MELEK...
BöLüM-1
Merdivenleri hızla tırmandı..
cebinden çıkardığı anahtarlardan evin anahtarını seçti ve kapıyı çok hızlı bir biçimde açtı. Kendini içeri zor attı, ağlıyordu. İki göz yaşı damlası sonrasında artık yatağındaydı melek..
Aradan bir süre geçmişti, dışarıda yağan şiddetli yağmurdan sonra bir anda güneş açmıştı.. başını hafifçe kaldırdı, ve gökyüzüne baktı parıl parıldı..
Sanki gözyaşları yağmurla beraber akmış, herşeyi götürmüştü.. güneş o kadar güzel ışıldıyorduki, az önce hüngür hüngür ağlayan kızın yüzünde bir anda tebessüm belirmişti.
Yavaşca doğruldu, başını ellerinin arasına aldı ve düşünme moduna geçti, “az önce ağlayan benmiydim” diye kendi kendine soruyordu şimdi melek. Ben neden ağladım niçin ağladım soruları arasında yarım saatten uzun bir süre geçmişti, doğruldu, karnının acıktığını hissetti. Mutfağa yöneldi, oradan da buzdolabına. Kapağını açtığında komik bir manzara ile karşılaştı, Sanki hiç bir şey yoktu buzdolabında, biraz da sinirlenerek allah kahretsin dedi.. “Her şey ama her şey senin yüzünden” dedi.
Melek; 23 yaşında İstanbulda yaşayan, okulunu yeni bitirmiş, çalışmaktan olan yalnız bir kadındı.
Yalnız bir kadındı Çünki; çok kısa sürede evlenmiş ve aynı hızla da boşanmıştı, eski eşi Hakan, onu arada sırada arıyor, saatlerce süren telefon görüşmelerinden sonra, konuşma Hakan’ın suratına kapanan telefonla son buluyordu.
Melek yalnız yaşıyordu, okul yıllarında Hakan’la tanışmış çok sevmişti onu, ama her şey okadar hızlı gelişmiştiki; neden zaman sonra Hakanı gerçekten sevmediğini anlamış fakat geç olmuştu..
Hakanla evlendikten 3 ay sonra bu sonuca varmıştı.
Telefon çalıyordu yine, arayan Hakandı.
Melek bunu cep telefonuna kaydettiği isminden hemen anlamıştı, ayrıca onun melodisi farklı çalıyordu.
Ve belki dakikalarca yada saatlerce sürecek bir telefon görüşmesi başlayacaktı birazdan, Melek uzatmadan Telefonu açtı ve "efendim" dedi.
Melek: Efendim Hakan
Hakan: merhaba, nasılsın Meleğim?
Melek: Bana meleğim deme Hakan, buna çok kızdığımı biliyorsun!
Hakan: ama meleğim, lütfen..
Melek: Hakan!!!
Hakan: tamam, tamam melek. Yine başlamayalım..
Seni çok özledim, görüşelim olmazmı? Yüzünü bir kere göreyim n’olur melek, 2 aydır görüşemedik yüzyüze olmazmı?
Melek: hayır Hakan!
Hakan: hemen hayır demesene Melek, bir yerlerde otururuz konuşuruz, eskilerden bahsederiz.
Melek: eskilermi?.. hangi eskiler Hakan? Eski yeni kalmadı artık, boşu boşuna arıyorsun beni, hayatımdan sonsuza kadar çıktın, son güzel anılarımızıda mahvetmeyelim istersen?
Hakan: bana son bir şans ver lütfen..
Melek: asla! En son görüşmemizde neler olduğunu benden daha iyi biliyorsun, bir daha seninle hiç bir yerde görüşürmüyüm sanıyorsun?
Unut artık beni Hakan, yaşandı ve bitti!..
Hakan: ...
Melek: anlıyorsun değil mi Hakan? Bitti, ama güzel bitsin n’olur artık beni rahatsız etme olmazmı? Sana dair içimde kalan son kırıntılarıda mahvetme.
Hakan: ama melek, biz, biz severek evlenmiştik, neden böyle oldu? Anlamıyorum anlamak istemiyorum..
