- 663 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜN GÖLGESİ…
Haziran ayının ilk haftasıydı. Gündüzün o sıcaklığı başımı döndürüyordu sanki. Sıcakların iyice yükselmesi nedeniyle damlarda yatmaya başlamıştık. Mahalle sakinleriyle takriben 40 seneden fazla komşuluğumuz vardı. Her sene olduğu gibi, haziran ayının ilk haftası bütün şehir damda yatmaya başlar, her damda demirden yapılmış birer veya ikişer taht bulunur, kimisi yemeğini, televizyonunu dama çıkarır, ailece damda gece geç saatlere kadar muhabbet içinde gecesini geçirir ve her damda, etrafı perdeli demir tahtın üzerinde yatarlardı sonra.
Bir gece, damda, tahtın üzerinde uzanmış, yıldızları seyrediyorken derin bir düşünceye dalmıştım. Ayın pırıltısı gözlerimi kamaştırıyor, gölgesi sanki üzerimi kaplıyordu. Sağ tarafıma uzandığımda birden rahmetli babam aklıma geldi. Ah baba! Gecen sene sen yaşıyordun. Yanı başında yatardım senin, bazen, “Oğlum yanıma gel” derdin. Gelirdim. Bana sarılırdın, “ah oğlum seni ne kadar sevdiğimi bir bilsen” derdin. Beni kollarına alır, sarılır, öperdin. Ah baba seni nede çok özledim. Kokunu özledim. Sesini özledim. Seni çok özledim baba.
Her aklıma geldiğinde yüreğim yanar, gözlerim dolar, kendi kendime ağlayıp dururum. Sen babaların babasıydın. Sen benim her şeyimdin, babam, dostum, arkadaşım, hayatımın bir parçasıydın. Ölümün, yüreğimi dağladı, sırtım kırıldı.
Her sabah, beni uyandırır, “haydi oğlum kalk. Okula geç kalma” derdin. Ellerimden tutar, damdan eve inerdik. Bana, “Kahvaltı hazırlar, iyi kahvaltı yap ki, zihninde kuvvetlensin derslerini iyi kavrayabilesin” derdin. Bazen de, “şu yumurtayı, balı, zeytini, peyniri, bitirirsen sana fazla harçlık veririm” derdin. Ah baba! Nede çok seviyordun beni… Nede çok titizce üzerime düşerdin sen.
Öldüğünde sanki hayatım karardı, deli, divaneye döndüm sanki. Her şey, herkes, gözümde kararmış, bir anda bende ölmek istemiştim,”Madem sen öldün, bende öleyim, bende yanına geleyim. Senden ayrılmak istemiyorum…” demiştim. Ah baba! Bizi yalnız bıraktın.
Gittiğinde evimizi hüzün kaplamıştı. Bir yandan anacığım ağlıyor, bir yandan ablalarım, bir yandan ben, bir yandan kardeşlerim… “Baba, sensiz biz ne yaparız? deyip durduk, duruyoruz hala…. Aklıma geldikçe, içim içimi yiyor, yüreğim yanıyor, kalbim sızlıyor, ayakta duramıyorum, gözlerim doluyor, kendimi tutamıyorum baba.
Hatırlarsan, her gün gelir beni okuldan alırdın. Beraber bakkala uğrardık, “ Oğlum, ne istersen al” derdin. Ben de istediğimi alırdım. Ellerimi sıkı sıkıya tutar, beraberce eve gelirdik.
Ah baba! Senin de bizi özlediğini biliyorum. Her Perşembe günü, Anacığımla mezarlığa seni ziyarete geliyoruz babacığım. Mezarlık her zamanki gibi kalabalıktı. Kimi bizim gibi dayanamıyor gözyaşlarını döküyor, kimisi elini açmış dua ediyor, kimisi yasin okuyor… Canım babam mezarının başına geldiğimde kendimi tutamıyorum. Mezar taşına dokunduğumda hıçkırıklara boğuluyorum. Sana seslenerek, “babacım sesimi duyuyor musun?” diyordum…
Hala inanamıyorum. Sen öldün mü baba? Ne olur baba inanamıyorum.Gerçekten gittin mi?.Ah baba!. Ne oldu bize? Bizi neden yalnız bıraktın. Düşünüyorum da giderken arkamda büyük bir boşluk bıraktın. Seni o kadar seviyordum ki… Sevenlerinin ve bizlerin yüreğini sızlattın. Önemini nede çok anlıyoruz baba…
Sen, yeryüzünde emsalsiz bir melektin. Seni tanıyanlar, senin için nede güzel şeyler söylüyor baba. Sende duyuyorsun değil mi?.Eminim ki duyuyorsun.Çünkü onlar için ve bizler için çok şey ifade ediyordun.Geri döneceğini bilseydim.Senin için neler yapardım neler baba…Ah Baba ah geri dönmek yok mu baba?.Tekrar bize sarılmak yok mu baba?.Bir kez daha bizi öpmeyecek misin baba?.Yoksa bize küstün mü?.Neden ayrıldın bizden baba?.Senin acını çaresizliğini bizde yaşıyoruz baba.Anamın, kardeşlerimin yüz ifadeleri ve yüreklerinden çıkıp ağızlarında sarf ettikleri o cümleler var ya yüreğimi dapdar ediyor baba?.
