- 1290 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
İntikam
…..Çocuk yaştaki küçük bir Songül, küçük bir kasabada inşaat ustası olarak çalışan bir babanın biricik tek kızıydı. Henüz üç yaşındaydı, daha sokakta başka çocuklarla oynamayı bile yeni öğrenmiş sevimli bir kız çocuğuydu.
…..Bu sevimli kız çocuğu ailesinin ilk göz ağrısı olduğu için, ailesi tarafından ve çevredeki eş dost ve akrabaları tarafından çok seviliyordu. Ona babası, her iş dönüşünde ya bir bebek alıp getiriyordu, ya da bir sakız bir çikilota gibi şeyler alıp getiriyor veriyordu.Onu sevindiriyordu.
…..Sonra da onu eşi ile beraber, işte olmadığı boş zamanlarında evlerin yakınındaki bir parka götürüyor salıncakta falan sallıyorlar ve ailece gittikleri parklarda hep beraber eğleniyor hoşça güzel bir vakit geçiriyorlardı.
…..Bu küçük kız çocuğu Songül çok mutluydu. Onun kendisini çok seven iyi bir ailesi vardı ve onu her zaman el üstünde tutuyorlardı.
…..Ama bu mutluluk hiç de uzun sürmedi. Bir gün evde babasının olmadığı ve gece işinde olduğu bir zamanda onların evine iki yabancı hırsız erkek girmişti. Ve bu hırsız adamlar onun annesini hunharca onun gözünün önünde iğfal etmişlerdi ve sonra da öldürmüşlerdi. Bu annesi öldüren kişiler daha sonra da, evlerinde ne varsa, toplayıp götürmüşlerdi.
…..Zavallı yavrucak, hırsızların evden ayrılmasının arkasından ölümün öldürmenin ve hırsızlığın bile ne demek olduğunu anlamadan, odanın ortasında kanlar içinde boylu boyunca yatan, yerdeki annesinin yanına sokuldu. Ve onu uyuyor sanarak uyandırmaya çalıştı.
…..Oysa onun uyandırmaya kaldırmaya çalıştığı önce iğfal edilen, sonra’ da hunharca öldürülen annesi kalbinden yediği iki bıçak darbesi ile, hemen orada can vermişti.Ne uyanması ne de yerinden kalkması mümkündü.
…..Songül yerinde kanlar içinde yatan annesi için hem ağlıyordu, hem de bağırıyordu.
…..Uyan anne uyan, kalk çişim geldi beni çişe götür diyordu yerde yatan annesine bağırarak ve onu sallayarak. Oysa annesi ne bunu duydu ne de bağırdığını işitti.
…..Songül defalarca bağırdı, bağırdıkça ve kalkması için annesini sallamaya çalıştı. Sonunda çişi gelen Songül çocuk, altına kaçırıp çişini yapınca rahatladı.
…..Songül çişini yapmış ve rahatlayınca, yerinden kalkmayan annesinin yanına sokuldu ve oracıkta ölmüş annesinin yanında uykuya daldı uyudu.
…..Sabah olmuş gün ışımış güneş artık yükselmişti. Kapıları, hızlı, hızlı çalınmaya başlayınca uyandı ve kalktı ve yanında uyuduğu annesini yine sallayarak, uyandırmaya çalıştı.
…..Ama annesi yine bir türlü yerinden kalkmıyordu. Bir türlü yerinden kalkmayan annesinin sessiz yatışı karşısında yeniden hıçkıra,hıçkıra ağlamaya başladı.
…..Onun ağlaması ta dışarıdan duyulunca, kapıyı çalan sabah işten eve gelen babası, evinde korkunç bir şeyler olduğunu hemen anlamıştı.
….İnşaat işçisi olan, baba yiğit baba, bir tekmede vurduğu kapıyı kırdı, ve bir hışım içeri daldı ve onun evin içinde gördüğü manzara korkunçtu.Ürperdi korktu.
…..Eşi yerlerde kanlar içinde cansız yatıyor, biricik çok sevdiği kızı ise onun başında çığlık çığlığa durmadan ağlıyordu.
