Evlenme Teklifi
Evlenme Teklifi*
Bakışlarını, her zaman hayranlıkla izlediği karlı dağlardan, üzerine eğilmiş gözlere çevirdi yeniden. Acı ve çaresizlik içerisindeki gözler, kendi acısından daha fazla acı veriyordu ona. O ki, sevdiği insan için katlanmıştı her şeye, yaraları bu yüzdendi, birlikte ve bir olmak, daha umutlu bir yarına ulaşabilmek düşüncesindendi başlarına gelen her şey. Ama yine de mutluydu, çünkü her şeye rağmen o insan, sevdiği insan yanındaydı; başını koyduğu kucağı ona o kadar güven veriyordu ki…
Gözlerini bir an ayırmadan sevdiği adamın gözlerinden:
“Şehirde olsak…” derken dudakları titriyordu, onun için o kadar zordu ki bunları söylemek, ama söylemesi gerekiyordu, artık içinde bir şey kalmasını istemiyordu. O kadar uzun zaman uzak kalmışlardı ki şehirden, ailelerinden. Ve belki de hiçbir zaman göremeyeceklerdi bir daha; hele şimdi umudu… Neredeyse tükenmek üzereydi. “Benimle evlenir miydin?”
Nihayet son arzunu da söylemişti. O güne kadar evliliği hiç konuşmamışlardı çünkü. Bir kez daha yutkundu ve kurumuş dudaklarını yeniden ıslattı. Ah, bir de şu karnındaki acı olmasaydı! İşte, bir kez daha derin bir sancı duydu.
Adam kadının bluzunu yukarı sıyırarak bir kez daha baktı yaraya. Aman tanrım, gittikçe daha da kötüleşiyordu. Kurşun tam göbeğin üzerinden girmişti. Peşlerindeki adamlara bir kez daha lânet etti. Dağı aşabilselerdi, her şey daha kolay olacaktı. En azından sevdiği kadını tedavi ettirebilecekti. Bir şey yapamamanın acısıyla yüreğine hançerler sokuldu. Yarayı her gördüğünde hançerlerin sayısı daha da artıyordu.
“Burada da evlenebiliriz seninle.” derken yüreğini dolduran sevgisinde daha çok şefkat vardı. Gülümsemeye çalışarak “Benimle evlenir misin?” diye oracıkta evlenme teklifi etti ona.
Kadının yüzüne yorgun bir gülümseme yayıldı hafiften. Yutkundu, dudakları kıpırdadı ve belli belirsiz bir sözcük çıktı ağzından:
“Evet.”
Sonra da başı yana kaydı.
O ana kadar gözyaşlarını tutan adamın artık sakallarından aşağı damlıyordu damlalar. Hemen oracıkta, o ulu çam ağacının altına, tam karlı dağlara bakan yamaçta ona bir mezar kazarak oraya defnetti sevdiği kadını. Başucuna da çaputla bağladığı iki odun parçasından bir haç dikti.
Sonra da atını o karlı dağlara sürdü.
*Yıllar önce televizyonda zaping yaparken ancak son bölümünü izleyebildiğim ve adını bile bilmediğim filmden bir sahne…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.