HANIMAĞANIN SANAL ÇİFLİĞİ...
Ülkelerin birinde bir ülke.Şehirlerin birinde bir şehir varmış.
Bu şehir bir deniz kenarıdaymış.Suyu oldukça güzel , havası güzel.
İçinde yaşayan insanlar daha da güzelmiş.
Bu şehirde o kadar güzel meltem rüzgarları esermişki ama insanları hiç incitmezmiş.Bu şehirde yaşayan bir hanımağa varmış.Herkes ona gıptayla bakarmış.Bu hanımağanın o kadar güzel bir köyü bir çiftliği sitesi varmış ki...
Bir bakan, bir daha bakmak zorunda kalırmış.
Her taraf yeşillik,gül gülüstan, bülbüller öter , güvercinler uçar
Çeşit, çeşit kuşlar şarkı söyler. Müziklerin en güzeli çalarmış her gün.
Marabalar dersen yüzlerce...İşçiler dersen yüzlerce...
Hanımağaya karada ölüm yokmuş...Herkes bu yüce hanımağaya selam durur saygıda kusur etmezmiş. Baş eğermiş...
Hanımağanın çifliğini ,köyünü sitesini günde yüzlerce ziyartçi akın akın gelir bakar ziyaret edermiş. Bu çalışkan hanımağayı ve iyi eğitimli işçileri marabaları çok takdir edilirmiş..
Hanımağa köyüne çifliğine sitesine gelenlere akıllı olup sadık ve dürüst
Çalışacaklarına dair bir sözleşme imzalatırmış. işe alacağı marabaların
Boyuna, huyuna, soyuna bakar..sicilini yoklar... ensesini de koklarmış..
Daha önce nerede çalıştın.? İyi sicilin kefilin de var mı? diye de sorarmış.
Çiflikte belli olmasa da çok korkunkuç bir hiyarerşik düzen varmış.
Çiflik çalışanları ne kadar eğitimli olursa olsunlar hanımağaya yaranmak için
Elerinden geleni hatta çok fazlasını yapmak zorunda imişler..
.
YAŞLI BİR MARABA ÇİFLİĞE GELİYOR...
Günlerden bir gün oldukça yaşlı gün görmüş tecrübeli 44 yıldır
Çalmadık kapı çalışmadık çiflik bırakmıyan marabalık yapmış bir işçi
Bu köye bu siteye yani hanımağanın bu güzel çifliğine gelmiş bir tanrı selamı vermiş. Hanımağa bu yaşlı gün görmüş marabayı civar çifliklerde çalıştığı için
Zaten tanıyormuş.
-- Hoş geldin buyur, buyur demiş.
Sonrda kal köyümde
--Bu çiflik benim, bu bulutlar benim, bu yüce dağlar benim demiş.
--Yıldızlarım ne parlak güneşim aydınlık, buradan daha güzel yer yok demiş.
-- Çifliğimdeki aş, ekmek bitme bilmez.Çifliğim geniş ve düz.
--İnsanlarımı sorarsan çok iyi eğitimli çalışkan ve bana çok sadık
--Ben çok güçlüyüm...
--Otur hele bir yol dinlen hoş geldin. Zaten civar köylerde çifliklerde çalıştığın için
Uzaktan da olsa ben seni tanıyordum demiş..
--Senin çalışman metin, iyiliğin şefkat ve sevgi dolu yüreğin herkesce biliniyordu.
Ne iyi ettin de geldin demiş...
YAŞLI MARABA SEVİNİP HEMEN İŞE BAŞLIYOR..
Yaşlı maraba çok sevinir . hanımağa tarafından hoş karşılandığı için..
Hele bir kaşık sıcak çorba buldum karın tokluğuna da çalışırım demiş...
-- Saygıda kusur etmem hanımağam demiş.
--Hanımağa artık buralar benim köyüm iyi çalışta..görelim. Diğer marabalarım ve işçilerime örnek ol. sen hayli yaşlı ve duyduğuma göre de çok deneyimin
Sahibi bir maraba çiflik işçisiymişsin hadi sıva kolları demiş..
