PEMBE PAMUK ŞEKERİ
Bu sabahı da diğerleri gibi karanlık sanmıştım, gözlerimi açmadan öce.
Yastığımın hemen yanında titreşim dalgalarıyla beni uyandırmaya çalışan telefonumu kapattım bir hızla.Bir o kadar da yavaş doğruldum yatakta, ayrılmak zor geldi bahar kokulu nevresimini geceden giymiş yastığımdan.Dinlenmeye alışan zavallı kemiklerim uyanmamdan dolayı duydukları şaşkınlığı gizlemediler.Hafif bir çıtırtıyla isyan ettiler bana.Anlaşılan karanlık sanmıştı onlarda bu sabahı diğerleri gibi.
Sanılanın aksine, pembe pamuk şekeri tadı vardı yeni başlayan günde.Kahvaltı masasında büyük bir savaş bekliyordu beni.Çatal darbelerine karşı direnen güçlü surlar yıkılmış, peynir parçası ağzıma girmeyi başarmıştı.Dişlerimi fırçaladığımda vücuduma yayılan yeşil nane ferahlığı bana hamamlarda içilen sade gazoz ferahlığını hatırlatmıştı, kocaman bir tebessüm yayılmıştı ruhumun derinliklerine.
Odamı toplamadan dışarı çıkmak zorunda olduğumu farkedince anneme olan borcumu ödeyebilmem için üniversiteyi kazanma sözü vermiştim, bir kez daha.Kapıyı çarpmadan önce, içeri başımı uzatmış, son defa bakıyormuş hissine kapılmıştım.Sokağa adımımı attığım anda bana rüzgarını yollayan sevgili dostum baharla kucaklamıştık hasretle.Uzun zaman olmuştu görüşmeyeli...O kadar yormuştu ki yerin o beyaz hali.Heyecanım yüzüme yansımış olmali ki caddenin karşı tarafından yürüyen çelimsiz bir köpek başını çevirip dik dik bakmış, sonra umursamaz bir tavırla vazgeçmişti bakmaktan.Kulağımda yankılanan bir simitçinin sesi uyandırmıştı beni güzel seyrimden.Bu sesin sahibinin küçük bir oğlan olacağını tahmin etmemiştim.Dudağımın kenarına yapışan pembe pamuk şekeri hemen erimiş, damağımdaki tadı da kaybolmuştu bu çocuğu görür görmez.Belki de sadece benim içimde yanmıştı bu sabah ampuller.
Bütün ampulleri kısa devreye uğratıp söndürmemeye niyetim vardı.Sevdiğim bir ezgi çalındı kulağıma, ıslık olup düştü dudağıma.Küçük simitçiye ithaf ettim bu mini konseri.Yerdeki susam taneleriyle beslenen güvercinler birer birer havalandı, yapraklar toz kümesine karıştı.Galiba bütün bunların anlamı alkıştı...
İlkokulda çizdiğim resimlerde ki gibi iki dağın arasından doğmuş güneş.Gülen kocaman bir ağzı bile var,kırmızı pastel boyadan...Sarı oklarını uzatmış bu güzel güneşin yüzü bugünde solmasın; ta ki pırıl pırıl ay gökte ki yerini alana kadar...
Merve MUTLU
YORUMLAR
Ufak tefek imla hataları var... Sanırım geçirme anında aceleye gelmiş...
Kuvvetli cümleleriniz var, temeli atılmış bir yazı olduğu belli. Birazcık daha kurgusunda oynanması lazım sanırım. fakat,
"Bir o kadar da yavaş doğruldum yatakta, ayrılmak zor geldi bahar kokulu nevresimini geceden giymiş yastığımdan.Dinlenmeye alışan zavallı kemiklerim uyanmamdan dolayı duydukları şaşkınlığı gizlemediler.Hafif bir çıtırtıyla isyan ettiler bana.Anlaşılan karanlık sanmıştı onlarda bu sabahı diğerleri gibi."
Bu kısım oldukça etkileyici...
Devam edin yazmaya... Kaleminizde iş var...
aydın tarafından 4/10/2007 10:30:06 PM zamanında düzenlenmiştir.