- 2007 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Hayal Gibi Buluş-ma
- Yürümek ve yolları geçmek. Sana ulaşmanın tüm gereklerini yerine getirmek.
- Yürümek ve ulaşamamak. Ulaştığını sanmak...
- Yalnızlığımı da alıp gitmiştim. Gözüm doluydu gönlümle beraber.
- Gönlüm ve gözüm... Gönül gözüm...
- Sessizlik ve durgunluktu senden hatıra. Bulabilecek miydim...
- Bilebilecek miydim tekrar. Susuşları. Susturuşları.
- Yok oluşları birbirimizde. Öylece duruşları.
- Evet, gözlerim demiştim. Doluydu. Ya ellerim?
- Ya ellerin?
- Döktükçe damlaları, azaldıkça, gönlüm doldu da doldu...
- Dolu dolu yaşamak böyle miydi! Yaşamak böyle miydi...
- Seslenişimdi dağlara, geldiğim gibi geçebilmek için...
- Dileğimdi, izlemek gülleri, gizlemek gülüşleri, gerçekten gülene kadar!
- ’Tek’ gülüştü, sende gülmek, sende kalmak, gerçekten gidene kadar!
- Buluştu. Dokunuştu.
- Satır satır okunuştu gözlerde...
- İyi ki varsın, ulaşamadığım...
- İyi ki varsın, engelleri aşamadığım...
- Seni seviyorum...
- Seni seviyorum...
Diyalog gibi gözüken bu konuşmalar aslında ayrı ayrı yapılmıştı.
Bu şekilde ard arda yazan bir kurgu, işte sadece bir kurguydu.
Duymamışlardı birbirlerini.
Belki sadece hissetmişlerdi.
Ayrı diyarlarda gezip dolaşan, çalışıp uğraşan, varabilmiş midir sonunda?
Yoksa, sırf gönül sözleri ard arda yazıldı da, hâlâ gurbet elde mi gezerler dersiniz?
Layık mıdırlar hayatı ’yaşamaya’, kendi gerçek öykülerini yazmaya, birlikte?
-akdenizce-