…..Baba o gece yokluğunda ne olduğunu hemen anlamıştı. Eşinin ailesinin kan davası vardı ve kana karşı çok sevdiği eşinin kendinin olmadığı bu gecede canını almışlardı hem de öz kızının gözü önünde yapmışlardı bunu. Ve bir de işin gerçeğini polisler bilmesinler diyerek,cinayetten sonra evin içinde ne var ne yok toplayıp götürmüşler oradaki olaya hırsızlık süsü vermişlerdi.
…..Olaya polis çağrıldı geldi ve el koydu, tutanaklar tutuldu gerekli işlemler yapıldı. Bu olay kısa zamanda kasabadaki herkes tarafından duyuldu. Ailesinin anne babası kardeşleri koşup gelerek kızlarının başı ucunda onun intikamını alacaklarına dair yemin etmişlerdi.
…..Bu durum savcılığa intikal etmiş olaya savcılık da el koymuştu. Ve kısa süre içinde olayın sanığı olan katiller, elde edilen ip uçlarından yakalanarak ceza evine konuldu.
…..Fakat küçük Songül, o olayı hiç unutmadı. Bu korkunç olayın etkisi altında, boynu bükük içine kapanık devamlı düşünen bir çocuk olarak öksüz ve annesiz büyüdü.
….Songül her gece uykusunda rüya görüyor, uykusunda birden sıçrıyor ve ağlıyordu, ağlıyordu çoğu zaman da altına kaçırıyordu..
…..Babası Songül’ü bu ortamdan uzaklaştırıp, Songül’ e yaşadığı bu acı unutulmaz olayı unutturmak onun ruh halini düzelttirmek istiyordu.
…..Babasından kalan cinayetin işlendiği bu evini, yurdunu neyi varsa sattı elden çıkardı ve Songül ile babası cebine koyduğu paraları ile, kalktı İstanbul’un yolunu tuttu.
…..Daha önce’ de bir kaç defa daha geldiği bazı yerlerini bildiği bu İstanbul’ da kendilerini hiç kimsenin bulamayacağı bulamayacağını düşünerek bir yer aramaya başladı.
…..Sonunda Sarıyer’de bir küçük bir yer kiralayıp, bu muhitte çevredeki inşaat işlerinde gündelikli olarak çalışmaya başladı.
…..Baba kızını yalnız bırakmamak için, yanında iş yerine götürüyor ve kendisi iş yerinde çalışırken kızı da inşaat yerinde bir kenarda oynuyordu.
…..Artık Songül büyümüş, okula gitme çağı gelmişti. Evlerinin yakında bir okul vardı babası ruhsal durumu hala bozuk olan Songül’ü oraya kayıt yaptırdı ve Songül ilk ve ortaokulunu güç bela orada bitirdi gittiği o bu okuldan mezun oldu sonra da Liseye kaydoldu.
…..O sırada babası biraz para biriktirmişti. Biriktirdiği para ile kenar mahallerden bir yerde bir gecekondu yaparak kendi evine taşınmıştı. Artık Songül biraz olsun büyümüş rahatlamıştı ve bu arada da, şehir hayatına yavaş, yavaş alışmıştı.
….Songül bu arada hem okudu, hem çalışan babasına baktı. Yemeğini yaptı ve çamaşırını yıkadı. Fakat Songül hiçbir zaman annesinin başına gelenleri unutmamıştı.
….Olay ne zaman gece olsa hep onun gözünün önündeydi.Ve Songül içi kin ve nefret dolu olarak ağlıyor hiç uyumadan bazı günler sabahı ediyordu.
….Songül büyümüş tam lise ikinci sınıfta okur iken, bir gün okulda derste iken babası hakkında bir acı haber aldı. Ölüm onu inşaat yerinde yakalamıştı. Lise talebesi Songül babasının ölüm haberi ile bir kez daha yıkıldı. Babası, inşaat yerinde iş kazası geçirmiş ve başına düşen demirden iş yerinde ölmüştü.
….Songül şimdi evinde yapayalnız kalmıştı.Onun hayatta sığınabileceği ne bir dost ne bir akraba ne de bir arkadaşı vardı.
…..Geriye gidip memlekete dönemezdi, dönse orada kimsesi kalmamıştı, hem oradaki akrabaları onun annesinin katilini ceza evinden çıkıp mahkeme salonunda mahkemesi yapılırken öldürdüğünden hasımları arasındaki kan davası daha da artmış uzayıp gitmişti.
