10 SAATLİK ÖMÜR
Lise başladığında herkesin isteyeceği hiç bitmeyecek bir ilişki.O kadar güzeldi ki bitmeye mahkum oldu.uzun sürmesi gereken kısa bir ilişkiydi.
Birlikte iki sevgili olarak sinema’ya bile gidilmeyen.
Oğuz ile Derya bu birliktelik üzerine başka birliktelik yaşamadılar.koskocaman üç yıl bitmek üzereydi.Dershane çıkışı aynı araba’ya bindiler işte bu araba’ya binişle hikaye başladı.Oğuz Derya’nın yanına oturdu ve yavaş yavaş geçmişten konuşmaya başladılar.Oğuz bir şansının daha olmayacağını biliyordu ama yine de kendini tutamayıp sordu ama cevap olumsuz.Ayrılık sebepleri Oğuz’un Derya’yı başka bir kızla aldatmasıydı.Derya hiç affetmedi onu oğuz bir şans olmasa da 1 gün tek bir gün istedi bu derya’yı şaşırtmıştı.Cevap gelmedi.Oğuz bunun için düşünmesini cevabı yarın söyleyebileceğini deyince Derya’nın şaşkınlığı iki katına çıktı.
Ertesi gün bazı şartlar karşılığında kabul edeceğini söyledi.Oğuz için şartların önemi yoktu.Sevgili olarak bir gün bu onu rüya’da hissettirecek kadar muhteşem bir şeydi.
Derya şartları söyledi;9’da buluşulacak ve saat 19:01’de bunların hiçbirisi olmamış olacak.Cumartesi günü Üsküdar iskelesinde buluşmak için sözleştiler.10 saat boyunca hiç ayrılmayacak sevgili gibi davranacaklar.
Cumartesi günü geldiğinde oğuz 1 saat erkenden gelmişti bile.Derya’yı uzaktan gördüğünde kalbi duracak gibiydi.Derya’nın sözleri kum saati geriye doğru akmaya başladı.Günaydın aşkım…
Önce sahilde güzel bir kahvaltı edildi.Oğuz’un yaptığı en güzel kahvaltıydı.Yavaş yavaş bunun bir oyun olduğunu unutmaya başlamıştı.Tekne’de beraber martılara simit attılar birbirilerine bakarak şarkılar mırıldandılar.sanki dünya onlar için dönüyordu.Oğuz Derya’yı hediye’ye boğmuştu bile sanki unuttuğu sevgililer günü hediyelerini alıyordu.Derya’ya kız kulesine hiç gidip gitmediğini sordu.Derya gitmediğini ama görmeyi duvarlarını dokunmayı çok istiyordu.Oğuz bu fırsatı değerlendirerek derya’yı hemen kız kulesine getirdi.Saat öğlen vaktini geçerken onlar daha 5 dakikadır birliktelermiş gibi hissediyorlardı.Eğlenmek için luna parktaki gondol’a binerken Derya’nın korkudan Oğuz’a sarılmasıyla Oğuz soruları sıralamıştı.Bana güveniyor musun?Beni ne kadar seviyorsun?cevaplar istediği gibiydi güvenmesem korktuğumda sana değil soğuk demirleri tutardım seni korkularımı yenecek kadar çok seviyorum…O zaman yeniden deneyelim
-Lütfen bu anın büyüsünü bozma bu olanlar hep aramızda kalacak.
-peki
sahilde fotoğraflar çekilerek bu anları ölümsüzleştirmişlerdi.Derya çok çelişkili davranıyordu ama önemli olan bu anlardı.Gezdiler eğlendiler ve sonunda 18:50’de iskele’ye yani başladıkları yere geri döndüler.Derya istersen şimdi gidelim hiç ayrılmamış gibi …
-hayır.5 dakika daha sevgiliyiz seninle her saniyem benim için önemli son saniye’ye kadar elini tutarak içimi ısıtacağım.son ana kadar seni sevdiğimi söyleyeceğim.
-sen bilirsin…Süre doldu artık ayrılma vakti
-rüya bitti yani.
-hııhıı
-seni öpebilir miyim.
