Rüzgârın fısıltısı I
Sevgi tohumlarının nadasa bırakılmış olan tarlaya ekilmiş olduğundan habersiz, yazma çabaları içinde sürükleniyordu. Gerçekte hiç olmadığı kadar yalnızdı ve bu yalnızlığın kısa zaman içerisinde kendisine ne gibi zararlar verebileceğini düşündükçe; uykuları kaçıyor, gördüğü her limana demir atma istediğinden kendisini alamıyordu.
“Böyle olacağını bilmiyordum. Kime yaslansam, sanki bir ömür akıyordu gözlerinden.” Dedi.
Arkadaşı, “suç senin değil. Sen dünyayı hep böyle düşledin. Ama dünya senin düşlediğinin ötesinde karşına beklenmedik gerçekleri çıkarttı. Sen, hiçbir zaman, bir yerlerde sesinin duyulabileceği, seslerini duyabileceğin, tanıdık melodiler çalan birileri olmalıdır, düşüncesini yenemedin.” diye cevap verdi.
“Böyle olsun istememiştim. Düşünsene: hayatın bizi sürüklediği bir nehirde; gövdesinden kopmuş bir dal parçasıyız. Nereye, ne kadar sürükleneceğimize nehir karar veriyor. Aniden senfoni başlıyor ve rüzgâr varış sürecini belirliyor. Bu yolculukta biz, birer oyuncuyuz ve rolümüzü layıkıyla yapma gayretine düşüyoruz. Söyler misin: burada yanlış olan nedir, nerede hata yaptım? “
Arkadaşı bir süre düşündü:
“Belki de bunun adına hata demek yanlış olur. Sen karmaşık düşüncelerin yolculuğunda derinliklere daldın, durdun. Bu yolda: içine girdiğin zorlukları, içinde kaybolduğun anları yazıya dökerek; yazmanın gücüne sığındın. Belki de sorun: yitirdiğine inandığın bir kimlik arayışının içinde kaybolmandı.” Dedi.
Bir an ikisi de odaya dolan sessizliği içine çekti. Sonra rüzgârın pencereden içeri giren sesinin eşliğinde karşılıklı kısa bakışmalarla birbirlerini süzdüler.
Birden, “Bu gece beynimde sesler, karmakarışık, anlamsızlık dans ediyor, bir kaosun içinde ” dedi.
Bir yandan anlamsız sözler söylüyor, bir yandan da kafasını toparlamaya çalışıyordu.
Arkadaşı, içine düştüğü bu durumun onu daha fazla yıpratmaması için, “kendini bu kadar sıkma, rahat ol. Önünde uzun bir hayat var: yeni yüzler, yeni yerler göreceksin. Bir zaman gelecek: bugünlerini düşündükçe belki de gülüp geçeceksin.
Hepimiz, hayatın içinde zaman zaman hata yapıyoruz. Belki de doğruları bu hatalar sayesinde görüyoruz. Bütün bunlara rağmen önemli olan kendimizi kaybetmemeyi öğrenmemizdir. Yaşama karşı iyi bir duruş sergileyebilmemizdir.” Dedi.
Sustular, yine derin düşüncelerin içine kapanıp, öylece kaldılar.
“Sesler çizildi gecenin içine,
suskunluk nöbetini tuttu zamanın…”
Aytekin Orhan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.