……Songül okuduğu okulunu bırakarak, bir işe girdi ve girdiği bu işte çalışmaya başladı. Bir yıl sonra on sekiz yaşına girmiş kendisine, babasından dolayı maaş da bağlanmıştı.
…..Fakat Songül’ün içi hep intikam doluydu. Gece gündüz annesine gözünün önünde yapılanlar ve sonra onun öldürülüşü gözünün önünden hiç gitmiyordu.Genç kızlığa nihayet ulaşmış olan Songül geleceği hakkında korkunç planlar yapmaya başlamıştı.
….Songül içinde kin ve nefretle erkek düşmanı olmuştu. Nerede bir erkek görse, içinden onu öldürmek geliyordu. Ne yazık ki Songül bir kız olduğundan, kendisini zayıf hissediyor, onlarla başa çıkamayacağını’ da biliyordu.
….Arada bir erkek gibi giyiniyor, sokaklarda onlar gibi davranıyor devamlı olarak onları taklit ediyor ama yine de erkek gibi güçlü olamıyordu.
…..Kendisini bu konuda yetiştirmek için, sporlar yapıyor halter çekiyor her gün koşulara gidiyor bedenini kollarını yapmaya çalıştığı sporlarla güçlendirmeye çalışıyordu.
….Ne kadar uğraştı ise de, yine de erkek gücü ile baş edemeyeceğini anlayınca, gitti bir yerden uzak doğu yakın döğüş dersleri almaya başladı. Artık her gün kurslara gidiyor, kurslarda aldığı dövüş dersleri ile kendini yetiştiriyordu.
….Bir yıl kadar devam eden kurslar sonunda artık Songül erkeklerin bileklerini bükebilen gerektiğinde onları dövebilen ve yenebilen yeteneğe sahip olarak bir kara kuşak sahibi olarak gittiği kurslardan diplomasını aldı.
….Artık Songül rakip tanımıyordu, önüne gelen her erkeği dövüyor giriştiği kavgalarda baş edilmez biri oluyor onları yeniyordu.
….Songül her gece her uykuya yatışında uyumadan önce, saatlerce gözünün önünde öldürülen ve iğfal edilen annesini düşündüğünden bir gün intikam yemini etti.
…..Artık, dedi intikam zamanı geldi, her hafta bir erkeği öldürmem gerek diye düşünerek, kendisine bir tabanca bir de sustalı bıçak temin etti. Her Cuma günü süslenerek, ıssız yollarda geceleri erkek avına çıkmaya başladı.
….İlk avı, kendisini beğenen ve kendisi ile flört etmek isteyen kara yağız pala bıyıklı bir gençti. Songül ilk kurbanını seçmişti ona orman yolunda buluşmak üzere randevu verdi. Erkek arkadaşı aldığı randevunun sevinci ile, orman yoluna koştu.
…..Yol boş sayılırdı, arada bir koşuya gidenlerden başka kimse yoktu. Songül ile sevişmeyi düşünen bu erkek sevinerek Songül’ün olduğu yere vardı selam verip onun yanına oturdu.
….Ee, dedi şimdi seninle beraber eve gitmeyecek ’miyiz dedi avını öldürmeyi planlamış olan Songül’e.
…..Songül biraz uzaktaki ormanı gösterdi, benim kaldığım evim orası dedi. Şimdi seninle oraya gider ormanın içine girer, beş on dakikada orada seninle sevişir çıkarız ama ben bir erkekle sevişmeden önce paramı peşin alırım dedi yanına gelen sevişmeyi düşünen erkeğe.
….Adam cebinden çıkarıp eline biraz para uzattı, Songül parayı alarak, onları koynuna soktu ve adamın elinden tutarak, önceden yerini belirlediği ağaçların sık olduğu koyu gölge yere doğru aldı götürdü.
….Adam seks hastasıydı iştahlıydı. Songül’ün elinden tuttuğu sıcacık eli ve sonra onun şehvetli kalın dudakları onun iştahını çoktan kabartmıştı.
…..Birkaç dakika sonra, ormanın derinliklerinde Songül adamı adam Songül’ü öpmeye sevişmeye başladılar.
