sirk
Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum!.Bir dert yada eski bir anının sürekli tekrarlayan sancısı değil.Başka birşey bu.Uzun zaman önce ben ve babam bir sirke gitmiştik.Sevimli bir maymun dikkatimi çekmiş ve kendi kendime,’ne kadar şirinsin küçük maymun,babam bile sana ne kadar sevgiyle bakıyor!’.İşin gerçeği babam maymuna sevgiden ziyade başka bir tür duguyla bakıyordu galiba.Ama bunu ancak şimdi anlayabiliyorum.Ne olmuştuda babam beni sirke götürmüştü.Bu onun yapabileceği bir şey değildi ama bunu yapmış,bir gece önce odama girmiş ve bana ,’yarın seninle sirke gideceğiz ama sakın sevinme!sakın güleyim deme,eğer ben gidince gizli gizli güler yada yatağın altında sessizce sevinirsen doğaüstü güçlerimle bunu anlar ve seni cezalandırırım!’.Bunları dedikten sonra hızla odamdan çıkıp gitmişti.Babam bir ortamdan çıkınca orayı başka birşeyle doldurmak gerekirdi ama bu pek mümkün olmazdı.O öylesine güçlü bir makineydi ki,varlığını kabül etmekten ve ona koşulsuz bir itaatten başka bir duruma göz yummazdı.Yaz mevsimindeydik.Bazen pencereden dışarıda,çiftliğimizde oynayan çocuklara bakar ve iç geçirirdim.O yıllarda asla ağlamazdım ve bunu nasıl yapacağımıda bilmiyordum.Bildiğim tek şey karşımda kopya edilecek bir makine olduğuydu.Bu öyle bir makineydi ki,onu ya kopya edecek,yada savaşacaktınız.Ben her iki yoluda denedim.Ama bir işe yaramadılar.Sirke gideceğimiz haberini aldığım o gece,babam odamdan çıkınca odanın bir köşesinde öylece kalakalmış ve bakışlarımı yere sabitlemiş,bu anın bir rüya olmadığı hakında kanıtlar bulmaya çalışmıştım. Bu an bir rüya değildi ve sabah erkenden kalkmış,o gün babamı asla kızdıracak bir şey yapmama konusunda düngece yatağımın altında kendime vermiş olduğum sözü tutmaya gayret etmiştim.Ben uzun yıllar asla yatağın üzerinde yatmadım.Hep altında yattım ve buna bir korku sebep oluyordu.Gece yanında türlü türlü hayaletler ve korkunç canavarlarla geliyordu.O kadar uzun ve o kadar kısa oluyorlardı ki,her iki durumda da aramızda ki fiziksel farklar göze batıyordu.Babam herzaman ki gibi yine ben kalkmadan kalkmış ve ormanda kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra eve gelip kahvaltı etmişti bile.Ben bu duruma çok üzülmüştüm,çünkü dün gece kendime verdiğim sözlerden biride babamdan önce kalkıp onu etkilemek,böylece sevgisini birazda olsa kazanmaktı.Ama bu şaşmaz ve asla insani olmayan adam yine erkenden kalkmıştı işte.Öğlene doğru evden çıkmış ve kasabaya inmiştik.Evimiz kasabadan epey uzaktı ve bu tür eğlenceler nadiren gelirdi.Ve bu yaz o nadir zamanlardan biriydi.Hayatımın sonsuza kadar değişeceği bir yaz...
*** Hayatımda daha önce hiç sirk görmemiştim ve fal taşı gibi açılmış gözlerle,odaklanmış bir zihinle ve yerinden fırlayacak gibi atan bir kalple,önce aslanlara,sonra maymunlara,marifetli süs köpeklerine,havada türlü hareketlerle seyircinin yüreğini ağzına getiren akrobatlara,kısa bir dans gösterisi yapan o güzel kıza,palyaçolara,kısaca bu, benim için sarsıcı,daha önce deneyimlenmemiş,büyüleyici ve rengarenk dünyaya bakıyordum.Ama asla gülemez ve bir sevinç gösterisinde bulunamazdım.Babam buna asla izin vermezdi.Beni ne sever nede nefret ederdi.Sadece o bir makineydi ve makinenin duyguları olmazdı.Neden beni sirke getirdiğini ve beni buraya getirmek için o uzun ve yorucu yola neden katlandığını ise kısa bir süre sonra anlayacaktım...
