ÖYLESİME ARAMAK
ÖYLESİNE ARAMAK
Genç adam,ahizeyi kaldırdı.Telefondaki ses,hiç de yabancı gelmemişti ona:
“Merhaba.Nasılsın?”
Dedikten sonra hemen ekledi:
“Öylesine arayayım dedim.”
Uzunca bir sohbete koyuldular.Kadın anlatıyor,adamsa onu büyük bir sabırla dinliyordu.Kadın anlattıkça kendinden geçiyor,iştahı daha çok kabarıyordu.Adamsa epeydir beraber olduğu telefondaki bu kadına saygısından dolayı telefonu yüzüne kapayamıyor ama bu gidişle kapatmak zorunda kalacaktı.Çenesi düşük bir kadındı.Lafı uzattıkça uzatıyordu.Birkaç haftadır da beraber olamıyorlardı.Bu da adamda stres yaratıyordu.Öyle ya ne gereği vardı haftalarca telefonda görüşmenin.Yüz yüze gelmenin yerini tutar mıydı.Gel de bunu kadına anlat.Aslında adam onun ne yapmaya çalıştığını bal gibi anlıyordu,ama onun tuzağına düşmek istemiyordu.Yeni,iki ay öncesine tanıştığı bu kadın aklı sıra onu karısından yuvasından edecek,dul olan kendisiyle evlenecekti.Kadın kendince planlar yapıyor evlilik hayalleri kuruyor,hatta annesine eşinden ayrılmış biri gibi bahsetmiş,adamı annesine tanıştırmayı bile denemişti.Bunu on yaşındaki oğlunu parka götürürlerken teklif etmişti.Adam,kadını oyununa gelmemiş;“başka bir zaman gideriz”, diye de kadını oyalamıştı.
Adam dayanamadı.Bir umut eski günlerdeki gibi beraber oluruz düşüncesiyle:
“Yarın boş musun?”,diye sordu.
“Ah!Sorma.Yarın okuldan eski bir arkadaşla randevum var.”,deyip hemen telefonu adeta suratına kapatıverdi.
Adamsa şaşkın,olanlara anlam veremiyordu.”Görüşürüz”,demesine epey de içerlenmişti.
Ertesi gün telefon tekrar çaldı.Adam büyük bir sevinçle telefona koştu.Telefondaki ses,yine aynı ses.Gayet sakin,nazik ama coşkulu,sevecen ve şen şakrak sesi adamın kadına olan tüm kızgınlığını bir anda silinmesine neden oldu.Oysa ondan gelen telefona cevap vermeyecek.Açsa bile iki kelimeyle telefonu yüzüne kapatacaktı.Yapamadı.Yapamıyordu.Seviyor muydu yoksa bu kadını?
Sohbet koyulaştı.Kadın o cıvıltılı sesiyle gülüyor,daha doğrusu ne yapıp edip kadını esprilere boğuyordu.Ah!Bir de gelse.Ama bir türlü tongaya düşüp gelmiyordu.Adam sohbetin koyulaşmasından ötürü kendince aldığı kararı unutup:
“Akşam iş çıkışı ne yapıyorsun?”
Kadın da kendini o denli bu oyuna hazırlamıştı ki :
“Ah!Sorma.İş çıkışı arkadaşlarla kafamıza göre bir yerlere takılacağız.”
İyi de neden kendisiyle kafasına göre bir yerlere gidilip takılmıyorlardı ki?Tanıştıklarının ikinci buluşmalarında,türkü barlı bir yere gitmişler,çok güzel baş başa bir akşam geçirmişlerdi.Hatta adam onu evine bırakmak için tenha bir yerde onu öpmüş,kadın da bir güzel buna karşılık veriyordu.Peki şimdi bu olanlar?Adam aslında anlıyor ama anlamak istemiyordu bir türlü.Bir türlü de kestirip atamıyordu kadını hayatından.
Adam mecburen:
“Evet.”lafını kaçırıverdi ağzından.
Belki şansını başka bir sefere denemek zorunda kalacaktı.Ama gün geçtikçe kadının davranışları kafasına bir bir yer ediyordu.Yerken,işe giderken,tuvalette dahi icraat yaparken hep onu düşünüyordu.Çıldıracak gibiydi.Arkadaşlarıyla bile konuşurken aklı hep ondaydı.Hatta karısıyla sevişirken dahi onu düşünüyordu.Kendince bu işe son vermeliydi.Kurtulmalıydı bu kadından.Kadın profesyonel biriydi.İşini biliyordu.Ama adamı da sevdiği belliydi.Başkasıyla da paylaşmak istemediği gün gibi ortadaydı ona göre.Adam günlerce düşünüp bir karara vardı en sonunda.Kadını aramayacaktı.Dediğini de yaptı.Kadını aramadı bir müddet.Bu aramama iki hafta kadar sürdü.Adam bile şaştı bu denli kararlılığına.Telefonla aramıyor ama telefonun başından da yarılamıyordu bir türlü.İnadına kadın da kararlıydı ki o da aramıyordu.Kadının aramaması adamın kafasına takılıyor,kafasında bin bir düşünceler yer etmesine neden olmaktaydı.Acaba ondan soğudu mu?Acaba birisini mi buldu?Ona göre kadın milletiydi bu yapar mıydı,yapardı.Kadın milletine güven olmazdı.
