tutkunluğum
saat sabah on’un ertesi...yeni uyanıyorum uykudan.daha toparlamadan kendimi yollara vuruyorum. ayaklarım beni içgüdüsel olarak ilk sana; her zaman seni beklediğim yere evinizin önündeki kahveye getiriyor.ve ilk bencerende ilikleniyor gözlerim alamıyorum...artık fırına inip ekmekte almıyorsun. pencereye çıkıp şehride izlemiyorsun.ve çayım geldi yudumlayacağım birazdan ama sensiz tadı yok. derken sevgili bir adam duruyor karşımda gözleri yorgun ...sigara üstüne sigara yakıyor beliki oda bekliyor, kim bilir belki birisini, belkide vad edilmiş ama çoktan geride kalmış yılları....başımı kaldırıyorum yüzü buruşmuş yaşlı bir teyze bir ekmek parası diyor utanarak... ellimi cebime atıyorum elli kuruş çıkıyor, uzatıyorum bu sefer ben utanıyorum...ve hafif eğilerek kulağıma sonunuz bizimkine benzemesin dyor sanki gözleri karşıda duran adamı göstererek. ozaman anlıyorum sevmenin bedelinin acı çekmek olduğunu ve ağlıyorum, ardından dışarıya atıyorum kendimi ama kahretsin yine gözlerim pencerende ama sen yoksun derken bir el hisediyorum omzumda yüzümü çeviriyorum o adam karşımda oturan o yaşlı adam konuşmadan gözleriyle git hadi git bir daha gelmeyecek diyor.........
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.