- 860 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Adam gibi adama
Yaşanılması gerekenler mi yaşanılmıştı? Bunca acı,bunca hüzün,bunca keder bunun için miydi?Sadece yaşanılması gerektiği için mi? Biliyordu o da herkes gibi bişeyler yaşaması gerektiğini ve ne olursa olsun bunu aşması gerektiğini.... Ama bu hep böyle mi olmak zorundaydı?Sonunda hep acımı olması gerekirdi??? Bir kaç zamandır bunu düşünüyordu hep...Oysa güneş her defasında daha bir keskin doğuyordu...Daha bir keskin salıveriyordu ışıklarını gözüne...Kalk diyordu kalk,bak yeni bir sabah,herşey çok qüzel olacak....
Neydi yaşanılması gereken qüzel şeyler?Kısa ama uzun gibi süren Yaşadıkları mı,tutundukları mı,bu sona kendini hazırlamasında ki çabası mı??? Oysa inanmak istediği için inananlardan değildi....Gerçekten yürekten inananlardandı...Ewet ewet doğru duydunuz gerçekten yürekten inananlardandı... Bundan olsa gerek diye düşünüyordu yazar;oyunun büyüsüne inanmama gücünün onda bulunmasının...Yani olabildiğince anlatmaya çalıştığı sahte alışveriş ilişkilerinin adamı değildi... Adam gibi adamdı...
Buna inanmak güç gelir bazen!Bunca yaşanılmışlıktan sonra nasıl bu kadar acı dayanıklığı,yürek burukluğu ve kırılmış kalpler tutsaklığından sağ salim çıkabilmesine yani anlatmaya çalıştığım...Nasıl ayakta durabildiği?Oysa kaybolmak ve geriye bir daha dönememek mümkündü....
İyi bir arkadaşlığı vardı yazarla,uzun süren beraberliklerden iyi oldugu kesindi.... Tabikide anlaşılması kolay oldugu gibi saatler süren uzun sohbetleride..... İkiside birbirlerinin fikirlerinden etkilensede zamanın yapamadığını yapıp,olabildiği kişilere dönüşüm hiçte zor değildi... Oysa o kadar büyülü kelimeler kullanmışlardı ki birbirlerine; zamanın bile çevirmemesi gerekirdi oldukları kişiye....Yaşadıkları acı da hiçte aynı kefeye konulacak cinsten değildi... Bir keresinde şöyle demişti dostuna; umarım benim yaşadığım acıları hiç birzaman yaşamazsın....
Biri kadınlar tarafından acı çekmeyi seviyor,bir diğeri ise acı çektirmeyi seviyordu... En azından bu hep böyle oluyordu.Neydi bu önemli farkı kılan bu önemli dostlukta? yürek mi? gerçeklilik mi? sanırım ikiside bilmiyor...
Ateşli tartışmlar doğuyordu bu farktan.... Biri o anın büyüsünden,egodan,oyundan bahsederken,bir diğeri gerçeklerden, uzun süreli mutlulukların baş döndürücülüğünden bahsediyordu.... -Yapma böyle diyordu yapma böyle.... kendine acı çektirmekten zevk mi alıyorsun? Aşıklar uyumaz dost ben sahildeyim diye cvpveriyordu... Merak etme iki gün sonra geçer diye cevapladı genç adam... Bunun nasıl bişii olduguna dair en ufak fikri olmadan.... alacağı cevabın onda buz gibi etki yapacağının farkına varmadan... Peki söylesene dost; o iki gün nasıl geçer?????
Bu cvptan birşeyler sıkıştırmaya çalışmıştı beynine...Gene hata yapıyordu öyleyse,sıkıştırması gereken beyni değil yüreğiydi...Oysa hep yürekten inanmanın gücünden bahsederdi....Yanlıştı adam gibi adamın yanındaki en yakın adamın düşünceleri.Tek olumlu yanının olmulu bakabilmesi olduguna dair bişiiler fısıldadı kendine,bu yüzden yapması gerekeni yapmalıydı....Olumlu bitirmek...
Yalnız düşüncelere dalmayacağız yalnız kokan gecelerde....
Sarı ışıklı turuncu bir mehtabın uzaklaşıp kayboluşunda başka kayboluşların izini görmeyeceğiz....
Boşluk yeniden seslerle,kokularla dolacak....
Şu zamana kadar oldugu gibi gene duyacağız yukardaki o malum sesi;unut çocugum geçmişi,bak sana başka bir gelecek getirdim....