-evet ama sonra arkana bile bakmadan gideceksin.
-peki…Ayrılarak ters yönlere giderler.
Pazartesi okulda Derya’yı hiç görmedi.Arkadaşı.Nilüfer’e sordu.Nilüfer anlatmaya başladı
-Onlar Ankara’ya gittiler.
-Ankara’mı nasıl olur daha Cuma günü araba’da gördüm onu
-Normal çünkü Pazar günü taşındılar son kez seni görebilmek için o tesadüfü ayarladı.
-yani gideceğini biliyordu.
-Evet.bir ay önce belliydi gideceği vedalaşmayı sevmez bilirsin.
-Evet çok iyi biliyorum.
-Sana küçük bir kutu bıraktı.Senin bana soracağını biliyordu.
-içinde ne var.
-bilmiyorum…Al
Kutunun içinden resimler ve Oğuz’a bırakılmış bir mektup vardı.Mektupta şunlar yazıyordu.
Senden uzak olduğum da bile hep seni sevdim şimdi gidiyorum senin baktığın yıldıza bakarak hep gözlerini görerek yaşayacağım.o günden kimsenin haberi olmayacak onu sen mühürledin.İşte o an emin oldum senin beni gerçekten sevdiğine geçmişteki hiçbir şey için seni suçlamıyorum.Her gece benim için bir yıldıza bak benim seni her gün gördüğüm gibi sende beni göreceksin…
ERMAN AKPINAR
YORUMLAR
yüreğine kalemine sağlık
YAZMAK SANA YAKIŞIYOR
BUDA BENDEN OLSUN
TARİHÇİ SÜLEYMAN
Gönül soframda var...Beklerim
Otuzbeş yaşlarında,saçı sakalı uzamış ve ağarmış,
sıska,zayıf birisiydi.Bizim köyün terkedilmiş,çatısı akan
suyu akmayan,elektiriği olmayan,yıkık harabe halindeki
bir binasında yaşıyordu.İlginç bir kişiliği,mükemmel bir
hafızası vardı.Bütün sayısal işlemleri,aklından hesap ma-
kinasından önce yapabiliyor,tarihte yaşanmış bütün önem-
li olayları,savaşları,depremleri,felaketleri günleri ile söyli-
yabiliyordu.Hatta ve hatta gelecekteki önemli günlerin,bay-
ramların hangi güne rastlıyacağını bile biliyordu.Köyün yaş-
lıları ona TARİHÇİ SÜLAYMAN adını takmışlardı.Gerçek-
tende o yaşayan canlı bir tarihti.O varken ansiklopedilere,
internete,hesap makinalarına gerek yoktu.Bizim köyün ca-
hil gençleri,çocukları ona daha bir acımasız davranmışlar
ve ona DELİ SÜLEYMAN adını takmışlardı...
Amma,
Bana göre SÜLAYMAN,üstün zekalı bir DAHİYDİ
Köyde birinci derecede yakınımız,akrabamız olmaması-
na,kalmamasına rağmen sırf onu görmek,onunla sohbet
edebilmek,onun erzağını,bir takım ihtiyaçlarını giderebilmek
için sık,sık köye gitmeye başlamıştım.
Zira,
TARİHÇİ SÜLEYMAN mükemmel bir şiir yorumcusuydu
ve bütün ünlü şairlerin şiirlerini ezbeer biliyordu.Hele,hele
büyük ÜSTAD,NECİP FAZIL IN SAKARYA şiirini onun yo-
rumuyla dinlemek,bana tanımı mümkün olamıyacak kadar
bir bir haz ve mutlulık veriyordu.SAKARYA şiirini onun yoru-
muyla kaç kere dinlediğimi unuttum bile....Beş,on,elli belki-
de yüz kere...
Şaşılacak şeydi...Benim otuz yılda yazdığım,defalarca
okuduğum halde bir tekini bile ezberliyemediğim,beş şiir
kitabında topladığım,kendisine hediye ettiğim kitaplarımdaki
tüm şiirlerimi TARİHÇİ SÜLAYMAN bir haftada ezberlemiş,
HARDDİSİKİNE almıştı bile.Onun yorumuyla insanın kendi
şiirini dinlemesi,mtluluk gurur verici bir olaydı.
