- 926 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AT VE SAHİBİ
AT VE SAHİBİ
Dede torununa anlatıyor
Sevgili oğlum
Bir zamanlar bir at ve sahibi varmış.
Adam atını her gün tımarlar, bütün zamanını onun beslenmesi ve bakımı ile geçirirmiş. Atına binmeye hiç kıyamaz, yorulmasından terlemesinden ve hastalanmasından ödü koparmış.
Bir gün hacca gitmeye karar vermiş. Atıyla birlikte yola çıkmış. Eh demiş atına seni besledim büyüttüm bu yolculukta bana yardımcı olacak beni sırtında taşıyacaksın demiş ve atının üzerine kurulmuş. Yüke alışkın olmayan at biraz serkeşlik etmiş ama sonunda iradesini sahibine teslim etmiş. Bir kaç kilometre dörtnala koşturmuş. Atının kan ter içinde kaldığını görünce dinlendirmek için hemen inmiş başlamış beslemeye ve tımar etmeye. Bir taraftanda kendi kendine kızıyormuş, ben ne yaptım böyle dünyada eşi benzeri olmayan bir atın sahibiyim, onu mahvettim. Keşke hiç binmeseydim nasıl elim vardı diye de söyleniyormuş.
Artık atına binmemeye yemin etmiş, almış yedeğine başlamış yayan yürümeye nasıl olsa zamanım çok zamanında hacca yetişirim diye düşünmüş. Bir müddet sonra buna da gönlü razı olmamış. Atına seyis aramış, onu beğenmemiş değiştirmiş biri yeterli gelmemiş iki seyis tutmuş, hastalanır diye atının hizmetine veterinerler koşturmuş, iki gün yol alsa bir hafta atının bakımı ve tedavisiyle vakit geçirmiş, yeşillikler aramış otlasın deye düz yollar aramış ayağına taş vurmasın diye.
Geriden gelen hac yolcuları kafile kafile geçmişler menzile doğru. Onu görenler uyarmışlar,
—Atınla bu kadar zaman geçirme hac mevsimine az kaldı. Bin üstüne koştur diye.
O ise bu uyarılara kulak kapamış. Böyle bir atım olduğunu çekemiyorsunuz diye söylenmiş.
Atına olan muhabbeti daha da artmış bu süre içersinde. Atın ona hizmet etmesi gerekirken o tamamen kendini atının hizmetine vermiş.
Hac zamanı gelmiş adamcağız daha yolun başındaymış. Son bir gayrete gelecek olmuş atlamış atına ama yine eli varmamış hemen inmiş.
Birkaç gün daha böyle geçmiş…
Derken atı hastalanmış veterinerleri ,seyisleri koşturmuş. Tedavi etsinler diye. Kendini suçlamış, neden bu yolculuğa çıktım diye. Atının tedavisi günlerce sürmüş ama bir sonuç alınamamış ve at ölmüş.
-E oğul tanıdın mı atı ve sahibini?
-Pek değil dedecim
-Oğul, at bedenimizdir,sahib ise akıl.Eğer akıl bedeni doğru kullanabilseydi menzile varacaktı.Ancak akıl kendini bedenin zannetti ,hem kendini mahfetti hem bedenini.Beden aklın sahibi değil,akıl bedenin sahibi olması lazım.Akıl bedene değil,bedenin akla hizmet etmesi lazım.
Yazarın notu;
Hayat yolunda bedenimiz bizi mi yoksa biz bedenenimizi mi taşıyacağız? Bütün amacımız bedenimizi beslemek onunla ilgilenmek mi? İnsana akıl bunun için mi verilmiş? İnsanın dışındaki varlıklar bedeni ihtiyaçlarını karşılamak için akla ihtiyaç duyuyorlar mı?
Yoksa akıl başka bir şey için verilmiş olmasın?
Emre Doğru
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.