Arada bir gidip telefon kablosunu kontrol ediyor,çalışıp çalışmadığını,telefonu kaldırıp kontrol ediyordu.Artık aramaması saplantı haline gelmişti bu kez.Bir gün iş çıkışı içkiliyken,adımları doğru onu kadının çalıştığı işyerine götürdü.Kadı onu sevinçle karşıladı.Aranmak,aramak ne hoş şeydi şimdi de.İyi ki gelmişti.Bak kadıncağız nasıl mutlu oldu.Adam kadına izin almasını söylerken kadının o güller açan yüzünde umulmadık bir kasılma oldu suratı değişti birden.Kadının bu hali adamın gözünden kaçmadı.Kadın,adam üzülmesin diye belki,istemeyerek de olsa izin aldı.İş yerinden çıkıp sahil bir barda içkilerini yudumlarlarken kadın ilk kez adama dürüstçe davrandı.Kendinin dul bir kadın olduğunu,ailesinin onunla görüşmesinden haberi olduğunu ve öyle zırt pırt izin veremeyeceğini açıkça söyledi.Adam da rahat bir nefes aldı böylelikle.Kadının hakkı vardı.İş yerine bile giderken yanında çalışan bayan anlamlı anlamlı bakmaktaydı adama.Belli ki bu ilişkinin belli bir sonla noktalanması gerekiyordu.Adam kadına net bir şey diyemedi ve bunun sancısını ilerde çekecekti.Karısıyla ilk fırsatta konuşacağını söylerken kadının eskisi gibi yüzü güldü tekrar.Havadan sudan bahsettiler sonra kalktılar.Kadın işin yolunu tutarken adam da evin yolunu tutmak zorunda kaldı.Aslında karısına hiçbir şey söyleyemezdi.İki çocuğu vardı.Nasıl söylesin ki?Karısıyla sevişerek evlenmiş,aralarında öyle önemli bir sorun yoktu ki.Alt tarafı bir gönül macerasında buluvermişti kendisini.Bunun için yuva bozmaya gerek yoktu.Yapanlar vardı ve o buna karşı mantıklı biriydi.Sanki bu kadınla evlense mutlu mu olacaktı?Büyü bozulmayacak mıydı sanki?Sorular sorular.Kadını bir müddet karımı ikna etmeye çalışıyorum diye oyalamaya çalıştıysa da kadın anasının gözüydü,yaş tahtaya basmıyordu.
Aradan günler haftalar geçti.Adam ,arada bir laf olsun diye öylesine arıyor,hal hatır soruyordu.İlişki diye bir şey kalmamıştı.Bedende ve beyinde bitmişti.Gün geldi ki artık adam kadını aramaz ve sormaz olmuştu.Bir ayı geçmiş nereyse artı onu unutmuşken bir gün iş dönüşü adam kendini şöyle bir yatağa atmışken:
“Zııır!”diye öten telefon sesi adamı yatağından fırlattı.Ahizeyi eline aldı.Karşısındaki o kadife yumuşak sesi duyunca tüm duyguları canlandı birden:
“Alo!Nasılsın?”
“İyiyim sağ ol.”Sen nasılsın?”
Vay!Be demek ki adamı unutmamıştı.Seviyordu belli.Adam gururlandı birden.Bir yandan iyi yapmıştı aramamakla.Bak zaman en iyi ilaçmış.Kadın nasıl da dize geldi.Dayanamadı aradı bak!
