İKİ MECNUN
Günümüz de sevdalar yaşayıp haykıranlara ibretli bir hikaye anlatacağım; ancak şunu belirtmekte yarar var. Olumsuz haberlere hepimiz muhatabız, gün geçmiyor ki sevdası yüzünden, arkadaşını bıçaklayacak kadar; gözü karartanın sevda olduğuna inanmıyorum.Gazete manşetlerinden ibretle okuyorum ’sevdiği kızı, ailesi vermeyince kızın babasını tabancayla katletti’ haberin niteliğine bakarmısınız "sevgi" nasıl çarpıtılıp insanların manevi duygularını sömürüyor ve öğütüyorlar. Ben ibretli hikayemi sizlerle paylaşayım.İki Mecnun vardı Leyla zamanın da...
İkisi de " Ben Mecnûn’um" diyordu. Devrin padişahının kulağına ulaştı iki Mecnûn’un varlığı... Olmamalı idi böyle bir şey!! Öyle ya şu koca âlemde tek bir Leylâ var; nasıl olur iki Mecnûn!?...
Birisi aşkında kesinlikle sahtekardı padişaha göre...
Ferman çıkardı padişah " Tiz gele her iki Mecnûn olma iddiasındakiler! "
Ferman padişahın, derhal huzura getirildi iki Mecnûn’da... Padişah sordu:
" Bir Leylâ var ne olaki iki Mecnûn? Birinizden biriniz yalancı, sahtekar! İşimi uzatmayın, hanginiz söyleyin bana hakiki Mecnûn!?.. "
İkisi birden dediler: " Padişahım Mecnûn benim! "
Padişah " imtihan ederim, yazık olur size, doğruyu söyleyin! " dedi. İkisi birden yine " imtihanına razıyız ey ulu hükümdar" dediler.
Padişan emr buyurdu " Hemen kütük ve balta gelsin! " " Hanginiz hakiki Mecnûn şimdi anlayacağız " dedi.
" Leylâ’ya olan aşkı için kim elini kestirirse onun Mecnûn olduğunu anlayacağım... " Derhal atıldı Mecnûn’luk iddiasında bulunanlardan biri:
" Kes hünkârım! Bu el Leylâ’ma kurban olsun! "
Koydu elini kütüğe, baltayı vurdu cellat ve eli kesik halde feryâd etti o :
" Leylâ’m! Leyla’m!... "
Diger Mecnûnluk iddiasında olana yöneldi cellat:
" Hadi bakalım sıra sende anlayacağız şimdi sen mi Mecnûn; o mu Mecnûn!..."
Mecnûn, öyle bir bakışla baktı ki cellada, cellad korkusundan üç beş adım geriledi.
" Behey adam! " dedi Mecnûn..
" Behey adam! Ben Leylâ’mın elini kestirmeeeemmm! "
Sevgileri ve aşkları artık düzgün yaşayın....Ve kimsenin canına kastetmeyin....
YORUMLAR
sevgili dostlar...
süresini bilemediğim bir zamana kadar allak bullak olmuş iş problemimimden ve yeniden bir var olma mücadelesi vermemden dolayı bir müddet istemeden ayrı kalmak zorundayım sizlerle fırsat buldukca aynı havayı teneffüs edebilmek için gayret edeceğim, tabiiki bu arada pek şiir ekleyemeyeceğim gibi, sizlerden ve o güzel eserlerinizdende uzak kalacağım için üzgün olduğumu bilmenizi isterim...
ALLAH'a emanet olun, saygı ve selam ile...
Sevgileri ve aşkları artık düzgün yaşayın....Ve kimsenin canına kastetmeyin
Haddi aşmamanın önemi belirten güzel bir hikaye ,
Herşeyde aşırıya kaçmanın ne kadar olumsuz sonuçlar doğuracagını gösteren bir hakıkat,
İnsanoğlu zaman zaman ne yazık ki duygularının esiri olmayı gerçek aşk kavramıyla karıştırmaktadır.Bu güzel hikayede bunun güzel örneğidir.
Selam,saygı ve dualarımla nice güzel yazılara efendim..
Sevgileri ve aşkları artık düzgün yaşayın....Ve kimsenin canına kastetmeyin....
Bir kitap dolusu yazı yerine iki cümle. Yetiyor da artıyor bile. Çağlayanlar gibi coşan o kocaman güzel yüreğiniz sağolsun.Yüreğiniz kadar güzel inci satırlar. Yüreğimizde seher yelleri esti. Gerçek sevgiye ulaşacak kalpler ver Allah'ım.
Selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. İyi ki varsınız. Rabbim yâr ve yardımcınız olsun.
Çok ibretli bir öykü. Başta yanıltıyor okuanı, sanki elini kestiren hakiki Mecnun gibi geliyor. Ama işin özünde aynîleşmek olunca hakikat gün yüzüne çıkıyor.
İşin bir başka boyutu daha var ki; düşündürücü olan nokta bu aslında. Verilen mesaj, sevgi adı üstündedir. Ve nefret ile aynı anda aynı yerde bulunamaz. Nefret ise şiddeti ve sertliği doğurur. Bu asla sevginin sıcaklığı ile bir tutulamaz.
Çok beğendiğim ve ibretle okuduğum bu hikaye için teşekkür ediyorum can arkadaşım..
Sevgimizi bile ölçülü yaşamak dileği ile. Yüreğinden eksik olmasın bu güzel duygu..