- 985 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARA AYŞE
İnsan, köy evlerinin çirkin bacalarının ilkin göründüğü,
bayırdan aşağı yürümeğe başladığında ,romantizmden uzukta
oluşan , çağcıl düşüncelerin acımsılığıyla buruklaşan,
içgüdülere karışan baykuş ulumaları eşliğinde oluşan bir
tabloyu seyrediyor sanki:İri kemikli aç öküzler,kırandan
kurtulmuş yoluk tüylü tavuklar,sırtındaki eski semerin
açtığı yarayı gagalayan saksağanın kaşıntısıyla keyiflenen
eşekler.....
Köyün kuzey rüzgarlarına kapalı yamacında, gün batımının
donuk ay ışığına terkedilmiş çingene çadırlarının yanında,
aç köpeklerin ulumaları.Ziyaret Bayırının doruğunda, çoban
Çelik Hasan’ın bir gün boyu yitirilen yalnızlığının ,acımsı
dumanı yükseliyor yanan yaş ardıç ağacından.Köyün davar
güden tek çobanı Çelik Hasan.Bir gün köye DİE elamanı
gelmiş.Elindeki formlara yazıyor sorduğu sorulara aldığı
yanıtı.Kapı kapı geziyorlar köyde.Sıra Çelik Hasan’a gelmiş.
Çalmışlar kapıyı.Çelik Hasan kimsesiz biri.Tek başına
memurun karşısına çıkmış.Memur karşısında duran Hasan’a:
-Bekar mısın? deyince,gariban:
-Vallah billah kendi davarımı güdüyom ,diye yanıtlamış.
Muhtarla birlikte katıla katıla gülmüş memur.Ama Hasan niye
güldüklerine bir anlam verememiş.Çünkü köyde çobana bekar
diyorlarmış.
..............
Sarışın bir genç köy kahvehanesinde oturan arkadaşlarına
bir şeyler anlatmaktadır.Herkes onu can kulağıyla dinlerken
Çelik Hasan’ın sesi duyulur:
-Çingeneler gelmiş harmanlara!
Masalarda her şeyden habersiz savaş anılarını öyküleştiren
yaşlılardan biri canı sıkılmış ki:
-Yav Hasan bize ne çingenelerden,der.
Bir diğeri:
-Hasan’ı rüzgar çarptı galiba?Napsın gariban ...Bayırlarda
akşama değin insan yüzü mü görüyor...
Yaşlılar böyle konuşurken iyi giyimli sarışın genç neşeli
bir şekilde masaya bir yumruk atarak:
-Yiihuuuvv!Hadi arkadaşlar,dedi.Gidiyoruz.
Gençler hep birlikte kalktılar ayağa.Sarışın gencin çıkardığı
çığlığa bir anlam verememişti yaşlılar.Çoğu ilk kez duymuştu
böyle bir çığlığı.Başında hacı takkeli yaşlı biri yanındakini
dürttü dirseğiyle:
-Hacı bu kim be?
-Bizim yeğen olur,dedi arkadaşı.Lisede okuyor.
..............
Sarışın gencin adı Mehmet.Hep ilkleri yaşamaktan hoşlanan biri.
Bir gün okul bitince memur olacak.Küçüklüğünde binemediği
bisiklet alacak kendine.İlk bisikletini...Kaç yaşında olursa
olsun.İlk bisikletine binip dalacak çocukların arasına.Yaşamak
istiyor çocukluğunu çocuklar arasında.Delikanlılara ise nasıl
delikanlı olunur onu anlatıyor kendince.
-Bensiz dertlerini anlatıp bir çözüm bulmalılar,dedi.Örneğin,
bunların hiç biri bir kadın görmemiş şimdiye değin.Demin Çelik
Hasan müjdeyi verince o yüzden attım çığlığı.Onlardan çok ben
sevindim.Osman arkadaş sen bilmezsin benim neler çektiğimi.Bir
gün öğretmen karne verecek okulda.Demez mi:
-Herkesin babası gelsin .Karneleri babalarınıza vereceğim,diye.
Benim babam intihar ettiği için ilk olarak o gün kızmıştım ona.
Herkesin babası gelmişti,benim ise zavallı anam bir elinde karne
kucağında ben saatlerce ağlamıştı.O babam olacak it kendini
asmasaydı ben de yaşayabilirdim doyasıya çocukluğumu.O yüzden
onu hiç affetmeyeceğim.Belki de bu yüzden bir okuma hevesi doğdu
içimde.Herkesten farklı olmak istedim.Bak şuradaki gencin babası
bana küçükken piç demişti.Hiç unutmuyorum.Ondan da intikamımı
alacağım gün gelecek.Şimdi oğlu kaz gibi dolaşıyor peşimde.
-Mehmet abi ne zaman gidiyoruz,dedi gençlerden biri.
-Hemen.Herkesin parası var mı?Tamam mı?Hadi gidiyoruz.
...............
Onyedi kişilik guruptakiler kahvehanenin ışıklarından gecenin
karanlığına doğru yürürken Mehmet onlara nasıl davranacaklarını
anlattı uzun uzun.Amerikan bezi çingene çadırlarından süzülen
gemici fenerlerinin fersiz ışıkları altında gülüşen çingenelerden
önce köpekleri gördü gelenleri.Köpekler havlamaya başladı.Bir
çingene ayağa kalkıp köpeklere bağırdı:
-Hoşt hoşt!Kim var orda!
-Köpekleri tutun da konuşalım,diye bağırdı Mehmet.Sonra yanındaki
gençlere döndü:
-Siz bekleyin burda ,dedi.
Çadıra doğru yürüdü:
-Selamünaleyküm!dedi.Biz arkadaşlarla alem yapmaya geldik.
-Kaç kişisiniz ,dedi çingene.
-Onyedi kişi.
-Yüzyetmişlira para alırım.
-Olmaz dayı.Yüz lira para.On şişe rakı.Bir kilo fıstık.
-Hatırınız için bu seferlik kabul.
Çadırların ortasına bir çul yayılıp üzerine daire şeklinde
oturuldu.Çingenelerden biri cümbüş ,diğeri darbuka çalıyordu.
Yirmi kadar da çingene karısı vardı ortalıkta .Kimi rakı,çerez
servisi yapıyor;kimi ise ortada dansediyordu.Esmer ince vücutlu
ayakları kirli yalınayaktı kadınların.Gemici fenerlerinin soluk
ışığı altında acemice dans ederlerken Mehmet bağırdı gençlere:
-Hadi len.Mıymıntı gibi ne diye oturuyorsunuz.Kalkın sizde oynayın
bakalım.Buraya eğlenmeye geldiniz.
................
Gece yarısı olmuştu.Mehmet ayağa kalktı.Gençlerde kalktılar ayağa.
-Bize müsaade ,dedi Mehmet.Parayı kim alacak be?
Çadırın önünde eğlenceye katılmayan yaşlı bir kadın sigara
içiyordu.Mehmet’e seslendi:
-Buraya getirin evladım,dedi.Ben çingene değilim ama.Bulgarya’dan
göç ederken çingeneler bulmuş beni.Onlar büyütmüşler.Evlenip çoluk
çocuk sahibi oldum.Beni herkes deli sanıyor şimdi.
-Bana ne be! dedi Mehmet.Hadi arkadaşlar gidelim.
Çingeneleri gecenin karanlığıyla başbaşa bırakıp uzaklaştılar.
Yazan:Osman Eker
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.