Zeytin ve EgE..
mevsim yaz
lise bitmiş
oss sınavlarına hazırlanıyorum
malum hem iş hem dersane yürümüyor
herseyi bırakıp egede bir kasabaya gidiyorum..
kimya ögretmeni abla bir yararı olur diye
ümitle...
kasaba şirin
carsının basında evimiz
zaten carsı dediğim 300 metre bir yol boyunca
iki yanda dükkanlar
ve bankalar, postane..
carsının sonundaki dersaneye gidip kayıt yaptırıyorum
hem hafta içi hem hafta sonu
kasaba ufak
ben yabancı
yapacak baska bişey yok.
git gel..
neyse gunler geciyor
bi gün dersane dönüşü eczaneye giriyorum
ve mavi gözlü bir kız karşılıyor
aman allahım
-ozon tabakasını delen hırsız siz olmalısınız diyorum
bu mavi gözlerinize ait olamaz
onu yukarda bir yerden calmış olmalısınız :)
gülüyor
allahım hemde nasıl gülüyor..
eve gidiyorum
ama sadece bedenimin hamallığı bu söylediğim
aklım fikrim hala eczanede
yine bir gün
dersaneye giderken yolda
aynı mavi
dönerken aynı
beni gülümseyerek selamlıyor
adı zeynep ben zeytin diyorum
akşam evin önünden gecerken
zeytin atıyorum
biraz zaman geciyor aradan
dayanamıyor giriyorum gene içeri
- buyrun yardımcı olayım diyor sevimli ukala
- ahh diyorum evde zeytin yok ben eczanedeyim
ver diyorum bi selpak :)
ki sonraki bir ay sürekli hergün selpak alıyorum
ama hergün
aralıksız..
beni deli etmek için
-yok diyor selpak bakkala bak
-aseton ver gripin ver ne varsa onu ver diyorum
-ateş düşürücü vereyim mi diyor
yahu bir insana yapılmazki bu
sürekli konusamıyorum gözlerine bakıp
birkaç kez carsıdaki küçük ev de buluşup
tost ve cay içiyoruz sohbet ediyoruz
içim eriyor
cay guzel, tost guzel
mavi guzel, zeytin guzel.....
günler geciyor sınav zamanı geliyor
istanbulun yolunu tutuyorum haber vermeden
ayrılıkları hiç sevmemişimdir
sınavı kazanıyorum
dönem başlıyor ve ben ancak
5 ay sonra tekrar aynı kasabaya gidebiliyorum.
beni görünce koşuyor kapıya
sarılıyor
içine katar gibi...
ve bir sürü sitem dolu söz
-haklısın bu konuda türetme baska seyler
verecek cevabım yok!!! diyorum
telefonlar alınıyor
mektup adresleri
ilk mektup geliyor özensiz ve sade
iyi oldugunu söyleyen 2 sayfa
cevap olarak boş bir kagıt gönderiyorum
telefon acıyor bişi yazmıyor diyor mektubunda
- aslında seninkinde de
diye cevap veriyorum
nasıl yazarsan öyle cevap alırsın
ben bu mektubu almamış sayıyorum..
ve asıl mektuplar geliyor
sayfalarca
hersey var içinde
1. sınıf bitiyor ve devam ediyor
yılbaşına 2 gun var
yeni taşındıkları kasabaya gitmek için gece 1 de trene biniyorum
öglen 13:00 da fethiyedeyim
otogardan arıyorum
beni gel al diyorum
ilk basta inanmıyor
sonra koşuyor
otobüsten iniyorum
ve karşılayıp sarılıyor bana
bense hala gözlerimle
beni karşılayacak zeytini arıyorum
zeytin benim kollarımda iken..
anlıyorum ki
onu o kadar gözümde büyütmüşüm
öyle düşlerimde sarılmışım ki
kendi bile dolduramamış sonunda
içimdeki ona ait çukuru
fazla kalamıyorum
zeytini
maviyi
içimdeki sıcaklıgı
herseyimi fethiyede bırakıp
geri dönüyorum..
içinizdeki o çukurla
baştan başlamak nasıldır bilirmisiniz
bazan birini öyle seversiniz ki
kendi bile yabancı kalır..
susamuru