- 903 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
DEHŞETE DÜŞTÜM
Evet, Sevgili Dostlar, bugün sizinle aklıma geldikçe beni dehşete düşüren bir olayı paylaşmak istiyorum.
Bu Eğitim Yılı başı, Eğitim Yılına yeni umutlarla, yeni heyecanlarla başlıyoruz derken, yeni kaydolan öğrencilerden birinin öğrencilikle alakası olmayan davranışları dikkatimi çekti.Kendisiyle ruhuna hitap etmeye çalışarak yaptığım konuşmalar da karşılıksız kalınca Velisiyle görüşmek istedim ve öğrenciye, "En kısa zamanda Velisiyle görüşmek istediğimi söyledim."
Velisi, birkaç gün sonra tam Okul çıkışında oğlunu almaya gelmişti.Ayaküstü konuşmak durumunda kaldık.Annesine durumu anlatınca;
"Biliyorum, Hocanım ama, ne yapacağımı bilemiyorum.Düzelmesi için hep birlikte birşeyler yapalım.", dedi.
"Neler yapabiliriz acaba? ", diye konuşmaya başlayınca herşey çorap söküğü gibi arka arkaya ortaya çıkmaya başladı.
Çocuğun anne-babası ayrıydı ve çocuk bebekliğinden beri baba yüzü görmemişti.Bir erkek çocuk olarak babayı ve onun sağlıklı gelişimi için çok çok önemli olan bir erkek modelin nasıl birşey olduğunu ne yazık ki bilmiyordu.
"Hah işte!", deyip de tam da annenin sözlerinin arasına girip de düşüncelerimi söylemeye kalkışırken annenin sözlerine devam etmesinden daha söylemek istediği önemli şeyler olduğunu farkettim.Ve konuşmaktan vazgeçip dinlemeye devam ettim.
On dört yıl önce yani, öğrencim henüz bebekken, o zaman beş yaşında olan ağbisi kaçırılmış, günlerce rehin tutulmuş... Kaçıran kim mi? Kaçıran babasının kısa süreli gönül ilişkisi yaşadığı ve sonra da kendince ayrılmayı uygun gördüğü kısa süreli Sevgilisi...
Evet, babasının kısa süreli gönül ilişkisi içine girdiği bu Sevgili, bu ayrılığı kendinhe yedirememiş ve adamı cezalandırmak için henüz beş yaşnıdaki herşeyden habersiz masum yavrucağı kaçırma yoluna başvurmuştu.Kaçırdığı çocuğu günlerce rehin tutmuş ve bu yöntemle babayı dize getirmeye çalışmıştı.Bu yöntemle, babayı dize getiremeyince tahmin edin ne yapmıştı.
Aman Allah’ım! Olamaz ! Bunu yazmak, anlatmak bile havsalamı zorluyor.Evlerden ırak olsun, düşman başına vermesin, Yarabbim !
Ve çocuk ne yazık ki sizlere ömür... Kadın hiç düşünmeden, (Hoş hiç düşünmeden sözü o kadar saçma kaldı ki burda... Böyle bir insanda düşünce yetisi gibi birşey kesinlikle olamaz!) bu masum yavrucağı öldürüyor.
Kesinlikle yanlış okumadınız.Böyle haberleri hep gazetelerde okuruz da geriden geriye insan okuyunca mutlaka üzülüyor ama, yine de "Geriden geriye davulun sesi hoş gelirmiş!", misali oluyor.Bu sözleri duyduğum anda ise orda kalakaldım.Nutkum tutuldu, söyleyecek söz bulamadım.Ne denebilirdi ki bu durumda... Adam farkında olmadan yuvasının tabanına fitili kendi elleriyle koymuştu.Hem de öyle bir fitil ki öyle böyle değil...
Sonuç en vahim bir şekilde, telafisi asla mümkün olamayacak bir şekilde ortaya çıkmıştı.
Bunun üzerine anne, henüz öğrencim bir bebekken boşanma davası açmış, bu olayı doğal olarak atlatamamış, uzunca bir süre psikolojik tedavi görmüştü.Ama, anlatırken ki haline bakılırsa hala da etkisinden kurtulamamıştı, ölene kadar da kurtulabilecek gibi görünmüyordu.Kimin başına gelirdi de böyle birşey, etkisinden kurtulabilirdi, bu mümkün müydü ? Bence asla, böyle birşey mümkün olamazdı.
Tam da anneye;"Babasıyla görüşmediği için bu tür sorunlar olabilir, görüşse iyi olur !", diyecektim ki aman aman... Böyle bir öneri bütün bu yaşadıklarından sonra bir anneye nasıl yapılabilir.Acılarıyla dalga geçmek gibi, gaile almamak, küçümsemek gibi...
Tabi ki böyle bir öneride bulunmadım.Kadın, bir kadının ve bir annenin yaşayabileceği herşeyi yaşamış, aldatılmış (Ki aldatılmak bu olayın yanında oldukça sıradan ve alışılmış görünüyor!"), çocuğu kaçırılmış, günlerce rehin tutulmuş ve veee sonunda !!!....
Kaçırılma olayı ve rehin tutulduğu günler bile korku filmlerini aratmayacak nitelikte iken, bu kez dehşet filmi sahneye konmuş hem de en gerçekçisinden !...
İşte bu olay her aklıma geldiğinde, (Hemen hemen hergün bu öğrenciyi görme ihtimalimi göz önünde bulundurursak bu olayın aklıma gelmeleri oldukça sık oluyor.) ciddi anlamda dehşete düşüyorum."
"Ya O annenin yerinde ben olsaydım, ne yapardım?", diye düşünmek bile istemiyorum.(Allah’ım Esirge, Yarabbim!)
Allah böyle bir acıyı kimseye tattırmasın, düşmanıma bile...
Bu olayı aktarıp aktarmama konusunda aslında epeyce düşündüm bir Velimin benimle paylaştığı özelini burda aktarmak ne kadar doğru ya da ne kadar yanlış olur diye düşündüm.Defalarca yazmaya karar vermeme rağmen hep vazgeçtim.
Ama, daha sonra düşündüm ki bu tür olayların dile getirilmesi gerekiyor.Dile getirilip anne-babaların uyarılması ve ders alınması gerekiyor.Bu tür durumlara karşı uyanık olunması gerekiyor ki iş işten geçtikten sonra kaç cana mal olduktan sonra ah vah etmenin anlamı kalmıyor.
Bu tür olayların yaşanmaması dileklerimle,
Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla...
Perihan METİN