İKİ AŞIK SÖZÜ
Dum dum dum. Haydi ya Allah...
Arkadan gelen çığırtan bir zurna sesi ile gönülleri titreten davulun ölesiye aşkıydı dinlediğim...
Neydi onları birbirine bağlayan bunca yıl. Biri zayıf biri kabaydı, biri tiz biri toktu...Ama bir devletin, yüce bir devletin, Osmanlı Devleti’nin iki önemli nefesiydi onlar. Milleti birbirine bağlayan, nefesle değil gönülle üflenen, aşkla vurulan iki sevgiliydi onlar. Ayrı ayrı yapamazlardı hiç. Küskün de olsalar biri başlayınca öteki sabredemez o da katılırdı sevdiğine utangaç bir tavırla. Birlikte destanlar yazarlardı bu milletin gönlüne. Tohumlarında sevgi vardı; güç ile ekilmiş, merhamet ile sulanmış ve saygı ile büyütülmüşlerdi. Bunlarla yeşerdiler onca sene. Bunlarla bağlandılar birbirlerine sıkı sıkı, doyasıya, hiç bırakmamacasına...
Aşkın sonu var mıdır? Bu iki aşığın ezelden ebediyete uzanan aşk sözcüklerini duydukça, titredikçe içten içe, düşündükçe iyiden iyiye, cevabı da ortaya çıkıyor bu sorunun. Onların kaderi beraber çizilmişti ilahi bir elle. Birbirine katlanmak değil , asla, bu değildi onlarınki. Sabır ve tevekküldü birbirine böyle sonsuz bağlanmalarının sebebi. Asla bitmeyecek bir aşkın sevdalıları, asla dinmeyecek bir yağmur iki damlası, asla ve kat’a sönmeyecek bir ateşin kıvılcımlarıydı onlar. Kalbe zor gelen, ruhu yaşlandıran, gözlerin ferini söndüren, zamanda yolculuğa çıkartan tek ama tek neferdi onlar, Yüce’nin arkasından. O’na asla ihanet etmeyen, ihanetin manasını bile kavramamış ve kavramak istemeyen iki aşıktı onlar.
İki aşıktı onlar, sözleri hep aşklarından gelen, kaderin onlara çizdiği yoldan hiç sapmadan ilerleyen ve her sözünde kadere övgüler dile getiren...
İki aşıktı onlar, günden güne değerleri kaybolan bir milletin gönlünde açmış, günden güne solan iki aşık...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.