HANIMAĞANIN ÇİFLİĞİNDE BİR EREN...
--------------------------------------------------------------------------------
HANIMAĞANIN ÇİFLİĞİNDE BİR EREN...
Bütün öyküler böyle başlar. bir varmış, bir yokmuş, uzak ülkelerin birinde bir padişah varmış. bu padişahın birbirinden güzel üç de güzel kızı varmış.
Hayır bizim öykümüzde buna yakın ama böyle değil gerçekten yaşanmış bir öykü.
Bizim öykümüz şöyle başlıyor. Uzak diyarların birinde bir sahil şehrinde
Muhtemel İzmir’de olmalı. Çok güzel bir çiflik varmış. Bu çifliğide yöneten
Melek görünümlü ama kendisi taş yürekli zalim bir hanımağa varmış.
Hanımağanın da üç güzel kızı varmış.
Çiflikte her şey yolunda gidiyormuş. Herkes gücünün yettiğince çalışıyor
Hanımağaya kimse kusur etmiyormuş.Günler ayları, aylar yılları kovalamış.
Bir gün bu çifliğe yaşlı bir maraba gelmiş.
Uzun yıllar çalışmış.Gerçekten çok özverli çalışmış . güller bitirmiş.
Çiçekler ekmiş.. Dostluklar kurmuş. Ama gel görki onu kıskananlar her nasılsa hanımağaya yersiz ve asılsız şikayetler edererek yaşlı marabayı bu çiflikten
Kovdurmuşlar. Yaşlı maraba soğuk bir kış gününde aç susuz çıplak sokağa atılmış.
Hanımağa istemese de hep bu olaylara seyirci kalıyormuş.
Yaşlı maraba gerçekten bir eren yüreği taşıyormuş ama bunu kalp gözü açık olanlar görebilirmiş ancak...Bu taş yürekli zalim hanımağanın yaptıklarını birtürlü içine sığdıramıyor, çok üzüntü duyuyormuş.
YAŞLI MARABA İZMİR’DEN BAĞDAT’A GİDİYOR...
Bu gün görmüş bunca yıl çifliğe emek ve hizmet vermiş yaşlı maraba
Sırf kıskançlık yüzünden çiflikten kovulmuş. Hanımağa gürlemiş..
-- buralarda benim sözüm geçer sende kim olursun dağ adamı kaba adam demiş. Hanımağa uşaklarına sıkı emir ve talimat vermiş. bu yabanı daha çifliğime siteme, köyüme sakın sokmayın demiş.
--Benim düşmanım, sizin de düşmanınız, ölürse ölüsünü kalırsa dirisini huzuruma getirin diye sıkı talimat vermiş.
Yaşlı marabanın artık dayanacak gücü kalmamış bir takım dostları da hanımağanın talimatına uyarak ondan yüz çevirmişler. Yaşlı maraba bunları düşündükçe daha çok üzülmüş. İkiyüzlü davranan insanları farketmiş.
YAŞLI MARABA BAĞDAT YOLUNDA, ERENİ ZİYARETE GİDİYOR.
Yaşlı maraba bir gece çiflikten kaçıp Bağdat’a kadar gitmeye karar vermiş.
Bağdat’ta iyi yürekli bir eren varmış.
Hem ereni ziyaret edecek hemde başına gelen bu tatsız olayları anlatıp bu Allah adamından yüce erenden yardım diliyecekmiş. Yaşlı maraba bu düşünceler içinde
Bir gece hanımağa ve adamlarına görünmeden atına binmiş.
İzmir’den yola çıkmiş.Heybesine de yolda yemek için birtakım şeyler koymuş atın arpa ve saman torbasını da yan tarafa bağlamış.
Bağdat’ta ziyaret edeceği erene de küçük bir hediye almış.
Yaşlı adam boyuna gidiyormuş,şehirleri geçmiş, yolları geçmiş, köyleri geçmiş,
Hep hanımağaya sitem ediyormuş.
Bu uzun yollarda susamış, acıkmış, üşümüş.Atıda çok yorulmuş, kendi de yorulmuş. Gele, gele bir üzüm bağına gelmiş. bağdan iki salkım üzüm koparmş ki elinde kala kalmış bir teh koparmış ama ağzına bile götürmemiş
Bağcı sopayı çekip üstüne yürümüş.
--- Hemen yıkıl buradan seni gözüm görmesin der. Elindeki iki salkım üzümü de geri alır.Yaşlı adam bir tartışmaya girmez yoluna devam eder.
ÇİLELİ YOLCULUK ... AT İYİCE AKSIYOR..
Bu defa at aksamaya başlar.Atın arka ayaklarında ki nal iyice çıkmış sallanıyor.
Bir müddet sonra nallar düşer at topalamaya başlar.Yaşlı adam bir nalbant bulup atı nalatmak ister ama, oralarda işin ehli nalbant bulmak zor iş.
Nihayet bir nalbant bulunur. O da fahiş bir fiat ister atı nallamak için
Çaresiz kalan bu yaşlı yolcu nalbantın istedeği parayı vererek atı nallatır.
Naldan geçen çivi atın ayağına değdiğinden at temelli topalamaya başlar at bir gider,bir durur.Meğer nalbant çok acemiymiş.Çiviyi ta kemiğe çakmış.