.....Adam çıldırmış gibiydi, dudaklarında gezinen tazecik dudakların kendine verdiği zevkin tadını çıkarmaya çalışıyordu ki, bir anda tam kalbinden yediği bıçak darbesi ile kanlar içinde ormanının içindeki bu yere yığıldı kaldı. Songül intikam yemini sonrası tuzağa düşürdüğü kişiyle ilk cinayetini soğukkanlılıkla işlemişti. İlk kurbanını da, burada onun gözünün yaşına bakmadan öldürmüştü. Songül arkasından adamın beynine 7.65 tabancası ile bir el kurşun sıkarak adamın tamamen ölmesini yaralı kalmamasını sağladı.
…..Bıçağını öldürdüğü bu adamın üzerinde temizleyerek, kılıfına soktu ve cebine koyarak, sanki orada o akşam hiçbir şey olmamış gibi adamı ormanın içinde ölmüş halde bıraktı ve kendi evine gitti.
….Banyosunu yaptı, üstünü başını değiştirdi ve daha sonra, her zaman gittiği kuaföre giderek saçını başını hiç renk vermeden yaptırıp tekrar evine döndü.Bir başka avın hayallerini kurmaya başladı.
….O gece Songül rahat bir uyku uyumuştu. Mutluydu bir erkek öldürmüştü. Hem de hiç gözünü kırpmadan öldürürken ve ona hiç acımadan.
….Ertesi gün ölen adımın katilinin arandığını yazıyordu gazeteler, adamın pala bıyıklı ve doğu kökenli olmasından töre cinayeti olabileceği ihtimali üzerinde duruluyordu polis teşkilatı araştırmayı yapan polisler savcılar tarafından böyle düşünülüyordu.
….Songül okudu ama, hiç umursamıyor kimsenin önünde yaptığı cinayetten dolayı renk bile vermiyordu.Saten polisler de cinayeti bir kızın değil de bir erkeğin işlemiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyorlardı.
…..Aradan bir hafta geçti bu defa bir başka kuytu köşede ikinci,üçüncü cinayetini de işledi. Artık Songül seri cinayetler işleyen polisler tarafından devamlı aranan bir katil olmuştu. Fakat yaşayışı ile soğuk kanlılığı ile hiç de, dikkat çekmeyen serbestçe ortalık yerlerde dolaşan bir katildi.
…..Polis katili her yerde arıyor,bir türlü bulamıyordu. Songül ise her hafta tuzağına düşürdüğü bir erkeği gözünün yaşına bakmadan öldürüyordu.
….Polis bir gün cinayetlerin işlendiği ormanı gizlice gözetlemeye başlamıştı. Sivil kıyafetli geziyorlar ve devamlı olarak oralarda gizli, gizli çeşitli kılıklar içinde dolaşıyorlardı.
….Bir gün Songül son kurbanını seçmek üzere, orman yolunda bisiklet ile yürüyüşe çıktı, ortalıkta kadın kız avcıları lüks arabalı adamlar dolaşıyordu, bunlardan biri onun dikkatini çekmişti adam bu kızı bisiklet kullanırken gördü ve arabası ile bu bisikletli kızın yanında durdu. Kız bir orman kadını olduğunu göstermek için, ona cilve yaparak altındaki bisiklet ile adamın yanına yaklaştı ve Songül onunla konuşmaya aşk pazarlığı yapmaya başladı.
…..Ne o aslanım, beni beğendin mi yoksa, beğendin ise,önce çok para vermen gerekir dedi.Lüks arabalı oralarda dolaşan bu adama.
….Adam saten kızı çok beğendiği için istediğini vermeye saten çoktan hazırdı, onu beğenmişti. arabasından başını uzattı haydi gel dedi arabaya ne istersen vereceğim.
….Songül arabada olmaz dedi nazlandı, arabanı bir kenara çek aha şuracıkta ormanın içinde bitiririz dedi. Adam ona da razıydı tazecik bu güzel kadını kaçırmak istemiyordu. Fakat işi ormanda değil de, onu evine götürerek yapmak istiyordu.
….Songül ise ısrarla arabaya binmemek için direniyor, bir taraftan da bu ahlak düşkünü adama dersini vermek için onu ölüme götürmek için kandırmaya çalışıyordu.
….Biraz ilerde pusu kurmuş bahçe sahibi kılıklı adam tartışmaları görmüştü. Bu adam bir taraftan önündeki ağaçta budama yapıyor gibi görünürken, diğer taraftan da uzaktan uzağa onları izliyordu.
….Songül oradaki olan bitenden habersiz, hala adamla pazarlık yapıyordu, nihayet Songül yenilmişti ve adamın dediğine de razı olmuştu.
