Masumiyet...
Buğulu bir ses,gözüme baygın bakışlarla bakılıp söylenen bir dolu kederli parça ve benim dalıp gittiğim bir uzun karanlık yol...
Bunlar Yaren (Berk) den bana sermaye kalanlar.Yaren’in kim olduğuna gelince çalıştığım pavyonda şarkı söyleyen solist kız.Solist dediysem öyle ışıl ışıl gazinoların yanıp sönen renkli ışıkları altında onlardan daha parlak bir ışık huzmesini andıran solistlerden değil aksine yeteri kadar renkli ışıkların bile olmadığı ili metrekarelik bir alanda sahne alan benim gibi basit bir çalışan hepsi bu.
Pavyonun hatta bulunduğumuz şehrin dışında onu bekleyen birinin olduğunu ne yazık ki çok geç öğrendim,oğlu...
Yaren’i kaldığı otele bırakırken sarhoş bir kafayla bana sövüp sayarken,ağlayıp sarılırken söylemişti bunu.Ezildim,biri vücudumdaki tüm damarları kerpetenle çekiyomuş gibi acı çektim.Bir-iki söz daha duymak istemediğimden otel kapısından geri döndüm.Gecenin karanlığı sabahı getirememekle birlikte çektiğim ızdırabı katladıkça katladı.
Gündüz işe birkaç saat erken geldi,acıyarak yüzüne baktım.Anladı:
"-Bak güzelim" dedi. "Bana değil kendine acımaya başlasan daha iyi olucak.Bu ortam çabuk cezbeder senin gibi toy delikanlıları,girmek istersin herhangi birmizin koynuna,girince de zincirlenir kurtaramazsın kendini o an kölemiz olursun.Artık dünyayı kendi gerçek gözünle değil bizim renkli ve yalan gözlerimizle görürsün,koparsın asıl yaşamdan,gündüzün aydınlatıcı yüzünü değil,gecenin ürkütücü karanlığını yaşayıp durmak istersin.
Olduğum yere çakıldım adeta bu hayat derslerini bana benden 4-5 yaş küçük bir kız çocuğu veriyor.Asıl şaştığım ise kızın içimi okumasıydı,neden sonra sözü dün geceye getirdi:
-Ağzımı bozdum mu?
-Biraz diye kısa bir yanıt verdim.
-Kusura bakma dedi.Henüz 1,5 yaşında olan oğlum aklıma gelince isyan edip ağzımı bozmadan duramıyorum.
"-Düşün ulan düşün" dedi. "Daha 1,5 yaşında olan oğlum senin gibi kaç tane oruspuçocuğunun eme eme bitiremediği şu göğüslere dokunamadı bile,minicik bir çocuğa hem de kendi öz çocuğuma şu göğüsleri ana memesi yapıp emzirtemedim."
Payıma düşen o küfürü de alıp sustum o ise sarsıla sarsıla ağladı dakikalarca.Bir uzun sessizlikten sonra program saati yaklaştığından:
-Yaren saatin geliyor.İstersen yüzüne biraz su çalıp şu kulis denen boktan yerde hazırlanmaya başla
Durgun baktı bir süre daha,sonra:
-Ulan oğlum sana küfredip durduğuma bakma,burdaki oruspuçocuklarının alayını senin tırnağına değişmem deyip kulise gitti.
Sevindim mi bilmiyorum ama kederlendim biraz.Hazırlanıp çıktığında ise ona tapmaya hazır biri olduğumu gösterircesine bakıp bakıp kendimden geçtim.Okuduğu her kederli şarkı da o baygın bakışlar hep bana dönüktü,kimseyi değil sadece bana okuyordu eserlerini.Ben de duran telefonunun çalmasıyla irkildim biraz.Telefondaki ses çocuğunun bakıcılığını üstlenen üvey ninesiydi.Çocuğun çok hasta olduğunu ilk otobüse atlayıp derhal eve gelmesi gerektiğini söylüyordu.
Programdan sonra olan-biteni anlattım,hazırlanıp çıkacakken patron dikildi karşısına,saati dolmadan pavyondan çıkmanın olanaksızlığını anlatıyordu.O haliyle bile sahte gülüşü iliştirip yüzüne ortalıkta dolaştı.İş bitimi ödenmeyen yevmiyelerle pavyondan çıkarken patronla atıştılar bu atışma Yaren’in işi bırakması patronunda onu tehdit etmesine kadar vardı.Onu otele bıraktığımda saat 02:00’yi buluyordu eve dönecekken:
-Bu gece benimle kalır mısın? Çok korkuyorum dedi.
O gece onunla kaldım,sabah eve dönmesi için bilet almamı istedi,parası olmadığı ve yardım da kabul etmediğinden satmam için telefonunu verdi.Aşağı indiğimde telefondaki sim kartını çıkarmayı unuttuğunu görünce geri vermek üzere yukarı çıkacakken telefon kötü haberi sezmişçesine acı acı çalıp durdu.Cevap verdiğimde karşımdaki ses Yaren’in gelmesine gerek kalmadığını çünkü çocuğun 04:40 da öldüğünü söylüyordu.Sendeledim,elimin takadı kesilip telefon elimden düştü,dizlerim beni taşıyamayınca da yere yığıldım.
Otel görevlilerinden birkaç kişinin yardımıyla yerden alınıp yüzüme kolonya çalınıp koltuğa oturtuldum.Bu haberi nasıl verebilirim diye düşüne düşüne otelden dışarı attım kendimi.
Önce kötü haberi veren telefonu yere vurup parçaladım,sonra söylemeye dilimin varmadığı bu haberi ilk ağızdan duymasının daha doğru olduğunu düşünerek biletini kestim.Yarı dalgın yarı uyanık halimla otele geldim.Otel önündeki insan kalabalığını görünce şaşıp kaldım.Birşeyi anımsamış gibi "Yaren Yaren!" dedim.Hızla koşup kalabalığı böle böle bağırıyordum Yaren!...Yaren!...diye.Vücudunun çeşitli yerlerine oniki el ateş edilerek delik deişk etmişler.Gözlerimi açtığımda ambulanstaydım.Yaren deyip ayıldım,Yaren deyip bayıldım...
Ve şimdi odamda pavyondaki afişin duruyor.Benim odamda kötü niyet ve çirkin duyguları sokmadığım odamda.Sen ve Ben’iz ve tabi ismini bile bilmediğim bir de çocuğumuz....
YORUMLAR
çok etkilendim yazan elleri kutlarım .....kader ve insanlar acımasız bu dünyada düşene bir tekmede insanoğlu vurabiliyor yaren öyle doğmamıştır eminim ama kader alınyazısı insanları bir yerden alıp bir yerlere süpürüyor dışdan b..kk dan da görünse ayıplamamak lazım kimbilir belkide oda öyle istememiştir...hayat böyle düşüyorsan herkes çuval olup üstüne biniyor altda kalnın canı çıksın misali ..acıdım gerçekten ...bunlar hayatın acı dıramları ve diğer yüzü ...başarıların daim olsun