Yaz yaklaşıyordu.Tatile çıkmadan önce hem TARİHÇİ
SÜLAYMAN IN ihtiyaçlarını gidermek,hemde onunla sohbet
etmek için,onun eşsiz yorumuyla kendi şiirlerimi dinlemek
için köye gitmiştim.Arabamı virane evin önünde park ettik-
ten sonra,bağajdaki poşetleri elime alıp tam kilitsiz kapıyı
aralıyacaktımki,BİR ÇOCUK
- AĞBİ DELİ SÜLAYMAN ÖLDÜ.HABERİN YOK MU?
dedi.İçim CIZZ ediverdi.Elimdeki poşetler yere düştü.
Hınzır çocuk bir ölüm haberi böylemi verilirdi.Sanki başımdan
aşağıya doğru kaynar sular dökülmüştü.Çocuğa hiç bir şey
söylemeden,emin olmak için evin kapısını araladım.
TARİHÇİ SÜLAYMAN gerçektende evde yoktu.Çocuğun
söyleiği doğru olmalıydı.Amma doğru olmaması için bildiğim
tüm duaları okumaya başlamıştım.Gözlerim yerdeki hasırın
üzerindeki benim son çıkardığım KARABORSA SEVGİ adlı
şiir kitabına takıldı.Garibim demekki en son benim şiirlerimi
okuyarak ölmüştü diye düşünüyordumki,kitabın yanındaki,
sayfaları yırtık,pırtık bir deftere gözüm ilişti.Defteri elime aldım.
Orta yerinde kurşun bir kalem duruyordu.Kalemde TARİHÇİ
SÜLAYMAN IN adeta ellerinin,yüreğinin sıcaklığını hissettim.
Bir hüzün çöktü üstüme.Ağlamamak için direniyordum...
TARİHÇİ SÜLEYMAN IN yazdıklarını okumaya başladım.
Aman ALLAHIM neydi bu güzellikler...ÖZLÜ VE GÜZEL SÖZ-
LER,HADİSLER...En son sayfadan başa doğru,
-KRAL OLUP PARAMI DİLENCİ GİBİ HARCAMAKTANSA,
DİLENCİ OLUP,PARAMI KRAL GİBİ HARCAMAYI TERCİH
EDERİM
-PARANI VER,GÖNLÜNÜ VER,CANINI VER AMA SIRRINI
VERME
-İŞİNİ BEĞEN,AŞINI BEĞEN,EŞİNİ BEĞEN AMA KENDİNİ
BEĞENME
-DAVET ET,HAYRET ET,İKRAM ET,AFFET AMA İHANET
ETME
-ZENGİNLİK MAL ÇOKLUĞUNDAN OLMAZ,HAKİKİ ZENGİN-
LİK,ANCAK GÖNÜL ZENGİNLİĞİDİR
-MAL CİMRİ,SİLAH KORKAK,KARAR DA ZAYIF KİŞİLERDE
OLURSA İŞLER BOZULUR,DOĞRU GİTMEZ
-GÜNÜN ADAMI DEĞİL,HAKİKATIN ADAMI OL
-BÜTÜN CİHANI ARAŞTIRDIM,İYİ HUYDAN DAHA İYİ BİR Lİ-
YAKAT GÖRMEDİM
-MIZRAK YARASI İYİLEŞİR,DİL YARASI İYİLEŞMEZ
-KUSURSUZ DOST ARAYAN,DOSTSUZ KALIR
-HAKSIZLIK ÖNÜNDE EĞİLMEYİNİZ,ÇÜNKÜ HAKKINIZLA
BERABER ŞEREFİNİZİDE KAYBEDERSİNİZ
-YALAN ÖYLE ZEHİRLİ BİR OKTURKİ,HEDEFİNİ DEĞİL ATA-
NI YAKALAR.