Bu düşünceler içersindeyken kadın aniden:
“Öylesine bir aradım.”,deyince adamda şafak attı.Artık bu lafı duymak istemiyordu.Kadın sözü kısa kesti.Şimdiye dek aramamasının sebebi ağabeyinin yazlığında olduğundan dolayı olduğunu ve kısa keserek işinin olduğunu söyleyerek kapattı telefonu.Adam kadının yalan söylediğini düşündü.Gittiği yerde pekala bir telefon kulübesinden arayabilirdi.Ama bunu kadına nedense diyemedi bir türlü.Adam dolandı durdu evin içersinde.Sonra aniden kadına karşı dayanılmaz arzular geçirdi içinden.Öyle ya,ne kadar aptaldı.Şimdiye dek kadının neler isteyebileceği nelerden hoşlanacağını aklına getirmemişti.Onu hafta sonu denize götürecekti eğer isterse.Kadın işten epey bunalmış olacak ki baktı kendisinin teklif edeceği yok,kalktı ağabeyinin yazlığına gitti tabii ki.Hemen sarıldı telefona.Telefondaki ses bu kez annesiydi kadının.Adamın hevesi kursağında kaldı aniden.Kadını sordu.Annesi,kızının oğlunu parka götürdüğnü söyledi.Adam da gelince aramasını söyleyerek telefonu kapatıverdi.Aradan on dakika ya geçti ya geçmedi.Telefon çaldı.Adam telefona koştu.Kadın,adamın arayacağını tahmin edemediğinden çocuğunu parka götürmüştü.Adam teklifin heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.Sahilde baş başa kumsalda uzanmışlar,bir yandan soğuk biralarını yudumlarken,bir yandan aşk sözcükleriyle akşamında beraber olacağı anı hayal edeceklerdi beraber.Kadına teklifi sundu:
“Hayatım!Biliyorum çok sıkıldın.Nasıl da düşünemedim.Ah!Çok aptalım.Hadi hafta sonu birlikte denize gidelim.”
“Olmaz!”
Adam zınk diye yerinde çakılı kaldı.Ayakta sendeledi.Adrenalinin yükseldiğini hissetti bir an.Nedense kendini zor toparladı:
“Neden?Ne oldu yine?”
“Kusura bakma.Yarın dernekten bir arkadaş var onunla buluşacağız.”,deyip telefonu kapattı.
Tamam.Bu iş bitmişti.Adamın içi içini yiyordu şimdi.Neden tongaya düştü?Bu kadını neden bu kadar anlamakta zorlanıyordu?Ama bunu neden yaptığını er geç öğrenecekti.
Hafta sonunun bitmesini dört gözle bekledi.İş çıkışı gidip biraz alkol aldı.Daha doğrusu buna ihtiyacı vardı.Kadının işyeri yakınına geldi.Ağustos ayının verdiği bunaltıcı sıcak bir yandan,dudakları boyuna kuruyordu.Telefon kulübesine geldi.Jetonu atıp kadının açmasını bekledi.Buram buram ter içersindeydi.Keşke alkol almasaydı.Kadınlar gündüz alkol alan erkeği sevmezlerdi.Adam bunu bildiği halde şiddetle ihtiyaç duyduğundan duygularına hakim olamamıştı.Kadın telefona çıktığında ona en ufak güzel söz dahi söylemeden bugün buluşmak istediğini söyledi.Kadının yanıysa her zamanki gibi hayır oldu.Adam ısrar etmedi.Artık bu iş bitmişti kesin bir şekilde,ama nedenini çözmek istiyordu.Kadının işten çıkmasına henüz yarım saat vardı.Karşı tarafa geçip oradaki gittikleri küçük barda ağır ağır birasını içti.Gözü kadının çıkacağı kapıdaydı sürekli.Kafasındaki düşüncelerden dolayı bunalacak hale gelmişti.Keşke hiç bu kadınla tanışmasaydı.Keşke bırakan kendisi olsaydı da bu denli üstüne düşmeseydi.Kadını davranışlarını tam anlamıyla çözemiyordu.Eğer bittiyse açık açık açık söyleseydi.Ama o bunu yapmıyor,tam onu bırakmaya kararlıyken aniden gelen telefon her şeyi allak bullak ediyordu.
İşten çıkanlar dağılıyordu.Adam hesabı verip bardan dışarı çıktı.Kuytu bir yerde onu izlemeye çalıştı.Kadın az sonra kapıdan çıktı.Adamın kalbi başladı atmaya.Seviyordu onu.Elinde değildi işte.Kadının yüzünde bir sevinç belirdi birden.Evet ya.Kadın tüm yaptıklarından,adama çektirdiklerinden pişmanlık duymuştu belli.Adamın adımları ona doğru atarken birden durdu.Kadın az ötede kendisini bekleyen kendisi gibi uzun boylu şık giyimli bir adama doğru ilerlediğini gördü.Dünyası başına yıkıldı.Hemen kendini kadın görmesin diye geri çekti.Bu hareketi aniden kendisi de nasıl yaptı bilemedi.Herhalde erkeklik onurundan.Adam,hızlı adımlarla oradan uzaklaştı ve kadını da bir kez aramadı ömrü boyunca.
Metin İmer/İzmir-25 Mart 2007