Hanımağa çiflikte çalışan bu yaşlı marabanın iki dil bildiğini iki ünüversite bitirdiğini başarılı çalışmalarından dolayı istanbul valisi tarafından törenle hizmet şeref belgesi verildiğini bile hala bilmiyormuş..
Gün görmüş yaşlı maraba hanımağaya saygı ile başını eğip, olur
Ben üzerime düşen görevi en güzel şekilde yaparım bu işlerde 44 yıl deneyimim var halen çalışıyorum bu çiflik işlerinde çok iyi anlarım özverili çalışırım demiş.
ÇİFLİKTE ÇALIŞMA BAŞLIYOR...
Yaşlı maraba daha gün doğmadan çiflikte özveri ile çalışmaya başlamış.
Gülleri budamış, çiçek tohumları ekmiş fesleğenler, küpe çiçekleri mor zambaklar
Neler ekip neler yetiştirmememiş ki Köye gelenler önce bu yaşlı iyi eğitim almış
Marabanın gülerine çiçeklerine bakmadan gönül vermeden geçemezmiş.
TRYANDAFİL denen otuz yapraklı bir gül dikmiş ki çifliğe bu ilahi açan
Cennet kokuları saçan bir gülmüş. Bu gülün kokusu güzelliği ta! uzaklardan farkedilirmiş..Bu gülün aşılamasını budamasını o yaşlı maraba bilirmiş yalnız...
Çünkü bu tılısımlı gülü maraba kendi köyünden fidesini getirerek
Hanımağanın sitesine çifliğine koymuş... Hanımağanın çiftliği gittikçe güzelleşiyormuş... Bu yaşlı maraba diğer usta işçileri hep bu köye site ye çağırıyormuş.Gelin, gelin de bakın bu sitede bu köyde ne güzel güller açtı.
Neler, neler yaptık gelin de görün diyormuş..
İLK KISKANÇLIK BAŞLIYOR...
Bu güzellik çok uzun sürmemiş. Bu yaşlı marabayı diğer işçilerden
bazıları çok kıskanıyormuş. hata hanımağanın köyününü sitesini emenet ettiği kuzeni başyardımcı bile kıskanmış.
Hanımağa birgün başyardımcısını ikaz etmek zorunda kalmış..
---Sakın ola ki bu işinini iyi bilen çifliğimizi güllerle, çiçeklerle donatan bu yaşlı gün görmüş marabamı işçimi üzmeyin diye de kesin emir vermiş.
Baş yardımcı buna çok sinirlenmiş ama sesinide hanımağaya karşı çıkaramamış
--İçinden dur baklım elbet bir gün ben seni bir punduna düşünür bu çiflikten kovarım bu işler benim elimde diye düşünüyormuş..
Hanımağa kahyasına başyardımcısına bu yadımcı hanımağanın akrabası zaten bu niyetini sezmiş olmalı ki ona şöyle demiş...
--Aman dikkat edin bunu hemen kovmamız zor olacak. bu marabayı kovarsak çiflik başımıza yıkılır... Marabanın köyünden sitemize getirip diktiği TRYANDAFİL
Gülleri de solar. Sitemize eskisi kadar pek uğrayan olmaz demiş
KISKANÇLIKLAR DEVAM EDİYOR...
Evet tüm marabalar bütün hızıyla çalışıyormuş çiflik güzeleştikçe güzeleşiyormuş. Tüm gelen ziyaret eden konuklar çifliğe hayran kalıyormuş.
Dedik ya çiflikteki köydeki marablar hep iyi eğitimli hanımağaya sadık kimselermiş.
Çiflikte işe başlamdan önce sonrada hanımağaya en az günde on defa canım cicim
Yıldızım, güneşim sensiz hayat omaz..demeliyimiş
Hanımağanın köyü bir deniz sahilinde olduğundan hanımağa meltem sözcüğünü çok sevdiğinden iltifat ederken tatlı esen meltemim rüzgarım havam demek gelenek gibi bir şeymiş.
Yaşlı maraba pek bunları beceremiyormuş. ama işinede sadık bir şekilde devam ediyormuş.Gülleri buduyor toprağı kazıyor. her yeri gül gülüstana çevirmeye devam ediyormuş.
İŞTE O KARA GÜN GELDİ...