Gözlerimle maymunu yakalamaya çalışıyor,bir yandanda arasıra sahneye fırlayıp maymunun düşürdüğü şeyleri tekrar onun eline tıkıştıran ve şuanda böyle bir durum olmadığı için bir köşeden gülerek maymunu izleyen kıza bakıyordum.Bu kız anneme hiç benzemiyordu.Yanlış anlaşılmak istemem,annemde epey güzel bir kadındı ama bu kıza karşı anneme hissettiğim duygulardan farklı şeyler hissediyordum.Aslında çiftliğimizde çalışan kızlar vardı ama hiçbiri bu kız gibi giyinmiyordu ve güzelde değildi.Yada o zaman bana öyle geliyordu.Bir ara kızla gözgöze gelmiş ve neden sonra kızın aslında bana değilde babama baktığını farketmiştim..Babamın yüzü daha önce hiç görmediğim bir şekil almıştı.Gözleri ışıl ışıldı ve üzerindeki kıyafetiyle oldukça yakışıklı görünüyordu.Onunla gurur duyuyor ama o kıza neden baktığını anlamıyordum.Fakat kısa bir süre sonra anlayacaktım.Babam bu kıza karşı ’aşk’denilen ve benim o yıllarda hakkında hiçbir fikrimin olmadığı duyguyu hissediyordu ve kızda babama aynı şekilde karşılık veriyordu.Sirk bir süre mola vermiş,insanlar birazdan başlayacak gösterinin merakıyla dolu oalarak,sirkin dışında bir o yana bir bu yana geziniyorlardı.Ben bir köşede durmuş gülmemeye ve eğlenmemeye çalışrak bu rengarenk giyinmiş kadınlara, erkeklere ve çocuklara bakıyordum.Birden yanımda o kız belirdi ve bana ışıltılı bir gülücükle,’merhaba küçük adam!’dedi.Küçük Adam ne demekti?.Bu bir iltifat yada hakaret miydi?.Sonra saçlarımı okşayınca bunun bir sevgi sözcüğü olduğunu anlamıştım ve bende gülmek istemiştim.Yüz kaslarım gevşemeye başlamıştı ve kendimi zor tutuyordum gülümsememek ve bu güzel varlığın elleriyle beni kutsamasına şükretmemek için.Biran babamın ortalarda görünmediğini farketmiş ve gülmeye karar vermiştim.Ama babam yerine bu kez bu güzel varlık gülmememi söylemişti.Babamı tanıdığını ve kendisine benim gülmemi asla istemediğini söylediğini anlatmıştı.Kız birden eğildi ve bana şöyle dedi,’ben ve baban bugün gidiyoruz!’
***
Bir köşede durmuş ve kafamın içinde yankılanmakta olan şu sözlere bir anlam vermeye çalışıyordum,’ben ve baban bugün gdiyoruz!’.Babam daha öncede gitmiş ve aylarca gelmemişti ve bu seferki gidişide aynı olacaktı?.Yanılıyordum!.Bu sefer yanında güzel bir kızda vardı ve asla geri dönmeyecekti.Birden insanların telaşla sirkin kapısından içeri girdiğini görmüştüm.Sİrk molayı bitirmişti ve şimdi diğer gösteriler vardı.Konuşulanlardan anladığım kadarıyla az sonra olacak gösterilerden birinde,bahsettiğim kızın çok önemli bir rolü vardı ama kız ortada yoktu.Ben bu iri bedenlerin arasında az önceki yerimize oturmaya çalışmıştım ama başkaları çoktan yerleşmişti bile babamla oturduğumuz yere.Ben ayakta kalmıştım.Gidip sirkin giriş kapısınının yanında duran sandıklardan birine oturmuştum sonra.Biraz sonra sirkin ortasına oldukça kibar konuşan ve kibar giyinmiş bir adam gelmiş ve eline aldığı hoperlörle şunları söylemişti merakla bakan kalabalığa,’ bayanlar baylar,şu kötü talihe bakınız!.adı lazım değil bir beyefendi benim biricik kızımı alıp kaçmış ve buda gösterinin bittiği anlamına geliyor saygı değer kasaba halkı!!!’.Sıralardan bir homurtu yükselmiş ve kısa birsüre sonra ise sirk çadırı tamamen boşalmıştı.Ben olduğum yerde kalmıştım ve kıpırdayamıyordum.Sanki hareket edersem başka,bambaşka ,daha acı verici,yada kötü birşey olacağından korkuyordum.Tam bir hafta o şekilde kalmıştım.Kimsenin dikkatini çekmiyordum yada kimsenin beni umursadığı yoktu.Zaten bir süre sonra sirkin diğer çalışanlarıda başka sirklere katılmış ve sirkin sahibide çekip gitmişti.Gitmeden hayvanlarıda başka sirklere satmış ve satamadıklarını ise gözümün önünde silahıyla öldürmüştü.Ben hala o sandığın üzerinde oturuyordum.Devasa sirk çatırının içi bomboştu ve benim varlığım!,hiçbir canlılık katmıyordu...
***