- 741 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KAVGALARIM - 2
Kavgalarım-1 adlı öykümde,çocukluğumda babam tarafından çocuklarla kavga etmemin ya-
saklandığını,bu yüzden de bol bol dayak yediğimi anlatmıştım.Ta ki ,Satılmış Amca’nın oğlu Ömer’in kolunu iki yerinden kırıncaya kadar..
İlk kavgamdı o.Ezilmişliğime,pısırıklığa tutsak edilişime ilk isyanım,ilk patlayışımdı.
Kendime olan güvenimi,o kavgadan sonra kazandım.Ev olarak kullandığımız kahvede gün-
lerce tahtalara yumruk attım,boks çalıştım.Sonunda eli çok ağır biri oldum ve kimseden korkmamaya başladım.
Öyle biri oldum ki,biri çatsa da dövüşsem diye beklemeye başladım.Ama asla ,haksız yere kimseye çatmaya niyetim olmadı.Hatta sustalı tipinde bir de bıçak taşımaya başladım.
’Maça’ lakaplı Sinemacı İsmail Ağbi Şeyhli köyündeki evinin bahçesini tam bir yazlık sinema haline dönüştürmüştü.Etrafını birketten yüksek duvarlarla örtmüş,tam karşıya da beyaz badanalı sinema perdesi yapmıştı.Ben de haftanın bir-iki gününde kendi makinemle,ona belli bir kira ödeyerek bu bahçede film oynatıyordum.
Güzel bir aile filmiydi,o akşam oynattığım.Kadınlar-kızlar,erkekler-çocuklar doluşmuştu.Gi-
rişte kapı olmasına rağmen,seyyarlığın verdiği alışkanlıkla,yine film oynarken insanlardan
oturdukları yerden para toplamaya başladım.Büyükler bir lira,çocuklar elli kuruş..
Bolu’lu Pehlivan İsmail lakaplı,gerçekten iri yapılı,kilolu,otuzlu yaşlarda bir müşteri.Yanı-
na geldim,para bekliyorum.Elli kuruş uzattı.
- Ağbi bir lira,dedim.
- Tamam tamam,dedi,umarsızca..
-Ağbi,sinema bir lira,dedim tekrar ısrarla.
-Al git ulan,döverim yoksa,demesin mi !
Galiba yeni bir kavganın sırası gelmişti..Bunu sindirmem,hele o günlerde mümkün değildi.
16-17 yaşlarındaydım.Ve o yaşıma kadar bir kişiyi haklamıştım.O da yediğim dayakların karşılığı değildi.
Avucumdaki bozuk paraları bırakmak için sinema makinemin yanına gittim.Herkes filme dalmıştı.Pehlivan İsmail de öyle.Yaptığı kabalık hiç umurunda olmamıştı.Başına gelecekler-
den de haberi yoktu.Kaptırmış kendini,film seyerdiyordu.Unuttuğu bir şey vardı.O güze-
lim film keyfinin bedelini yarım ödemişti.
Kararlı bir şekilde yaklaştım.Yumruğumu sıkıp ağzına nişanladım.Balyoz gibi patlattım.Ve
hemen makinemin yanına dönüp bıçağımı elime aldım.
Bir anda neye uğradığını şaşırdı,koskoca Pehlivan İsmail..Ağzı-burnu kan olmuştu.
Sinema karıştı.Pehlivan yerinden kalkıp bana saldırmak istedi.Yaklaşabilse elimdeki bıça-
ğı vurabilirdim.Yoksa o beni fena halde tuş ederdi,parçalardı.Ama ben artık dayak yeme-
meye kararlıydım.
Tuttular Pehlivan İsmail’i de beni de.Elimdeki bıçağı Maça İsmail Ağbi aldı.Pehlivan ağzında-
ki kanları silerek yerine oturup,elli kuruşun üzerine bir avuç kanla bedelini ödediği film
keyfine devam etti.Tabii benden almaya karar verdiği intikamın yeminlerini ederek.
Çok bekledim ama asla bana bir daha çatmaya cesaret edemedi,Pehlivan İsmail.
Kavga etmek,adam dövmek,vurmak asla marifet değil.Ama insanlar kendilerini savunacak
güce ve cesarete sahip olmak zorundalar.
Saldırı asla ama savunma mutlaka..
Benim özellikle genç kızlara tavsiyem,kendilerini savunacak bir şeyleri mutlaka öğrenmele-
ri.Erkekler için de öyle.İnsan gerektiğinde kişiliğini,hakkını,ırzını,malını,canını ve elbette-
ki vatanını koruyabilecek güce sahip olmalıdır.
Yalnız bu güç asla başkalarını ezmek için kullanılmamalıdır.
Hayatta bir kaç sayılı kavgam oldu.Hepsi de vukuatlı cinsten.Çocukluğum hariç,hiç bir
kavgada da dayak yemedim.Biraz da şans mıdır nedir ; en kötü dönemlerde karakola-hap-
se düştüm ama oralarda da ne dayak ne işkence görmedim.
Size anlatacak bir kaç vukuatım daha var.Kısmet olursa bu sayfalarda yazarım yine.
Saygılar/sevgiler.
Fikret TEZAL