Singapur'da Çocuk Fahişe,Afrikada Bir çocuğun Ölümle Dansı
Uluslararası şirket yöneticilerinin uğrak yeri Singapur . İş bağlamak için mi? Yoksa çocuk fahişelerin ümitlerini ve bedenlerini sömürmek için mi? İmkanın limiti olmayan dünyada imkansızlığın limitinde yaşayanlardan yararlanma merkezi singapur .
Singapur da bir çocuk , çocuk yaşlarda fahişelik eğitimi almış . Yüzlerce yağlı ve semiz erkeğin altına yatmış kız çocuğu ve binlercesi . Fakir ailelerinin geçim kaynağı . Böyle bir yaşamı kanıksamış bunun böyle olacağı başka bir yolu olmayacağı na şartlanmış aileler .Zevkler tarafından çürütülmüş bedenler . Ya benlikleri ?
Çürümüş bedenin varolma mücadelesi . Dört duvar arasında yaşam . Gerçek sevgiyi hiçbir zaman yaşayamamış bir benlik . Benliğin kendini sevgiye doyurmak için ulaşabildiği insanların sevgisini sömürme ihtiyacı . Gördüğü , yaşadığı sömürülmüşlüğe karşın , başka benlikleri sömürerek benliğini varetme ve anlamını arama mücadelesi aslında .
İnsanlar yükselmek için başkalarının sırtına basmak zorunda kalıyor .Neden ? Çünkü sistem bu . Bir işadamı bir zevk ısmarlayıp binlerce dolarlık iş bağlar . Temiz para . Birinin sırtına basılıyor . O ne yapıyor peki ? O benlikte , ilk fırsatta başkasının sırtına basma ihtiyacı gelişiyor . İster bir fahişe olsun isterse büyük bir şirkette çalışan biri yapılan şeyler arasında küçük nüans farkları var .
Her insan kendi yaşam alanında ulaşabildiği bir yaşam tarzına sahip . Her yaşam tarzı da ayrı bir ilginçlik . İnsanlar , görebildikleri dar alanın dışında , göremedikleri dünyaya bilinmez bir karanlık gözüyle bakıyor .Benliklerini tatmin alanlarının dışı , asla kavrayamayacakları hiçlik .İletişim araçlarının bu denli gelişmiş olması dahi , bireysel tatmin aracı olarak sunulduğu için , insanları tektipleştiriyor . Singapurluyla Türkiyeli arasında ne fark var . Fahişeysen fahişesin , Kaliteli... isen kalitelisin . Para için yaparsan adın başka olur . Zevk için yaparsan , bir de bu hizmeti iyi bir alanda sunuyorsan bambaşka .
...
Afrika’da bir fotoğrafçı inanılmaz kareler yakalar ; Aç bir çocuk çölde sürünerek , çürümeye yüz tutmuş etlerinin kokusunu havaya salarak , karnını doyurabileceği kampa doğru gitme mücadelesi verir . Çocuğun arkasından akbabalar gelmektedir . Dinlendiği zaman hareketsizliğini fırsat bilen akbaba hemen yaklaşır . Çocuk son bir azimle birkaç kulaç daha sürünür . Bu arada fotoğraflar çekilir .
Zevkler tarafından çürütülen bedenlerle çölde sürünen bedenler arasında ne fark var ? ortaya çıkan koku çocuk kokusu değil mi? Çöldeki akbabalarla Singapur’daki akbabalar arasında ne fark var ?
Fotoğrafçı koşa koşa gider fotoğraflarla bir yarışmaya katılır ...Fotoğrafçıya pulitzer ödülünü kazandıran çocuğa ne oldu dersiniz ? Doğadan geldi ve doğa’nın acımasızlığı ile
yine doğaya gitti . Acımasız olan doğa mı ? O çocuğu akbabalar yedi . Kimse kendini kandırmasın , tüm insanlığın suçu bu . Doğanın yansıması olan insanın .. Anlıyormusunuz ? İşte o çocuk öldü . İşte o çocuğun ödülü de bu idi . Ölüm .
YORUMLAR
kutlarım. Akbabaların yaptığı bir vahşet ama şunu anlamak gerekir ki; sözüm ona modern dediğimiz ülkelerin savaşlarla, açlıkla ölümlere terkettiği binlerce çocuğa yapılanları anlatmada vahşet kelimesi aciz kalır.
Çalınan değerlerimiz bir kaç valiz ve küçük çantadan ibaret değil büyük şehirlerde kapkaççılara kaptırdığımız.
Singapurdaki çocuklardan para karşılığı alınan değerleri biz bazen durup dururken bedava yitir miyormuyuz?
Çok anlamlı bir yazıydı bir kez daha tebrikler diyorum.
Fotoğrafçı koşa koşa gider fotoğraflarla bir yarışmaya katılır ...Fotoğrafçıya politzer ödülünü kazandıran çocuğa ne oldu dersiniz ? Doğadan geldi ve doğa''nın acımasızlığı ile
yine doğaya gitti . Acımasız olan doğa mı ? O çocuğu akbabalar yedi . Kimse kendini kandırmasın , tüm insanlığın suçu bu . Doğanın yansıması olan insanın .. Anlıyormusunuz ? İşte o çocuk öldü . İşte o çocuğun ödülü de bu idi . Ölüm . ..
saygılarımla...
sanırım o fotoğrafçı intihar etmişti,ödülden birkaç ay sonra..emin değilim ama..öyle hatırlıyorum.
fatoş tarafından 4/11/2007 11:59:19 PM zamanında düzenlenmiştir.