ALDIRMA GÖNÜL....
mapusluk belimi büktü be ana...nasılsın iyisindir..biliyor musun şu damda yatan mapusların hepsi fidan boylu gencecik ama veremin derdi bağlamış sözlerini konuşmazlar ana...beni sorarsan martı sesi birde dalga sesi duymaktan muzdaripim..ı hı gardiyan geliy......
kusura bakma ana o uğursuz mendebur çöp bacaklı sürekli yana basan gardiyan o ışıksız bakışıyla ve tahta elleriyle yemek getirdi de..incesine sövdüğümün adamı bi çıkayım kovalayacağım taa balık haline varana kadar...neyse anam ,canımın içi nergisler açtı mı burcu burcu kokmuştur oraları şimdi...buranın kışı da karanlık yazı da ....dün sıvası çatlamış tuzlu kokan ve demiri pas tutmuş pencereme parlak tüylü sarışın bir kuş kondu...insan böyle küçük şeylere burda sevinirmiş burda öğreniyor.. dün gece sızısı artan cemili söyledim mi sana , yine rahatsızlandı .biliyorsun ....adamcağıza senin öğrettiğin çaydan demledim içine gardiyana parayla naz niyaz aldırdığım tomurcuk çaydan da koydum biraz da elma kabuğu ....yazık adamın derdi çayla otla geçecek değil ama ben verdim veriştirdim on günde bir gelen ziyaya.. sonra da çayı içirdim........
bugün temizlik sırası bana gelmişti dün gece reşo nun yastığının altına bi paket maltepe sıkıştırır temizlikten yırtarım diyordum ama o garibim de hastaydı ...kapının ardında bir boynu bükük yatan süpürgeyi kaptım önce reşonun ranzasının yanından başladım reşo bana bakıyordu yorganın altından --hadi hadi lan bir cıgara veririm sen yeter ki iyileş ....temizlik bir süre devam etmişti ,,küt diye bir ses duydum nemi ciğerimizi delen duvarlar sanki yıkılacaktı süpürge elimden fırladı , burnu eski çuval rengi yamalı ayakkabıma doğru...çaycı selim de şaşırmıştı o da peşime takıldı ,bir yandan duvarları yalayan dalga bir de sırtıma akşamları vuran mendebur sızı , canımı sıkıyordu . ses öyle yayılıyordu ki hasta yatağından reşo bile kalktı,titreyen bacakları pijamasını hafiften dalgalandırıyordu yüzü şaşkındı ve elini farkında olmadan yumrulamıştı bana bakıyordu...hepimize sanki birkaç gün geçmiş ti birazdan kırık döşemeli koridorun soluk mavili penceresinin ilk yanındaki pencereye sarıldık ses daha da yayılmıştı .içimdeki bu duyguyu ilk mektep öğretmenim beni sokakta gördüğünde hissetmiştim birde bu kara deliğe ilk düştüğüm günün gecesi ...yarım saniye sonra bu fikir yerini bahçedeki görüntüye bıraktı birden etrafımız insan dolmuştu film seyreder havası vardı bir tek ellerinde çekirdekleri falan eksik...bahçeyi çevreleyen tel örgüdeki kuşlar havalandı akabinde bir el ateş sesi heryerde yankılandı son dalga sesini de duymadım..yüzümüze yıklmıştı sanki cemalin paltosu ve kanlı gömleğine saplı bakışı ... bir kuş daha havalanmıştı ve ardından paslı bir gardiyan sesi bizi tıkıverdi odalarımıza reşo ve ben oracıkta yıkılmıştık .gardiyan havlar bakışlı bir tavırla bize baktı ve demir sürgüyü çaldı dinimizin üstüne...reşo bana sordu biz ne zaman...çaycı cemil bardağı düşürdü...ona bakmadım reşo bana bakıyordu ve ben devem ettim --biz öldürdüğümüzde ölmüşüz gardaş .kan davası bize miras ah oğllum ..hadi boşver , cemil çay getirsene sen....bizi devlet mi öldürecek ....çayları yudumladık dışarıda fırtına kopuyordu aldırma gönül dedi reşo...birazdan doktor ziya içeri girdi ölen arkadaşımızı sordu ...biraz kırgındım ona ama yine de ilaçlar getirdğinde sevmiştim...
YORUMLAR
Ne ettin kardeşim bizi; öykünün en derinine ittin, nasıl çıkacağız şimdi ordan, zor be dostum böyle duygusal yuvarlanışlar, zor toparlıyor insan, hani azıcık da buğulu bir canı varsa, dayanamıyor be yürek; ağlamaksa kendini kandırmak, gerçeklerin yüzsüzlüğü çarpıyor yüzümüze... Bazen haykırmak geliyor be dostum : Deeeeey, nedir bu meydan muharebesi içimde!
Sağ ol dostum yeter ki sen yapış iki yakamıza,
yeter ki sen silkele bizi
biz dikkate alırız sevdiğimizi...
Hay gönlünü öptüğüm, okumamıştım diğerlerinide mi okuyacağız şimdi!
sevgimle...
dün sıvası çatlamış tuzlu kokan ve demiri pas tutmuş pencereme parlak tüylü sarışın bir kuş kondu...insan böyle küçük şeylere burda sevinirmiş burda öğreniyor..
***
Kısacık, ama çok canlı, içtenlikli ve anlatım gücü olan; dosta ait sıcacık cümlelerin mum ışığında "küçük şeylere sevinmek" adlı bir sevgiliyle karşılıklı güzel bir akşam sefasına kurulduk...
Çok sağol... Ne güzel ki varsın...
sevgimle