- 9947 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Çanakkale Gelibolu''da askerlik yapan bir kişinin anlattığı inanılmaz olayın hikayesi şu:
Çanakkale Gelibolu’’da askerlik yapan bir kişinin anlattığı inanılmaz olayın hikayesi şu:
Askerlerden biri gece 2-4 nöbetine çıkıyor. Nöbet sırasında yaşlı,bembeyaz elbiseli bir teyze askere yaklaşır ve oğlum sen git temizlen ben senin yerine nöbet tutarım zamana kadar diyor ve silahı alıp askerin yerinde duruyor.Uykusuzluk ve yorgunluğun da etkisiyle önce birşey farketmeyen asker koğuşa geldiğinde birden aklına geliyor o yaşlı teyze buraya nasıl geldi nerden geldi gibi...Sonra bu olayı yanındaki koğuş arkadaşına da anlattıktan sonra yıkanmak için banyoya gidiyor.Bu sırada askerin nöbetinde olup olmadığını kontrol etmek için bölük komutanı kontrole gidiyor,ama askeri yerinde göremiyor,daha da yaklaşınca silahın yerden yüksekte tutulur bir vaziyette görüyor başka birşey görmüyor,silahı almaya çalışıyor,yapamıyor,gücü etmiyor birkaç denemeden sonra silahını çıkarıyor ve tüfeğe doğru 2 el ateş ediyor,tüfek yere düşüyor.Sonra sinirle o askerin bulunmasını istiyor koğuşta bulunamayan asker kısa bir süre sonra banyoda karnına 2 kurşun yarası olarak ölü bulunuyor.
(Tamamen gerçek ve uzun süre konuşulan bir hikaye)
YORUMLAR
Zannımca, askerin görev yerini terk edip etmeyeceği ya da bunun askerlik şiarına uygun olmamasından ziyade metafizik karakterde bir boyut var burada
Kumandan askerin yerinde kimseyi görmüyor, yalnızca havada bir tüfek, ne kadar zorlasa da alamıyor, silahı çekip havaya kurşun sıkması kendi başına mantıksız görünsede biz düz şekliyle anlatıma bağlı kalalım bir an için, tüfeğin olduğu noktaya ateş edince nöbetçi subay tüfek yere düşüyor, bu kez banyoya giden asker karnında kurşun yarası ölü bulunuyor
Farklı bir durum olsada ünlü romancımız Peyami Safa ile ilgili anlatılan bir olay geldi aklıma
Anlatan bir dönemin psikiyatristlerinden Ayhan Songar
Peyami Safa merhum para psikolojiyle çok yakından ilgilenen bir yazarımız aynı zamanda, bir oğlu var, askerde vefat ediyor
Bu acı haberi kendisine vermek o zamanlar genç bir psikiyatrist olan ve aynı zamanda ünlü yazarımızla ailece görüşen Ayhan Songar hocaya düşecektir
Bu gerçekten zor görevi ifa etmek maksadıyla Ayhan hoca Peyami Safa'nın evine gider, içeride otururken haberi iletmek için iç sıkıntısıyla bir fırsat kollarken artık hayatta olmayan evladın piyanosu başlar çalmaya, kendi kendine terennüm eden piyano Peyami Safa'yı irkiltecektir. sen söylemiyorsun ama piyano oğlumun vefatini duyuruyor bana der
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...
levent taner tarafından 7/26/2017 10:56:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Çanakkaleli olmama rağmen böyle bir şeyi hiç duymadım ilk defa yazınızda okuyorum.Tam olarak doğruluğu kanıtlanmadan gerçekten olmuş gibi anlatmak çok doğru gelmedi bana açıkçası.
