- 1319 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GERÇEK SEVGİ
GERÇEK SEVGİ
Ayşe hanım uzun zamandır rahatsızdı. Yüksek tansiyonu ve kolesterolü vardı. Hastaneden aldığı randevuya geç kalmamak için erken saatte evden çıkıp, hastaneye gitti. Kan verdi, kolesterol tahlili yaptırdı. Tansiyonu için ilaç yazdırıp hastaneden ayrıldı.
Otobüse binmek için durağa doğru yol aldı. Otobüs durağına geldiğinde, iki yaşlı çift dikkatini çekti. Yaşlı amca karısının elini avuçları arasına almış, sıkıca bırakmadan tutuyordu. Ayşe hanım bir müddet bu yaşlı çifti izledi. Daha fazla dayanamayıp sordu. Yaşlı adama doğru bakarak,
- Teyze hastamı amca?
Yaşlı adam başını kaldırıp Ayşe hanımın yüzüne baktı ve,
- Evet kızım yedi defa ameliyat oldu,
Ayşe hanım merakla, yaşlı adamın yüzüne bakıp tekrar sordu,
- Teyzenin rahatsızlığı ne?
Yaşlı adam sıkıca tuttuğu karısının elini bırakmadan,
- Teyzenin rahatsızlığı, kafasında kızım. Beyninden ameliyat oldu, bu hastaneyi tavsiye ettiler, beyin cerrahi servisi çok iyi dediler, onun için
Bir de buraya getirdim,
Ayşe hanım iyice meraklanmıştı, yaşlı adamın yüzüne bakarak,
- Senin sağlık güvencen yok mu amca?
Yaşlı adam, karısının ellerini daha da bir sıkıca tutarak,
- Sigortam var kızım. Beyin ameliyatını yaptırdığımda hastane benden yirmi yedi milyar para istedi, tarlam vardı onu sattım, hastanenin parasını ödedim,
Ayşe hanım yaşlı adamın karısına olan sevgisini anlamış, karısının ellerini avuçlarında sıkıca tutuğu amcaya dikkatle bakmıştı.
- Amca senin bir yanlışın var, eğer ki senin sigortan varsa hastane senden para talep edemez. Hastanenin bütün masraflarını sigorta karşılar, seni yol
iz bilmez bilip kandırmışlar.
Yaşlı adam karısının gözlerine derin derin bakarak,
- Hastaneden bana bu kadar para ödeyeceksin dediler, ben de ödedim kızım. Karımın canı sağ olsun yeter ki, bir nefesi olsun, hep yanımda, eli avuçlarımda olsun.
Ayşe hanım dayanamayarak tekrar sordu;
- Çocuğunuz yok mu amca, nerede oturuyorsunuz?
Yaşlı adam gözleri ağlamaklı, mahcup bir tavırla,
- Çankırı’nın Atkaracalar köyünde oturuyoruz, buraya hastaneye geldik.
Bir müddet düşündükten sonra,
- Oğlum da var, kızım da var. Canları sağ olsun da arayıp sormasınlar. Evlenince baba evinden çıkıp gittiler, gidiş o gidiş kızım. Allah benim karıma ve bana sağlık versin, başka bir şey istemem.
Ayşe hanım yaşlı adamın sözlerinden çok etkilenmiş, duygulanmıştı.
- Peki amca sizin işlerinizi kim yapıyor?
Yaşlı adam, etrafına bakınarak;
- İş dediğin ne ki kızım. Bir kap yemeğimizi, evimizin yanındaki lokantadan söylüyoruz, ufak tefek işleri de elimin yettiğince ben yapıyorum.
Ayşe hanım eğilip bir teyzenin yüzüne baktı, bir de yaşlı adamın, sonra;
- Amca çok vefalıymışsın, kimse yapmaz senin bu yaptığını, teyzeyi ne kadar çok seviyormuşsun, Allah sizi ayırmasın.
Yaşlı adam artık gözyaşlarına hâkim olamıyordu, yanağından süzülen bir iki damla yaşı silip, cevap verdi;
- Nasıl sevmem hanım kızım, nasıl bakmam ben ona. O benim babama tam 25 yıl baktı, hiç babamın kalbini kırmadı. Babamı ve beni hiç üzmedi. Ben onu bu durumda iken nasıl atarım, başıma taç eder gezdiririm. O benim can yoldaşım, hayat arkadaşım. İyileşmesi için sırtımdaki ceketimi satar,
yine bakarım ben ona. Yeter ki nefesi yerinde, eli hep avuçlarımda olsun, yeter ki kalbi ben yaşadığım sürece durmasın, Allah beni bu dünyada onsuz
koymasın kızım.
Hava birden bozmuş, aniden yağmur bastırmıştı. Ayşe hanımın evine gitmek için beklediği otobüs çoktan gelmişti. Yaşlı adama ve teyzeye bir kez daha bakarak;
- Geçmiş olsun, Allah’a emanet olun.
Otobüsüne binip koltuğa oturduğunda, belki de bir daha hiç göremeyeceği bu yaşlı çifte bir kez daha baktı ve içinden,
“Gerçek sevgi bu olsa gerek, Allah kimseyi sevgisiz bırakmasın, Allah herkese böyle ‘Gerçek Sevgi’ nasip etsin.”
12. 05. 2006 / ANKARA
YORUMLAR
Hastaneden aldığı randevuya geç kalmamak için erken saatde evden çıkıp hastaneye gitti..(Tekrarlanan hastane sözcüğü)
Otobüse binmek için durağa doğru yol aldı. Otobüs durağına geldiğinde...(Tekrarlanan otobüs sözcüğü)
- Senin sağlık güvencen yok mu amca?(Bu soruyu gerektiren bir durum yok)
Çankırı’nın Atkaracalar köyünde oturuyoruz...Ve arkasından...Bir kap yemeğimizi, evimizin yanındaki lokantadan söylüyoruz....(Çankırının böyle bir köyünde lokanta gerçek mi?)
Bunlar sadece bir kaçı...