YÜZLEŞME
YÜZLEŞME
İçindeki umut kıvılcımlarıyla araladı kapıyı, ardında kendini nelerin beklediğini bilmeden.Usulcacık süzüldü içeri, epey kalabalıktı, romantik bir melodi yankılanıyordu cafenin loş ortamında.
Yüzünü kaplayan tebessümün ışığıyla karşıladı içerinin serin havasını.Çünkü gözleri anlamını, rengini bulmuş, kendi olmuştu.Gözleri Suna’nın omuzlarından aşağı dökülen , dağınık , kumral saçlarıyla çarpışmıştı.Dingin heyecanı afalladı, dirildi birden ve yeniden kapladı bütün bedenini sinsice.Mutluluk, Suna’nın ışığın yansımaları altında parıldayan, alımlı saçlarını savurduğu bu andaydı.Şimdiydi mutluluk.
Ama ürktü, durakladı bir saniye.Bu kadar kolay mıydı geri dönebilmek- ikisi için de- .Ondan, varlığından yoksun olduğu tüm yaşananların kırılganlığı yüklendi kalbine.Hayır! Onsuz olmuyordu.Hayatı onu, bu kaçınılmaz gerçekliğe çağırmış, durmuştu bir yıl boyunca.Geri dönmüştü işte, yüreğinde ilk günkü tazelikle, bıraktığı yerden başlamak için.Ötesi var mıydı - öğrenmek için-?
İçi kıpırdayarak köşedeki sütunun arkasında oturan Suna’ya seslendi.
-Merhaba...!
Kendisini duyup, merakla ve bir çırpıda dönmesini, gözlerine gözlerinin değmesini bekledi önce.Öyle uzadı ki bu an, sıkıntıdan ellerini ceplerine soktu, ceketini çekiştirip durdu.Kararsız kalmış da sonra bunu altetmiş bir edayla döndü sevdalı olduğu bu narin beden, yüz, gözler, bakışlar, bir yıl önce ruhunu öylece terkettiği sevgili.Büyümüştü gözleri Suna’nın.Şaşkın ve tedirgindi.
Ne anlamalıydı şimdi? Çok özlendiğini mi, tam tersini mi? Yine aşkla gülümsedi bu kalbinin ortasından hiç çıkarmadığı güzelliğe. Geçmiş parlak günlerin , söz verişlerin anısına pişman ve utangaç bir bakış yolladı Suna’ya - Son kez baktığını bilmeden, bir şeylerin çoktan raydan çıktığını hissedemeden.-.Cesaret yoktu bu hüzne yenik gözlerde, yeniden yanyana olmayı göze alacak korkusuzca cesaret, sonsuzca istek ve ölümsüzce sevgi yoktu.Işığı sömüştü gözlerinin.Güvensizlik vardı, baktıkça derinleşen, uzaklaşan,kuyulaşan, birlikte seyrettikleri yıldızlardan yoksun gözlerinde.Yerinden bile kıpırdamamıştıgünlre gecelerce, özlediği, yüreğini gözlediği.
Titriyordu, hayalinde umduğu -aradığı - na, gerçekte bulamadığına.Bunu mu beklemeliydi, acıyı mı sunmuştu tüm tecrübe ettikleri sonunda hayat ona.Döndü arkasını ve dışarı çıktı, yıkık dökük...Belirsizliğin , hayatına sinen mutsuzluğun sebebi hevesleriydi.Ardını düşünmeden yaptıkları, en büyük hevesinden de mahrum bırakmıştı onu.Yarım bıraktıklarını bile tamamlayamıyordu.Yarımlığınıysa asla tamamlayamayacaktı.
CABÜLKA (M. B. AYDIN) 2004+2007
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.