Bazen insanlar arasında yıllarca anlatılan ve anlatıldıkça da üstüne bir ilave daha yapılan ama aslı gerçeği olmayan rivayetlerden gibi geldi bana.Sakın yanlış anlaşılmasın sözlerim size değil kesinlikle, bu tür şeyleri yoktan var edip gerçekmiş gibi abartıyla anlatarak ilk olarak ortaya çıkmasına neden olanlaradır
Saygılar
Gamzelimm tarafından 7/26/2017 9:22:54 AM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli yazar.
Eğer bizlere '' Bir varmış, bir yokmuş'' Türünden bir şeyler anlatsaydınız masal der geçer giderdim. Ama Çanakkale ve Gelibolu deyince Bir Tarih Öğretmeni olarak ilgimi çekti başlık ve yazıyı okudum.
Yazının sonunda '' Tamamen gerçek ve uzun süre konuşulan bir hikaye '' Demişsiniz ki işte burada çelişki başlıyor.
Herşeyden önce hikayeler hiç bir zaman tamamen gerçek olmaz.
Öte taraftan anlattığınız olay öyle sıradan bir zaman ve sıradan bir mekanda cereyan etmiş bir olay değil. O halde bu anlattığınızın bir kaynağı olmalı. Kim anlatmış bunu. Hangi kaynakta yer almış. Olaya kim ya da kimler şahit olmuş?
Bir diğer husus Türk askeri isterse babası olsun gelen, ona tüfeğini teslim edip banyoya gitmez. Parolayı sorar, komutanı dahi olsa parolayı söylemeyeni alnının ortasından vurur. Hele de savaş zamanında askerlik denen şey öyle şakaya gelecek bir olay değildir.
Kaldı ki Çanakkale Savaşları gibi içecek suyun bile bulunmadığı bir savaşta bir askerin '' Tamam teyze sen burada benim yerime nöbet tut, ben gidip banyo edeyim'' Diyebilmesi ve banyoya gidebilmesi mümkün değildir.
Yani arkadaşım bu yazınızda eleştirilecek o kadar çok husus var ki hepsini yazmaya kalksam roman olur.
Yanlış anlamayın. Ben mucizeye inanan bir insanım ama mucizenin bile bir mantığı olması gerekir. Peki biz bu kıssadan ne hisse çıkarmalıyız? Ben kendi adıma hiç bir hisse çıkartamadım. Bunu farzedelim öğrencilerime anlatmış olsaydım ve '' Bu anlattığımın ana fikri nedir?'' Diye sorsaydım hiç bir anafikir ortaya koyamazlardı. Çünkü bir ana fikri de yok maalesef. Hakikaten sizce bu yazının ana fikri nedir?
Bu arada hemen belirteyim: Bu yazı herhangi bir kitapta geçiyor olsa bile '' Tamamen gerçek'' denemez. hikaye de denemez. Çünkü hikayelerde gerçek olabilme ihtimali vardır. Bu olsa olsa masal kategorisine girer.
Selam ve saygılar.
İlhan Kemal
Öte yandan askerin nöbeti bırakması, hem de bir sivile bırakması, nöbetçiyi kontrole bölük komutanının gitmesi, komutanın aklına geldiği gibi ateş etmesi gibi detaylar anlatının inandırıcılığını törpülüyor.
Peki biz bu kıssadan ne hisse çıkarmalıyız?
Hisse çıkarmalı mıyız? Benim çeşitli sabahlar, evde kimse olmadığı halde "Kemal!" diye seslenen birisi tarafından uykudan uyandırılmamı anlattığımda bir hisse çıkarmak gerekiyor mu? Karar veremedim. Saygılarımla.
külliyen yalan ve uydurma bir hikaye. askerin ismi, künyesi nerede???*** ben çanakkaleliyim. o sizin adına her yerde rastladığınız anafartalar(büyük) köyünden. gelibolu savaşlarının cereyan ettiği,ulu önderin ANAFARTALAR kahramanı olduğu köyden. ne olur böyle hikayelerle çanakkale savaşlarına ve ordumuza gölge düşürmeyelim.