Gözlerimi kapatıp Hastanede öldüğün günü hayal ettiğimde, Annem, kardeşlerim, akrabalar, eş, dost, bütün çevremiz o an var ya baba… Hayatımda bu kadar canım yanmamıştı baba…”Ah Baba!”diye ağlayan kardeşlerim… Perişan bir şekilde ayakta durmaya çalışan anacığım aklıma geldikçe deli divaneye dönüyor, hıçkırıklara boğuluyordum. Gözyaşlarım yüzüme akıyor, ciğerim koparılmış gibi içim sızlıyordu baba… Sana doyamadık baba… Kardeşlerim, ben ve herkes…
Hastanede seni kaybettiğimiz o gün herkes şaşkındı. Kimisi, “çok erken gitti”, kimisi “vay yalancı dünya… Gecen ay beraberdik. Nasıl olur” diyordu. Onu tanıyanlar…
Babamın ölümüyle kendimi kaybetmiştim. Gözlerimi açtığımda sedyenin üzerinde uzanmışım. Canım kardeşim başucumda bana sarılıvermişti. Açtığımda gözlerimi o anda babama söyleyecek çok şeyim vardı. Onu özlediğimi, yokluğunu hissettiğimi, ağlayarak söylüyordum kardeşime. Üzüntünün ötesini geçiyordu duygularım. “Keşke şimdi yaşasaydın baba” deyip duruyordum.
Canım yanıyordu. Sensizliğe nasıl dayanırdım şimdi? Ah Baba! Sen ki her şeyini bizim için feda etmiştin. Gül gibi bakmıştın bizlere…
Ah Baba bir evlat olarak bugüne kadar seni üzecek hiçbir şey yapmadım. Hiçbir zaman kırmadım seni baba… İnanıyorum ki hakkın bana helaldir baba…
Her zaman üzerine titremiştim. Her seferinde seni kırmamaya incitmemeye özen göstermiştim. Vicdanım rahat baba…
Sana her zaman dua edeceğim.
Her evladın çektiği acıdır, babasının cenazesinde bulunmak.
Eğer babanız yaşıyorsa onun kıymetini bilin. Sahip olduğu değerin farkına varın ve şükür edin. Babanız ölürse bundan daha kötü ve acı sahne olamaz. Elinizdeki değerin kıymetini bilin.
Kimin ne zaman, hangi saatte öleceğini Allah’tan başka kimse bilmez. Babanız yaşıyorsa ona yapacağınız en güzel şey ne ise onu yapın. Onu çok sevin mesela, ona zaman ayırın. Çünkü bir gün gelir, benim gibi sizde onu çok özleyebilirsiniz. Bilmeyerek kalbini kırmışsanız ertelemeden hemen onarmaya çalışın. Yapabileceğinizin en iyisini yapın. Sonra pişman olabilirsiniz. Bir ömür boyu belki de…
SAİDNUR
YORUMLAR
Aziz ağabem Fikret bey siz usta kalemlerin yanında belkide bizim yazımız bir kışır hükmündedir.Bir nebzede olsa yazımda babama olan duygularımı dile getirmeye çalışmışım.Siz değerli ağabeme saygı ve sevgilerimi sunuyorum.Kalın sağlıcakla.
İnsanlar, günü gelince gidiyorlar bu diyardan. Rahmet-i Rahman' a gidiyor Müslüman olanlar. Vazife-i hayattan terhis oluyorlar. Zordur elbet dayanması. Büyükbabamı kaybettiğim gün geldi aklıma. Ve bu zorluğun üstesinden gelen bir tek şey gördüm dünyada: İMAN.
Babanız gitmiş, artık geri gelmez. Tıpkı benim büyükbabam gibi, kıymetlim gibi. Lakin onlar orada bizi beklemekteler. Tekrar kavuşacağımız günü. Yazınızı okurken, büyükbabam için kaleme aldığım ve bu sitede yayınladığım ilk şiir olan "SABIR" şiirim geldi aklıma.
Zordur, çok zor. Ama çaresi yok. Gittiler, gideceğiz...