- 721 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Etek ve Pantolon2
Sabahın ilk ışıklarıyla gözünü açtığında mutlu ve huzurluydu.Bugün toplantısı vardı mimarlar odasında.
Kahvaltısını yapıp hazırlandı.Güçlü adımlarla toplantının yolunu tuttu.Giderken birtakım adamlar gördü.Bunlar kırıntılarla besleniyorlardı ama hiç de barış güvercinine benzemiyorlardı.O an aklına: ’ Artıklarla beslenenler itlerdir. ’ diyen Lenin’in bu sözü geldi. O zaman anladı bunların dalkavuk olduğunu.
Toplantı salonuna girdiğinde ruhban sınıfı gibi oturmuş kişiler gördü.Bunların hepsi yüreği küçük, darbe kaçkını aydınlardı.Adları Nurullah, Sedat, Suat, Mehmet idi. Masaya yerleşmiş bu insanlar arzularını masaya akıtmışlardı.
Derya içeri girer girmez hepsi ayağa kalktı.Hepsinin nefsi azdı.Şadırvanda taciz edilen oğlanlar gibi abdest suları bulandı.Gök karardı.
Allah’ım hangi memleket bu.Gökyüzü bile bizden değil.Bütün kuşlar rahmet memleketlerine kaçtı.Ortalık kuru otlağa döndü.Bereket hangi diyarlara indi.
Yaşamak ne zor kuytusunda dedi Derya bu azgınlığın.Bir yanlış ki ortasında çırılçıplak ben.Her gelen otogarıma otobüs dolusu namussuzluk getiriyor.Her gelen bana bacım diyor babasını getiriyor.Bu ne dehşet toplantısıdır böyle. ’Kadınlar erkeklerin kaburga kemiğinden yaratılmıştır.’ bu göğsünü gere gere söylenebilecek bir söz.Çünkü insanın göğsünde olanı ancak Allah bilir.Erkeğin gönlünde kadın vardı.Onu çekip çıkardı.
Derya söze başladı.Beyler binalarımız birbirine dayanmalı.Dayanışma iyidir.Biz yardımı severiz.İyilik olsun diye birbirimize gidip geliriz.
Derya’yı herkes ağzı açık dinlemişti.Çünkü sütun gibi bacaklarıyla mimarlar odasında çok sevilmişti.
Mehmet’in eşi tesettürlüydü.Ne zaman eşiyle Trabzon’un caddelerinde gezse arabalar üstüne üstüne gelirdi.Bu yüzden Mehmet, Derya ile çarşıda gezmeyi tercih ederdi.Dekolte kıyafetiyle gezerken Derya, akan sular durur; bütün arabalar yol verirdi.Müslüman erkekler bu konuda çok kibardı.
Nurullah çok yakışıklıydı.Herkesin ilgisini çekerdi.Erkek arkadaşlarının ilgisini çekmek onu sevindirmiş duygularına yön vermişti.Üç yıldır Sedat’la aşk yaşıyordu.Lağım kokan bir aşk.Evlenmemişler aynı evi paylaşmaya karar vermişlerdi.Onlarınki fay hatlarıyla çizilmiş bir aşktı.Annelerin yüreğini sarsan bir aşktı.
Suat farklı biriydi.Bedeni kaslıydı ama yumuşaklıktan beslenen teni vardı.O kadınların ipeksi yüzünde mutluluk öpücükleri kondurmasını severdi.Kadınların bereketli vücudunda kök salan sarmaşığa benzerdi.
Suat Derya’ya ilgi gösterse de Derya ilgi göstermezdi.Ona göre erkeklik beyindeydi; kaslarda değildi.Kişiyi beyniyle tanımaya çalışırdı.Suat’ın beyninde dansözler göbek atardı.Düşüncede irade ve sağlamlık Derya için çok önemliydi.Bir de Suat’ın arkadaşları gibi toplantıda pantolonu kabarmıştı.İktidar mücadelesi içindeki bir erkek iğrençti onun için.Hele bir kadını kullanarak iktidar olacak birinden nefret ederdi.Genelde genç erkeklerde bu düşünce hakimdi.Delikanlılar onun için ısırgan otundan farksızdı.Neresinden tutarsan problem.Derya erkek mantığını iyi bilirdi ama gel gör ki onlarla baş edemezdi.Çünkü toplum onlara her hakkı vermişti.Derya bu yüzden yenikti.
Derya eve zor ulaştı.Çok yorgundu.Hemen duşa gitti.’Allah’ım suyu yaratan sensin.Sen hiç merhametsiz olabilir misin? ’ dedi.Sonra durulanarak salona geçti.Solan genişti.Mobilya mağazasına evini benzetmemişti.İhtiyacı neyse onları almıştı.Duvarları turuncaya boyatmıştı.Derya resmi çok severdi.Duvarlarda özellikle soyut resim çalışmalarını asardı.Bir resim ise deniz manzaralıydı.Koca bir şilebin içinde yapayalnız bir adam vardı.Dalgalar şilebi karanlık sularına çekmek isterken saçlarında denizyıldızlarıyla bir deniz kızı çıkar adamı kurtarırdı.Bu resmi çok severdi.
Salonun aşağı kısmında oturma grubu, yanında çalışma masası ve kitaplık vardı.Geniş yerde oturmayı severdi.Televizyon yoktu; müzik seti vardı.Onu açar Karadenizin özgün müziklerini dinlerdi. Salonda kendi başına dans ederdi.
Böyle duştan sonra müzik eşliğinde dans ederken kapı çaldı.Kapıyı açtığında şaşırdı.Sınıf arkadaşı Emel’di bu.Ses sanatçısı olabilecek kadar güzel ve aptaldı.Daha aptalca bir şey yapmıştı.Bir güzellik yarışmasına katılmıştı.Sonra iş adamlarıyla yatmak zorunda kaldı.Bazı iş adamları ise ona sekreterlik ve ya tezgahtarlık önerdi.Sürekli beraber olabileceklerdi ve karıları şüphelenmeyecekti.Medenice ikinci eş sahibi olmak böyle bir şeydi.
Derya Emel’i içeri davet etti:
-Hoşgeldin
-Hoşbulduk derya
-Hele gel şöyle anlat bakalım nasıl şirketteki işin?
-Şirket Trabzon’un epeyce dışında.Patronla beraber işe giderdim.O eteğime tutardı; ben pantolonuna.Karısı jilet gibi ütü yapardı.Şirkete gidene kadar karısından iz kalmazdı.
-Ne oldu peki?
-Ayrıldım.Yeni bir eleman aldı.Matematik öğretmenimiymiş ama öğretmenlik yapmıyormuş.Benim patronu görünce çarpım tablosuna döndü.
-Eeeeeeee
-Esi şimdi patronu toplamaya karar verdi onu.Benim hesapta böylece suya düştü.Benimle evlenecekti.
-Ahhhhhhh! Keşke kadın olmasaydım.Merdivenin basamaklarından erkek yardımı olmadan inemeyen bir cinsten olmasaydım.
-Kızma be Derya.Hemen kabarıyorsun sen de.
Derya sözü daha uzatmadı. Karşısında güzelliği aptallığı yüzünden talan edilmiş bir kız vardı.Kızıl saçları buğday başakları gibi biçilmiş bir kız.
Uyumak istiyordu erkenden.Emel’i salonda yalnız bıraktı odasına çekildi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.