-EN YÜKSEĞE ERİŞMEK İSTERSENİZ,EN AŞAĞIDAN BAŞ-
LAYIN
-HATA ETMEK BİRŞEY DEĞİL,HATA ETTİĞİNİ UNUTMAK
KÖTÜLÜKTÜR
-HARAMDAM MAL YIĞMAK,BALON GİBİDİR.ŞİŞER,ŞİŞER
BİRDEN PATLAR
-KİTAP OKU,MESLEK OKU,DÜNYAYI OKU AMA LANET OKUMA
-YALAN BACALARI KARARAN İS GİBİ,İNSANLARIN İÇİNİDE
KARARTIR
-YENİLMESİ GEREKEN İLK DÜŞMAN NEFİSTİR
-GURUR,KİBİR ŞEYTANIN ARKADAŞIDIR
-MEZARLIKLAR VAZGEÇİLMEZ SANILAN ŞÖHRETLERLE,KAH
RAMANLARLA DOLU.SAKIN ŞÖHRETİNE GÜVENME
-EVLİLİK KUŞATILAN KENTE BENZER.İÇİNDEKİLER DIŞARI
ÇIKMAYA,DIŞINDAKİLER,ÇERİYE GİRMEYE ÇALIŞIRLAR
....
....
Ve....Daha neler,neler
TARİHÇİ SÜLAYMAN IN yazdıklarını okumaya doyamıyordum.
Elimdeki defterle eşikten dışarıya adımımı atmıştım ki,HASAN EMMİ
ile karşılaştım.Belliki birileri haber vermişti geldiğimi,
Hasan Emmi,
-GEÇ KALDIN EVLAT.TARİHÇİ SÜLEYMAN DA TARİH OLDU
dedi.
-EVET GEÇ KALDIM HASAN EMMİ.KOSKOCA BİR KÖY,BİR
GARİBANA BAKAMADI.YAZIKLAR OLSUN BU KÖYE.HİÇ Mİ SİZ-
LERDE ACIMA DUYGUSU YOK.HİÇ Mİ ÖLÜMLERDEN DERS AL-
MIYORSUNUZ,BİRGÜN ÖLECEĞİNİZİ DÜŞÜNMÜYORSUNUZ.ME-
MARK ETMEYİN BU KÖY SİZLEREDE KALMAZ...
Ağzıma geleni söylüyordum.Neler söylediğimi dahi bilmiyordum.
Belki bu yaşlı adamın kalbini,suçu olmadığı halde kırıyordum.HASAN
EMMİ,görmüş,geçimiş olgun birisi,söylediklerime ağzını açıpta tek
bir kelime dahi söylemedi,karşılık vermedi.Elleri ile sırtımı sıvazladı.
Belliki çok acı çektiğimi oda anlamıştı.Yaraya tuz basmak istemiyor
gibiydi.
O üzüntüyle,kızgınlıkla arabama nasıl bindiğimi,köyden nasıl ayrıl-
dığımı dahi bilmiyorum.TARİHÇİ SÜLAYMAN IN mezarına gitmek
bile aklıma gelmemişti.
YAŞ OTUZBEŞ YOLUN YARISI EDER demiş,merhum usta şair
CAHİT SITKI TARANCI...Daha yolun yarısında kara topraklarla bu-
luşmuştu dostum,DAHİ SÜLEYMAN...Bizim köylülerin deliliğe layık
gördüğü TARİHÇİ SÜLAYMAN IN yokluğuna alışmam hiçte kolay
olmayacak çok zor olacak gibi...
Sırf bizim köylülerin değil,TÜRKİYE NİN kımetini bilmediği bir
DEĞERİ,DAHİYİ kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyorum.
BAŞIN SAĞOLSUN TÜRKİYE...BAŞIN SAĞOLSUN
benimde bir arkadaşım vardı onu çok severdim ama belkide gerektiği kadar sevgimi iletemedim bir gün ansızın gitti...ama ondan hala haber beklerim...
**Her gece benim için bir yıldıza bak benim seni her gün gördüğüm gibi sende beni göreceksin…
bu çok güzeldi..yıldızlarda özdeş oluyorsa sevgiler demekki çok güçlüler...