Rüzgârın fısıltısı II
Zaman sel olup, akıp gitmişti. Doğan yeni gün solmuş ve yerini tekrar gecenin inanılmaz sakinliğine bırakmak üzereydi.
“Sanki çıkmaz bir yola girmişim. Eksik kaldığına inandığım düşüncelerimi toparlamak ve tekrar hayata geçirmek beni çok yoruyor. Artık yazarken o eski heyecanı yaşayamıyorum. Hep bir şeyler yarım kalmış gibi… Bir an önce bu çıkmazdan kurtulmayı istiyorum ama her deneyişimde; kendimi yeniden girdapların içinde buluyorum.” Diyerek söze başladı.
Arkadaşı, önceki gece konuştuklarını zihninin süzgecinden geçirerek, bir süre düşündü. Diğer taraftan da söze nasıl başlayacağını tam olarak bilmiyor ve arkadaşını üzmek istemiyordu. Zaten yeterince acı çekmişti. Ama onun gözlerinin önünde mum gibi eriyip gitmesine de kayıtsız kalamıyordu.
“Aslında hepimiz yalnızız” dedi. Ve konuşmasını sürdürdü. “Yalnızız ve yalnızlık insanın sığındığı en güçlü limandır. Bence, senin asıl sorunun burada başlıyor. Sen, yalnızlığın güzel yanlarını fark edemiyorsun. Bir yalnızlık zırhı içinde saklanıyorsun. Oysa insan yalnızlığının içinden yansıyan olumlu yönlerin farkına varırsa, geldiği noktadaki hataları daha iyi görebilir ve yaşadığı hayatın renklerinden daha çok haz alabilir.’’
Duyduğu sözlerin ne anlama geldiğini tam çözememiş gibiydi. Yine de başını sallayarak arkadaşının sözlerini onayladı.
“Biliyorum: şuan söylediklerimin sana bir faydası dokunmayacak. Ama bir düşün: yazdıklarından bir tat alamadığını, artık eski heyecanını yitirdiğini söylüyorsun. Oysa ben karşımda; yazma heyecanını kaybetmiş birisini değil, konular içinde kaybolmuş ve kararsız kalmış birisini görüyorum. Sorun burada, iç sesinin sonsuzluğundan kendini soyutlama, o sese kulak ver. Belki bu yolculuk seni düzlüğe çıkaracak. Duygu ve düşüncelerinin içinde bir yerlerde yazılmayı bekleyen onlarca dünya var. Sadece bunları bulup, zamanı geldiğinde dışarıya çıkartman gerekiyor.” Diyerek sustu.
Arkadaşının bu konuşmaları karşısında kafasını kaldırdı, sanki daha önce unutmuş olduğu bir şeyleri hatırlamış gibi gözleri birden parlamaya başladı.
“Uzun süredir kitap okuyamıyorum. Hâlbuki kitap okumayı çok seviyorum. Çok ihmal ettiğimin farkındayım. Belki de bu açlığım giderek çoğaldı ve içine girdiğim çıkmazlarda bunun da payı büyük” dedi.
Arkadaşı, “haklı olabilirsin. Sorunların çözümü yolunda, işe önce kitap okumaya zaman ayırmakla başlayabilirsin. Bu senin için güzel bir başlangıç olabilir.” dedi.
Yine bir sessizlik oldu. Zaman, yavaş yavaş kendisini yeni bir günün doğumuna bıraktı.
“Sesler kendini duyurur öteye
ve gece yazılır yeni bir güne…”
Aytekin Orhan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.