Melek: bak sen diyorsun evlenmiştik, -miş li geçmiş zaman, seviyordum ama artık sevmiyorum, lütfen daha fazla uzatmayalım, telefonu kapatıyorum..
Hakan: dur! dur! Lütfen kapatma, beni o güzel narin sesindendemi mahrum bırakacaksın?
Melek: Hakan bana kötüyü söyletme istersen, madem seviyordun madem beni bu kadar istiyordun.. neden neden bir başkasıyla beraber oldun
Hakan: bu bir hataydı.. ama
Melek; hakanın sözünü keser ve:
Melek: hata olan sensin Hakan! Madem beni seviyordun başka bir kadını yatağına nasıl alırsın? Nasıl yaparsın bunu bana he? Bak ben seni affettim ama bu bir araya geleceğimiz anlamına gelmez.
Artı o kadınla hala görüştüğünüzü biliyorum
Hakan: “hayır böyle bir şey yok” der...
Melek: bana yalan söylüyorsun, daha önceden söylediğin gibi değil mi? Nasıl yaptın bunu, hiç için acımadımı o kadınla yatarken, neden niye hakan? Neden ben sana yetmedim, neydi eksik olan.. oysaki ben seni sevmeye kendimi okadar zorlamıştım ki, sen bunu bana çok gördün..
Hakan: o kadın dediğin senin arkadaşındı ama..
Melek: o benim arkadaşım değil, o iyi biri değil..
Melek: uzatma ve kapat bu konuyu bitti diyorum anlıyormusun bitti!
Hakan: bitmedi meleğim, asla bitmeyecek!
Melek: sen öyle san, yeter artık çık hayatımdan yoksa tamamen sileceğim seni hayatımdan..
Konuşmanın üzerinden 15 dk. geçmiştir. Ve konuşmayı kapının çalınması bozar.
Melek: kapı çalıyor, kapatıyorum.
Hakan: dur lütfen
Melek telefonu kapatır ve kapıya doğru doğrulur. Gelen kapıcı sedat efendidir.
Sorar:
Sedat efendi: “Melek hanım iyi günler, bir isteğin varmı diye sormaya geldim.. son günlerde seni göremez olduk, pek dışarıda çıkmıyosun hep evdesin” der.
Melek: öyle öyle sedat efendi, dolapta hiç bir şey kalmamış, sen bana biraz kahvaltılık al her zamanki gibi, birde makarna istiyorum. He bide gazete istiyorum, gerçi öğlen oldu ama olsun.
Melek günlerdir doğru düzgün bir şey yapmıyordu, işe bir süre ara vermişti, bir kaç gün sonra tekrar başlayacaktı, günlerdir ne televizyon seyrediyor nede gazete okuyordu, hayata dair hiç bir şeyi takip edemiyordu. Geçen zaman onun biraz kendine gelmesini sağlamıştı.
Sedat efendi: Tamamdır Melek hanımım, hemen alır gelirim
Melek; teşekkür ederim, bide unutmadan sorim dedim, bu üst kata kimler taşındı, sen bilirsin.
Sedat efendi: üst tarafamı, vallahi genç bir adam taşındı Melek hanım, ismi Murat, tek başına yaşayan birisi, evli değilmiş sanırım, durumuda bayağa iyi” der ve pis pis sırıtır.
Melek: Maşallah adamın seceresini döktün..
Sedat efendi: yok be Melek hanımım, evini taşıdık iki lafladık işte.
Melek: hadi acele et, karnım çok aç.
Sedat efendi: “hemen bi koşu gidip geliyorum” der.
Melek kapıyı usulca kapatır, meraklanırda. Hemen ündeki teras daireyi kim tuttu diye kendi kendine sorar, ilk bu daireyi aldığında orayı almak istemiş fakat dolu olduğu için bu olmamıştı, içini bir kaç kere gittiği, eski komşudan biliyordu ama tam olarak hevesini alamamıştı.
Meleğin telefonu yine çalmaya başladı, arayan tabiki Hakan’dı, fakat melek telefonu açmak yerine kapatmayı tercih etti. Kendisini bu kadar üzen bir insanla konuşarak zaman kaybetmek bile zaman kaybıydı, böyle düşünüyordu Melek...
...