerde ruj lekesi bırakan fettan bir kadın. zengin olması hiç bir şeyi değiştirmezdi. bir süre sonra deliliğin de sınırı aşılıyordu adeta. saat altı otuzda Aylin’i Tatlısu bulvarından alacaktı.
akşama şiveydiz yediğinden ağzının içi leş gibiydi kemal’in. ağzına naneli drajelerden bir kaç tane attı,radyotörü ölü arabasının içi buhar yapıyordu soluk alıp verdikçe. kıştı ve kaloriferi de çalışmıyordu üstelik, radyatördeki deliği kapatmak için çelik yapıştırıcı kullanma rekoru kırmıştı. arabasını satın aldığı adam devrini veremeden ölmüş, kendiside üstelememişti tam bir baş belasıydı ama.
doksan altı model tempra, üstelik iki bin motor lanet olsun...
Aylin güzel kızdı. çalıştığı ana okulunun önünde durdu araba. çocuklar kırmızı önlükleriyle sabahın ilk saatlerine alışmaya çalışıyorlardı. güzeldi okul, sıcak bir yuva gibi. sabahın ilk saatlerinde olsa bile. doğumla beraber başlardı her şey, öyle düşünürdü . ne iyi, ne kötü diyebilirdin. şikayet etme şansın yoktu. sınavın içinde bulurdun kendini. bir kurallar bütünüydü hayat her sabah onu bir sokak ötedeki evinden alıp okuluna bırakmak göreviydi Kemalin. hem Aylin onun yanında güvende hissediyordu kendisini.
__ akşam bir şeyler içelim dedi Kemal.
__ tamam sevgilim
__ muck muck
güzel kızdı Aylin. Esraya da hiç benzemiyordu üstelik, onun gibi garip çıkışları yoktu ve fazlasıyla sürprizlere açıktı. renkli bir cinsel hayatın her erkeğin vazgeçilemez tutkusu olduğu kesindi. bunu biliyordu Kemal. ama henüz tam anlamıyla bir şey olmamıştı aralarında kız ona cesaret veriyor ama korkağın teki olduğundan bir şey yapamıyordu. kendine kızıp küfür ettiği çok olmuştu. ama bu akşam işini bitirmeye kararlıydı. önce içkiyle gelen tatlı bir sarhoşluk, sonrada zevkin doruklarında, bir çöl fırtınası. yakıcıydı bu kız. kesinlikle yürek yakıyordu. hem sabretmişti de ne olmuştu sanki, son derece saf duygular beslemişti de ne olmuştu?
esra denen kancığın kaprisleri onu bezdirme noktasına getirmiş hatırı sayılır bir servet için deliliğini çekmişti, ta ki tımarhanelik olana dek , kendisini uyurken öldürme girişimini de unutmamıştı daha. otuz beş yaşında olgun bir adam yeter artık.
ben ne zaman mutlu olacağım? demekten gına gelmişti adeta. maliyenin insanı insan dan tiksindiren kalabalığından sonra saat beş sıfır beşte masasının üstünü düzenleyip, çıktı. doğru
Salihin yanına gitti. beş yıldızlı bir otelin bar işletmecisiydi Salih, liseden arkadaştılar lisede hep kavga eder ve hep dayak yerdi Kemal ama can arkadaşıydı. hem bir kaç kadeh bir şeyler içer hemde akşama dair tüyolar alırdı. çapkın adamdı Salih bar çalıştırması boşuna değildi.
barmen tezgahın arkasında bardakları siliyor, Salih L şeklinde dönen bir koridorun sonundaki masaya oturmuş ayaktaki iki garsona talimatlar veriyordu.
__ lan masalardaki abajurları yakın çabuk ...!
hört zört bir adamdı Salih garsonlar kaçıştılar. henüz müşteri yoktu barda. yemek sonrası müzikhole gelirdi insanlar, sarhoş sevgililer kalkıp pistte dans eder, birbirlerinin gözlerinin içine bakarlardı.
el sıkışıp oturdu iki eski arkadaş,
__hangi Rüzgar attı seni buraya, nerdeyse üç dört sene oldu görüşmeyeli barın açılışında görüşmüştük en son. bizim işletmenin bazı sorunları var. bilirsin canım tamamen duygusal, mali işler. lazımdın bana isabet oldu. dedi Salih
__ hallederiz be !. bir bayan arkadaşla gelicem gece, bana bu konuda yardımcı olmanı istiyorum
__ nasıl yardım anlayamadım koç aç biraz
__ bende açmasını istiyorum işte anlamışsın ya
haaaa ..........haaaa haaaooooooooo!!!
iki eski arkadaş ağızlarından tükrükler saçarak, ahlaksız ve alaycı gülüyorlardı. böyleyken ikisinin de çok budala bir görünümü vardı. ama dünya karşı konulamayacak kadar iğrenç insanlar üretmeye devam ediyordu.
__ sana iyi bir azdırıcı lazım dedi salih anladım derdini.
Kemal üzerine güzel bir şeyler giymeye eve döndü. gardrobu açmak için yatak odasına girdiğinde ordaydı. gözlerine inanamadı. yatağın üzerine boylu boyun ca uzanmış, rubasını sarı ayva tüyleriyle kaplı kalçasına kadar sıyırmıştı.
__ ne işin var burda?
__ hayret, anahtarları değiştirmemişsin dedi esra.
__ gerek görmedim dedi Kemal. özel yaşantıma saygı göstereceğini sanıyordum.
__ sana ihtiyacım var dediğimde neden benden kaçıyorsun, zor anlar yaşıyorum anlamıyormusun.
__ ben kimseden kaçmıyorum. tanrı aşkına Esra beni öldürmeye kalktın.
__ hayır. sadece aptal bir uyurgezerim.
__ Ya elindeki makas neydi söylermisin bana.
Esranın eli yatağın yanındaki komodinin çekmecesine uzandı ve parlak gümüş bir makas çıkardı.
__ bundan mı söz ediyorsun.
__ kıpkırmızı kızarmıştı Kemal korktuğunu gizleyemiyordu. kimbilir belki de böyle bir çabası yoktu.
__ evimden hemen gitmeni istiyorum.
Esra şimdi yattığı yataktan doğrulmuş Kemal’in etrafında elindeki makası kırparak geziyordu. kalçalarını Kemalin önüne dayayıp onu tahrik etmeye başladı.
__ beni hiç sevmedin değil mi?
Kadınlığının kokusunu almıştı Kemal. makasın şaklayışı bile güzeldi sanki. Esra Kemalin önünde diz çöküp fermuarını açtı. Esrayı saçlarından kavradı Kemal dizleri titriyordu adamın. Esranın parmakları gevşemiş, makas yere düşmüştü, ve eliyle bastırdı kemal iki eliyle saçlarından tutarak. gözlerini kapamış ıslak zevkin doruğuna çıkmayı bekliyordu. birden, yere düşen makasın tekrar kavrandığından habersiz korkunç bir çığlık attı. makas son kez şaklamıştı...
son
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.