Çileli yolculuk böyle devam eder.
Aç sususuz yorgun at topal bu zor ve kötü şartlar altında bir akşam
Bağdat’a nihayet ulaşır. Ulaştığında çok sevinir. şükür der kavuşturana...
Bir akşam vakti erenin kapısını çalar.
Ta! izmirden geldiğini hanımağanın çifliğide çalışırken haksız yere hanımağanın gazabına uğrayıp kovulduğunu.uzun uzun anlatır.
Bağcının iki salkım üzümü elinden geri aldığını ,yine acemi nalbantın atını topal edip bir de fazlaca para aldığını acı, acı anlatır yakınır.
EREN YAŞLI SEYAHA NE DER..NE DÜŞÜNÜR.?
Eren sen ta! İzmirden bunun için mi geldin der. hafifçe gülümser.
--Hiç üzülme Ocakbeyim üzülme der.
--Hafifçe gözlerini kapar, ben her şeyi biliyorum, kalp gözümle görüyorum der.
Yüce eren gerçekten kalp gözüyle bakar görür. Şu unutulmaz sözleri söyler...
BAĞ DA BULUNUR.
BAĞCI DA BULUNUR
BAĞDAT TA BULUNUR.
O ATI NALLAYAN NALBANT TA BULUNUR.
Yaşlı seyeh Ocakbey bu manalı ve gizemli sözler karşısında donar kalır.
Nutku tutulur..bir şeyler söylemek ister ama bir türlü söyliyemez.
--Eren devam eder.Şimdi İzmir’i görüyorum.
--Senin diktiğin gülde bulunur
--Gülüstan da bulunur.
--O kendini çok beğemiş hanımağa da bulunur. der
Ocakbey köyüne biran önce geri dönmek ister.bu yaşlı nur yüzlü erenin elini öper hayır duasını alır. Ama erenin söylediği bu kafiyeli sözler boşa söylenmese gerek diye düşünür.Bu sözler hep Ocakbeyin aklında kalır....
DÖNÜŞ BAŞLIYOR..BU GÖZLER DAHA NELER GÖRECEK..?
Yaşlı seyah Ocakbey atını Bağdat’ta iyi bir nalbant bulup yeniden nalatmıştır.
Erenin elini öper, hayır dusını alır,Yola koyulur.
Kalp gözü açık erenin dedikleri bir,bir çıkmaya başlıyor. Ocakbey şaşar.
Yaşlı seyah Ocakbey geldiği yolu yine atıyla takip ederek geri dönmek için yoluna devam eder.
Geçerken iki salkım üzüm koparıp ta elinde kaldığı üzüm bağına gelir.
Bir yağmur, bir dolu,asmaların kökleri sel suyunda yüzüyor asmalar üstünde
Az ilerde kendini sopayla kovalayan bağ sahibi ağlayıp duruyor.
Bağdatt’aki eren nazar etmiş üzüm bağı ondan bu hale gelmiş.
Eren ne demişti.? Bağ da bulunur bağcı da bulunur demişti.
İşte bağcının içler acısı hali.
NALBATIN HALİNİ MERAK ETTİNİZ Mİ.?
Yolculuğumuz devam ediyor. bu defa atı nallıyan fahiş para alan atı temelli sakat eden nalbantın köyündeyiz.
O da ne bir kalabalık halk toplanmış ağlıyanlar da var. Bir kara kazanda su ısınıyor ceneza yıkamak için.Başı sarıklı bir imam görüyoruz cenaze için tabut gelmiş bile hazırlık yapılıyor.
Atı nallayan acemi nalbant terki hayat etmiş...bu hazırlıklar hep ..
Onun için yapılıyor..?
Bağdat’taki eren ne demişti nasılda hikmetli bir söz söylemişti. aman ALLAHIM.
Bağ da bulunur.
Bağcı da bulunur.
Bağdat ta bulunur.
O atı nallıyan nalbanta bulunur.
Evet nalbnt ta bulundu cezasını çekti şimdi sıra kimde mi?
Tabiki hanımağada o kendini bekliyen akibeti bilmez ama eren yüreği bilir.
Kalp gözü bakar görür.O kalp kırmaya gönül incitmeye devam etsin.
Görelim MEVLA neyler neylerse güzel eyler..
HANIMAĞA’ NIN DA HALİNİ MERAK ETTİNİZMİ.?
Bu ikinci hikaye kendini çok beğenen hanımağanın öyküsü üçüncü bölümde yer alacak sabırsızlıkla ve heyecanla bekleyin.
YORUMLAR
Bir türkü söyledim.
Duymaz olaydın.
Geldim çifliğine
Kovmaz olaydın.
*
Kovdun da eline
Ne geçti gülüm.
*
Soldurdun çiflikte
Gonca gülümü.
Bana layık gördün.
Sanki ölümü.
*
Kovdun da eline
Ne geçti gülüm.
*
Soldurdun çiçeği.
Kırdın gülleri.
Sana rüzgar olur.
Meltem yelleri.
*
Kovdun da eline
Ne geçti gülüm
*
Canım cicim
Diyemedim ben sana.
Nasıl tokat attın.
Böyle sen bana.
*
Kovdun da eline.
Ne geçti gülüm.
*
Arif ocakçı ocakbey