Yaşlı marabanın bu güzel çalışmalarını kısakanan başka bir maraba kendi ikinci plana düştüğü için Hanımağaya tekrar şikayette bulunuyor. özellikle önce yardımcı kahya kuzene site yöneticisine sonrada hanımağaya.Şöyle diyor.
Dalları kırdı, suları bulandırdı . bulutları eliyle tuttu.Güneş ışığını da hapsetti
kuzuları, atları sık sık ürkütüyor. bu yaşlı marabayı artık kovsak çok yerinde bir karar olacak diyor..
Öteden beri yaşlı marabaya kin güdüp bir türlü gerçekleştiremiyen başyardımcı
Site kahyası kuzen kıs, kıs, gülüyor...
Tamam diyor işte fırsat doğdu artık bu yaşlı marabayı biran önce kovmamız gerekiyor. Kovalım da Bağdat`a kadar yolu var gitsin.İsterse Malatya`ya kendi köyüne gitsin diyorlar...
Hanımağa etmeyin eylemeyin biz bunu kovarsak dünyayı başımıza yıkar dediysede
Ne kahyasına nede hanımağadan sonra birci plana çıkıp iltifat bekliyen bu azgın şikayetçiye bir türlü söz anlatamıyor...
FERMAN HANIMAĞANIN DAĞLAR BİZİMDİR.
Ama yaşlı maraba bu köyde uzun yıllar çalıştığı için kovulsada yine sitede Sevenleri varmış. Onlar günlük haberleri kuşun kandıyla yaşlı marabaya ulaştırmış.
Onlar ulaştıra dursun..bu çabalar hep boşa gitmiş Yaşlı gün görmüş maraba
Soğuk bir kış günde bunca hizmet ve emekleri hiçe sayılarak kovulmuş.
Pılısını pırtısını toplasın çabuk gitsin diye hanımağa dan yüce bir buyruk ferman çıkmış. Yaşlı maraba suçum ne.?
Bunca emek verdim Gül gülüstan diktim. Bunca emeğim köydeki dostlarım ne olacak dediyse de dinliyen kim? Git derdini Marko PAŞAYA ANLAT...
Çiflikte bizim, Köyde bizim sen üç yıl çalışmışın ne yazar beş yıl çalışmışsın ne yazar.Hanımağa gürlemiş...
--Çifliğimin sitemin kapıları o saygısız bana canım cicim demeyi bilmiyen meltem rüzgarların tatlı esintisinden hiç söz edemiyen kaba çok kaba Malatya`dan gelen bu dağ adamına kapansın demiş...sadık uşaklar ve başyardımcı kuzen bu fırsatı zaten bekliyorlarmış. Sevinmişler... Yaşlı marabayı hizmetlerini bunca özverli çalımalarını hiçe sayarak bir kış günde aç sususuz çıplak sokağa atmışlar..
YAŞLI MARABA NEREYE GİDECEK..
Yaşlı marabanın Torsları`n eteğinde tanıdığı bir köy varmış bu köyün
Adı: SAİMBEYLİ imiş geçekten burda adına ününe uygun nice güzel beyler hanımlar cennet hatunları yaşarmış..Sular temiz akar,çiçekleri mis kokarmış tüm insanları da kul hakkını gözetirmiş...İnsanları çok iyi yürekli çok saygılıymış.
birliği beraberliği seven bir beyleri varmış. canım, cicim sözleri en hoşlanmdığı sözcüklermiş. hep birlikte rahmet var dermiş.
Yaşlı maraba üzgün ve yorgun vaziyete bu köye gelmiş.. bu köyde çok Büyük ve güzel bir köymüş.tabi güzelikleri kirazı Obruk şellalesi çok ünlüymüş
Yaşlı maraba bu başına gelenleri bu iyi yüreki insanlara dilinin döndüğünce anlatmaya çalışmış ama bu haksız davranışı bir türlü kabul edemiyormuş..
Herkes hanımağaya içten, içten çok kızıyormuş ama kimse açıktan bir şey söyleyemiyormuş...Yaşlı marabada bu olup bitenlere çok üzülmüş.
Ağlıyormuş ama gözyaşlarını kimseye göstermek istemiyormuş
OCAKBEY...
__________________
Arif Ocakçı-Ocakbey
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.