…..Bisikleti arabanın arkasına yerleştirerek ,lüks arabaya bindi. Onları izleyen sivil polis ise telsizle arabanın plakasını merkeze bildirdi.
…..Çağrıyı alan cinayeti çözmeye katili suç üstü yakalamaya çalışan sivil plakalı pusuda bekleyen bir başka polis ekibi, içinde Songül ün olduğu bu arabayı takibe aldı ve onları takip etmeye başladı.
….Songül’ün içinde bulunduğu araba boğaza doğru yol alırken, sivil polislerde onları gerilerden sezdirmeden takip ediyorlardı.
….Songül’ ü sevişmek için ikna etmeyi başaran adam şehirden ayrılmış dağ yoluna sapmış, eve değil de, bir başka ormanlık araziye doğru arabasını sürmeye başladı. Bir saatlik bir yolculuktan sonra, tekrar gittikleri yoldan çıktı ve ormanın içinde dar bir yola saptı. Songül ürpermiş biraz da korkmuştu ama, karşısındaki adamla da, kolayca baş edebileceğinden emin aldırış etmiyordu.
….Nereye gidiyoruz, diye sordu, adam ormanın içinde bir çiftlik evim var oraya gideceğiz dedi Son gül ün bu sorusuna.
…..Sonunda küçük, bir evin önünde bunlar durdular,
…..Adam arabadan indi Songül’ün kapısını açtı, işte burası geldik dedi villa şeklindeki ormanın içindeki bahçeli evini göstererek.
….Etraf ıssızdı, ve kimseler görünmüyordu, Songül ürperdi ama bunu belli etmedi çünkü o her şeye hazırlıklı olduğu gibi, yakın dövüş dersi de aldığından kimseden korkmuyordu.
…..Birlikte eve girdiler artık kurban onun için ölüme hazırdı. Sevişirken Songül onu da ormanın içinde bu kendi evinde öldürecekti.
….Sivil polisler, onlar içeride iken evin etrafını sarmış ve çeşitli köşelere gizlenmişlerdi en ufak bir seste içeri girmeye hazır bekliyorlardı.
…..Songül’ün yanındaki adam, bardaklara birer içki doldurup Son gül’ e uzattı. Haydi bakalım tanışmamızın şerefine dedi. Songül soğuk kanlılıkla bardağı aldı ve şerefe deyip bir yudum içtikten sonra elinden masanın üzerine bıraktı
….Adam Songül’e sarılmış onu öpmeye başlamıştı, arkasından da onu soymaya çalışmaya başladı. Songül hiç itiraz etmiyor, nasıl olsa onu bir tekmede yere yatırırım, sonra da yapacağımı yaparım diye düşünüyordu içinden.
….Adam bir an önce sevişmek istiyor, ve Songül ile sarmaş dolaş olmak istiyordu. Adam durmadan öpüyordu, Songül ise itiraz etmiyor onu yapmacık öpücüklerle işi geciktirmeye öldürme planları yapıyordu onunla öpüşürken.
….Adam Songül ‘ü tuttuğu gibi yere yatırdı, Songül hazırlıksızdı çaresiz yere düştü ve başladılar yerde sevişmeye.
….Adam artık, son işe geçmek üzereydi ki, Songül adamı üzerinden döndürdüğü gibi yere çarptı adam ne olduğunu neler olduğunu hiç anlamamıştı. Uzak doğu kara kuşak sahibi Songül elindeki bıçağı adamın üzerinde adamın vücuduna öldüresiye saplamaya başladı..
…..Songül her zaman yaptığı gibi yerinden kalktı, çantasını alıp içinden namlusunda kurşun olan tabancasını çıkardı ve işi şansa bırakmamak için adamın ağzına namluyu dayadı öldüğünden emin olmak için ona ateş etti.
…..Dışarıda pusuda olan polisler, içeriden gelen silah sesini duymuşlardı. Polislerin içeriye dalmasıyla Songül yakalanmıştı ama son cinayetini de işlemişti.
....Songül elinde silahı ile durmadan polislere ateş ediyor bütün ikna çağrılarına rağmen bir türlü teslim olmuyordu. Artık ölüm ona vız gelirdi.Çatışma sonunda onun oradaki ölümüyle sonuçlandı.
.