- 1180 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sessiz Ateş
i)
Andrew Cici purosunu 1-2 kez derin derin çektikten sonra dumanlar
arasından konuştu, "Alberto beni dikkatle dinle. Önceleri namımız
sınırları aşmıştı gibi şeyler söylüyormuşsun. Özlemişsin hareketli
zamanları. Eskiden gelenek vardı evlat, ama çok eskiden... Senin
özlediğin günlerin şimdiden pek farkı da yoktu."
Alberto bir yandan dinlerken diğer yandan tütün kutusuna yapıştırdığı
resmi inceliyordu. Çok yakından bakmasanız tüm olup bitenlere ilgisiz
olduğunu sanırdınız. Andrew Cici bıçak soğukluğunda hikayelerle
geçmişi tasvir ederken, delik deşik ve toparlanamaz bir anlam
yüklüyordu tarzıyla. Alberto ise sakinleştirici almış gibiydi.
"Lider" dedi Cici, "Lider yanımızda olsaydı bu kadar hareketsiz
kalamazdık".
Birden kalktı ve bağırmaya başladı: "Sen Alberto! Geleneklerimizi
bilmez gibi, sokakta aşağılık, yuvarlak masada yaygaracı, evinde
komik yaptın bizi!"
ii)
--Cici--
Gramer dersi verdiği kenar mahalle lisesinde camdan dışarı bakıyordu.
Derin derin nefes alışı korkusundan değildi. Daha yakından
baktığınızda terlediğini de görürdünüz. Dalmış mıydı? Hayır. Yapması
gerekeni yapmıştı kendince. Sağ eliyle sol elini tutuyordu. Ona
rağmen titriyordu.
Olay ’kravatıyla sevgilisini boğdu’ şeklinde yansıdı basına.
Cebinden tütün kutusunu çıkarıp hızla bir sigara sardı. Yaktı. Birkaç
nefes çekip pencereden attı.
Ayağa kalktı. Sol eli pantolonunun cebindeydi şimdi. Duvarın
kenarında cansız oturan kadına doğru yöneldi. Dişlerini sıktı. Nefret
gözlerinden fışkırıyordu. Eğildi. Yaklaştı. Kadının boynuna neredeyse
saplanmış kravatı tek çekişte aldı.
Son hamlesini zevkle yapmış bir yılan gibi sakindi şimdi.
iii)
--Alberto--
Babasının şakalaşacak vakti yoktu. Neşeli gözükmeye çalışıyordu ama
sonuçta babaydı, ağırlığı vardı.
Sabah uyandığında sessizce babasını izledi. Babasının Pazar
zevklerinden biri salonda sakal traşı olmasıydı. Traş bıçağı özenle
kağıdından çıkarılır, makineye yerleştirilir. Boynunda havlusu
vardır. Önceden köpürttüğü sakalının kenarını - boyun kısmını
havluyla siler. Traş bıçağını su dolu küçük kabın kenarına vurur
birkaç kez. Minik bir gülümseme Alberto’da. Sanki ayin başlamıştır.
Traşın sonuna dek izler babasını, bıçağın her hamlesindeki sesi
özümseyerek.
iv)
--Gelenek--
Andrew Cici devam ediyordu: "Alberto! Başkası olmaya başladığında
kaybetmiştin bizi!"
Alberto bir bakış fırlattı o sırada. Elindeki gümüş tütün kabını
okşarken bir yandan "patron kim" oyununda hamlesini bekliyordu.
"Kendinden uzaklaşman bile bu kadar tehlikeli değildi. Kendin olman
da çözüm olmadı..."
Geleneklere göre Alberto hiç konuşmamalıydı. Ne bıçaktaki kan, ne
okuldaki ölüm,, hiçbiri mazeret olamazdı.
O da mazeret dinlemedi zaten.
Tütün kabını öptüğünde anlaşıldı herşey. O zaman sustu Cici. O zaman
anladı geleneklerin bir sonu olabildiğini.
O zamandı kalbinin dayanılmaz atışını beyninde duyuşu. Sonra yavaş
yavaş duruşu...
vi)
--Kadın--
Gülümsüyordu. Ağzının kenarındaki kan şahane bir ruj gibi parlatmıştı
dudaklarını.
Gerçekten böyle mi olmuştu?
Cici’nin yanından çıkarken Alberto tütün kabını unutmadı.
Bir de, malum kravatı çekip almayı, tek bir hamlede.
Gözünü kapattığında son kez, siyah beyaz bir resim görür gibiydi:
Okuldaki kadın el sallıyordu.
El mi sallıyordu, "gel" der gibi yanına mı çağırıyordu?
...
@kdenizce