- 739 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SESİMİN SEDASI
susadım...
aşka, heyecana, sevgiye ve sahiplenmek/sahiplenilmek duygusuna. karanlık bir mağarada bu susuzluğumla yürüyorum. sesin kaynağına doğru. sesinin "aksi", biz buna "seda" ’sı diyelim çok uzaklardan geliyor sanki... her zaman bu "karanlıklar içerisinde" sesinin rengi olmadan yaşamak zorunda kalacakmışım gibi. ama bu sesi her duyduğumda, susuzluğum daha da arıyor. her geçen gün bir öncekinden daha büyük bir susuzlukla yürüyorum sesin kaynağına doğru...
beynim...
bunun sadece bir yankı, sesin uzaktan gelen seda ’sı olduğunu, gerçek olmadığını, her vakit olduğu gibi hayallerim içerisinde daha da büyüterek onu dünyam yapmamamı sölüyor, her adımım da hemde... ama nafile... söz geçmiyor ki...
dikkat!
diyorum... karanlıkta attığım her adım hemen sesin geldiği yerde; (sel) - "can" ’ımın da sesini duyuyorum kılavuzum benim o. bu "can" gel diyor çok uzaktan duyulabilecek buğulu bir sesle... "gel ve susamışlığını burada gider"... o da biliyor ki karanlıkta daha az hata ile bunu başaramam, yardımına ihtiyacım var yoksa sonu karanlık...
ve gözümü kapatıp gelen her iki sese doğru birisini kılavuz bilerek, birine ise sevgiye duyduğum susamışlıkla durmadan ilerliyorum. önümde rengarenk çiçeklerle bezili bir yol açılıyor ve umutla yürüyorum. yolun sonu;
"susuzluğun dinginliği"...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.