kum
Kum
Silah işte orada duruyor.Ne kadar zamandır koşuyorsun.Kiminle ve nerede kaybolacaksın bilinmiyor..Teninde kıvranan ateş seni yok edecek ancak biran durup düşünürsen bir çıkış bulabilirsin.Sabah ezanını duyuyor musun?.Buz gibi suyla abdest alan altmışında bir ihtiyar,büyük bir zerafet ve aşkla neredeyse bir seremoni gibi arınıyor.İşte silah orada kalbim.Artık çok geç diyorsun, bana.Ne zamandır kaçıyorsun Habil.Ruhunda bir ateş var... Seni yiyen bu.Seni yok eden bu.Toprak dalgalanıyor ayaklarımın altında ve koşuyorum.
-ne yapmalıyım?..bu soru dünyanın duvarlarından sonsuz hiçliğe sarkıyor ve dönüp duruyor korkunç bir boşluğun içinde.Bana dokun Habil.Bana acını ver ...
-sana acımı verirsem kül olursun,diyorsun.Olayım Habil...kül olayım.Ancak içimdeki kanama duracaktır.Eşiktir acın ve geçilmesi gereken bir kapıdır.Acını bana ver ve kapıyı ört.
toplanın cemreler
yüreğime düşün
buz kestirin önce
sonra ısıtın...
Adımlarının ürkek ve minicik olduğu günleri hatırlıyorum Habil.Bana bakmış,``aşk nedir?`` diye sormuştun.Kaç yıldız sonsuz evrende yitip gitti biliyorsun.O`nu affediyor musun?
hani Kabil,``cezam kaldıramıyacağım kadar ağır !`` demişti ve Yunus pişman olmuştu yolun yarısında da,``ne olmayacak iş ettim ben,gafil oldum,bu buğday birzaman sonra tükenecek ama nefes ölünceye kadar tükenmez..`` diye hayıflanmıştı...Ancak işte Yunus`u Tapduk`a götüren bu hata idi Habil.Seni öldüren bir akrepti ve yalana bürünmüştü,yavaş yavaş gelip,ruhuna zehirini döktüydü...
ben seni taşıyamam dünya
ben beni taşıyamam dünya...
Yinede sen ruhuna söz geçirdin.Emsali yoktu güneşin o gece...Güneş tam tepende idi o gece Habil.Sanma ki,bir kıyamet alacak seni ter içinde bir sabah yatağından,durup dururken,vicdanın sığındığı son limanıda tarumar edip,son kalenide düşürürünce.Bunlar olmayacak Kabil...
esirgeyen ve bağışlayan Allahın adıyla...
bir söz geldi senden bana Habil...Demişsin ki,``ben de gideydim Hacı Bektaş Veli`ye,diyeydim,``bana buğday değil nefes ver,bir nefeste Kabile vereyim``,etmeyeydi bu işi...``
minik ayaklarınla yürüyorsun Kabil
perişansın ateşinden
senin yolun Kabil
uzun ve çileli bir yoldur
ve bir Mevlana bilir o yolu
o yolun sonu Kabil
Habile varır.
Elinde bir avuç kum.Ne aşk var ne çilenin hazzı.Karanlık ve sonsuz bir yol bu.Biraz düşünürsen ve gururun yağmura kapılıp seni terk ederse anlayacaksın.Ancak şimdi biraz düşün!.Ve sor kendine,`` neden insanın insana bu yaptığı!``.Ancak bir cevabı yok.Yıldızlara bak ve şunu bil,ancak ve ancak kendine hükmün geçer.
istediğin huzurdur
istemediğin yine huzur
eser rüzgar,uçar tohum
yerini bulur
işte senin rüzgarında bu çelişkilerdir
anlayan bir vebada anlam bulur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.