- 1662 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KARA BASMA...
kara yazmasını başına bağladı gelin ve söylemeye başladı türküsünü :
kara basma iz olur
güzellerde naz olur
gündüz gelme gece gel
eller duyar söz olur
oysa ne gündüz gelecekti artık ne de gece... zaten ne gün doğuyordu artık ne de gece çöküyordu; öyle anlamsız, öyle garip!..
aslı idi gelinin adı. ismi lazım olmayan bir şehrin yine ismi lazım olmayan bir köyünde yaşardı. köyün en güzel kızı değildi ama çok güzeldi. yine en köyün en yakışıklısı olmayan ama çok yakışıklı olan kemal ile çoktan sevdalanmışlardı... böyle küçük yerlerde kolay itiraf edilmezdi sevdalar ama bu sevda belki biraz da aslı’nın muzırlığından ortaya çıkıvermişti. hani her köyde kızlar çeşme başına su doldurmaya giderler ya, işte her güzelin aşığı da gün boyu kök salardı o çeşmenin yakınlarında. elbette bizim aslı’nın ’kerem’i olan kemal de, sırf onu görebilmek için neredeyse bütün gün o çeşmenin dolaylarında gezinirdi. su sırası beklerken aslı bir an kemal ile göz göze geldi mi, kısık ama duyulur bir sesle söylerdi türküsünü:
kara basma iz olur
güzellerde naz olur
gündüz gelme gece gel
eller duyar söz olur
böylece körüklenirdi yasak duygular... gel zaman git zaman aslı ile kemal evlendiler... aslı’nın anası henüz askerliğini yapmadığı için vermek istemedi ama, nafile... mütevazi bir köy düğünü ile evlendiler... düğünden 3 ay sonra kemal’i askere aldılar...
aslı, eli bağrında kaldı... ismi lazım olmayan bir şehre gitmişti kemal. gittiği yerlerde her gün çatışmalar olurdu, hain tuzaklar olurdu... nedense aslı, ölecekse çatışmada ölsün isterdi; son bir kere cesedine sarılmak yeterdi... gerçekten de kemal’in ölmesinden hiç korkmadı, ölünecekse vatan için ölünmeliydi, yalnızca bir korkusu vardı; tıpkı abisi gibi mayına basıp ölmesindi... o acıyı size ne aslı anlatabilir ne de yazar... işte tam da kelimelerin düğümlendiği, o manzaranın tasavvur bile edilemeyeceği...
hemen her hafta telefonlarla görüşürlerdi. elbette tüm korkularını bilirdi kemal ve son konuşmalarında şöyle demişti:
__ yakında bizim buralara kar yağacak, merak etme aslım, gerçeğim; bütün mayınlar kar altında kalacak...
gerçekten de öyle oldu... kemal bütün bir kış boyunca aslı’yı yerde kaç metre kar olduğuna inandırmaya çalıştı... aslı’nın aklı almıyordu ama gerçekten yerde metrelerce kar vardı...
derken bahar gelmeye başladı. kemal erimeye başlayan karlardan hiç söz etmedi. kemal söz etmedi ama aslı aldığı haberle farkına vardı baharın.
’kerem’i karlar eriyince gün yüzüne çıkan mayınlardan birine basmıştı!